Trabzonspor’un öyle bir transfer yapmış ki, izledikçe izleyesi geliyor insanın. İnanın maç bitmesin de, o oynamaya devam etsin istiyorum. Bu kalben söylüyorum. Tabi ki Hamşik’den bahsediyorum.

Başakşehir maçında inanılmaz oynadı, attığı milimetrik pasları mı desem, takımını rahatlatıp oyunu soğutmasından mı bahsetsem, bilemedim ama bir gerçek var ki Hamşik Türk futboluna gelmiş geçmiş kendi mevkiindeki en iyi yabancı futbolcu olduğunu sizlere rahatlıkla söyleyebilirim. Boşuna Hamşik, Napoli’de Maradona’nın rekorunu kırmamış değil mi? Aman nazar değmesin.

Trabzonspor’un eksikleri vardı. Nwakaeme, Hugo, Edgar ve Cervinho. Maç öncesi herkesin kafası karışıktı. Acaba Hüseyin Türkmen ve Denswil ikilisi nasıl oynar, hata yaparlar mı gibilerinden söyleşilere tanık olduk. Bu ikili hiç zaman bir arada oynamadıkları için doğal olarak soru işaretleri de vardı. Fakat gördük ki, bu ikili genelde sırıtmadılar. Diyeceksiniz ki Hüseyin Türkmen gene sarı kart gördü. Deriz ki bizde, öncesinde Peres’e yapılan fauldü ama hakem Halil Umut Meler olaya farklı bir gözlükle bakınca! Hüseyin cezalandırılan isim oldu. Maalesef!

Neyse, Abdullah Avcı, Berat Özdemir’i kesip yerine Dorukhan Toköz’ü oynattı. Çok iyi oynadı Dorukhan hatta attığı güzel şut Başakşehir kale direğinde patladı. Sonra da Cornelius’un şutu üst direkte patladı. Olmayınca olmadı yani…

İlk yarıda Başakşehir’in tek bir gol pozisyonu bile yoktu. Fakat iyi oynadılar. Baskılı oynadılar. Emre Hocanın takımına bir oyun felsefesi yerleştirdiği kesindi. Yine de ilk yarıda sadece Visca’nın kullandığı bir serbest atış vardı. O da Uğurcan Çakır’ın kurtarışına takıldı. Trabzonspor’a gelince, muhteşem taraftar desteğini arkasına alarak oynadı. Çok koştu, çok çalıştı, inanılmaz performans gösterdi. Abdullah Hoca, bir dakika yedek kulübesinde oturmadı. Bu maçın önemini bildiğinden kendine bu günü farklı ilan etmiş gibiydi.

Emre Hoca Djaniny ve Cornelius’a özel önlem almıştı. Sürekli bu iki oyuncuyu baskı altında tuttu. Djaniny bir ara adım bile atamaz hale geldi. Abdülkadir Ömür’de  maçta  hiç yoktu. Ömür’den beklentilerimiz fazla olduğu için bunları söylüyorum. Bakasetas’ta hiç verimli olamadı. İkinci yarıda Başakşehir’in pozisyon bulmaya başladığında Hüseyin’in geri pası kısa düştü, ama hadise büyümeden kapatılmış oldu.

Abdullah Avcı ilk müdahalesini yorulan ve kaçırdığı golden sonra toparlanamayan Cornelius’a yaptı ve yerine Koita’yı yerleştirdi. Dorukhan’ın yerine de Siopis’i aldı. Siopis baskıyı seven bir oyuncu olduğundan rakibiyle girdiği mücadele de top rakibinin eline değdiğini gördük ama yapılan görüşmeden penaltı çıkmadı. Bana göre Trabzonspor’un net penaltısını yediler. Koita’ya bir çift lafımız olsun, gol atacaksın gol, maçın son saniyelerinde inanılmaz bir gol kaçırdın, buna sen bile şaşırdın. NOKTA

Sonuç olarak Trabzonspor devreyi rakiplerinden uzak ara lider olarak tamamladı. İkinci yarı başlamadan Ahmet Ağaoğlu yönetimini 2-3 sağlam transfer daha yapıp bu açığını kapatmalıdır. Zaten öyle de yapacaklar.

Not: Ahmet Suat Özyazıcı’nın çok güzel bir lafı vardır. Yenemiyorsanız, yenilmeyin, kazanılan bir puan bile olsa çok ama çok önemlidir, koyun cebinize…”

 Trabzonspor’da öyle yaptı. ‘Bir puanda, bir puandır’ dedi.