Hastalık sürecini hem kendine hem de ailesine yönelik olarak olumluya çevirenler de var, sızlananlar da.
Esas itibariyle biz ne zaman kitaplardan, geleneklerimizde ve toprağımızdan koptuk bir yönüyle hayatımızı da dar bir çerçeveye hapsettik.
Virüs endişesi nedeniyle evde kalmak, sosyal izolasyonu uygulamak hayati değerde.
Koca hayatı eve sığdırmak alışılagelmiş işlerin ardından anlayabiliyoruz ki kolay olmuyor.
Ancak bazı dostlarımdan da duyuyorum, evde zamana yetişemiyorlar.
Ne mi yapıyorlar, ne yapmıyorlar ki demek daha doğru.
Hanımlar temizlikten, yemeğe, çocuklarının derslerine, tutkunu oldukları programlara daha bir özen gösteriyorlar.
Köye gidenler toprakla daha sık buluşuyorlar.
Evde zamandan yana sıkıntısı olmayan babalar kitapları keşfetti, geçmişte okuyamadıkları ihmal ettikleri yayınlara bakıyorlar.
TRT’de Halit Kıvanç’ın 1979 yılında hazırladığı magazin programı arşivden çıkarılmış ve izlenmeye değer.
Eşler ilgi duydukları alanlarda internette araştırma yapabiliyorlar. Evde hanımlarına yardım ediyorlar.
Eşiyle yufka açan, çorbaya tuz katanlar var, çocuklarıyla daha fazla vakit geçiriyorlar.
Evdeki hayattan şikayet edilmemeli, ev hayatını cazip hale getirmenin yöntemleri aranmalı.
Millet olarak bu zamana dek ev hayatını ihmal ettiğimiz bir gerçekti.
Bu hastalık bize bunu da öğretmiş oldu.
Eşiyle, çocuğuyla kahvaltı masasına oturmamış ailelerden söz ediyoruz.
Geçici de olsa yeni konsepte ayak uyduramayanlar için doktorlar son dönemde psikolojik ilaçlara taleplerini arttığını söylüyor.
Bu zamanda kışkırtıcı yayınlara da müsamaha göstermemek gerekiyor.
Felaket senaryoları çizenler var, insanlık çok krizlerden geçti, her şerrin sonu hayır olmuştur, sabırlı olmak gerekiyor.
Bundan sonrası süreç için yeni bir sistem ile yüz yüze olacağımız kesin.
ERDOĞAN ÖNCÜ OLDU
Sevgili Okurlar, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan tarafından ‘Biz bize yeteriz’ kampanyası başlatıldı. Neredeyse 2 katrilyona doğru gidiyor yardımlar.
Bu yardımlar da 2 milyon dar gelirliye gidecek.
Türk toplumu her türlü afette birlik olmayı başarmıştır.
Erdoğan o yüzden, ‘Tekalifi Milliye’ emirlerini hatırlattı.
Şu günlerde dayanışmanın, yardımlaşmanın, paylaşmanın zirveye çıkması gereken bir süreçten geçtiğimiz açık.
Güzel bir uygulamaya tanık olduk şöyle ki
Ankara’da bir işçi 350 TL’lik veresiye borcunu ödemeye gitmiş.
Bakkal “Borcun yok” demiş.
Şaşırmış.
‘Var biliyorum, 350 TL demiş.
Bakkal yine gülerek “Yok kardeşim” demiş.
Epey bir iddialaşmadan sonra gerçeği anlatmış bakkal.
Ankara Belediyesi’nden iki kişi gelmiş.
Veresiye defterindeki toplam 7 küsur bin liralık borcu ödeyip gitmişler.
Mansur Yavaş’ın Ankaralılara böyle bir çağrısı olmuş. Demek ki belediye olarak da örnek olmuşlar.
Çok Okunanlar
Trabzonspor’dan ayrıldı; şimdi gol makinesine dönüştü
Transfer Fiyaskosu: Şenol Güneş Scout Ekibini Baştan Dizayn Etti
Trabzonspor’un Transfer Gündeminde İki Sürpriz İsim!
Trabzonspor - Inter Maçındaki Efsanevi Gol Yeniden Gündemde!
Trabzonspor’dan KAP’a yapılan bildirimde toplam borcun 10,3 milyar TL olarak açıklandı
Taha Abdi Ali İçin Son Kararı Şenol Güneş Verecek