Doç. Dr. Aykut, stresin Latince ‘estrictia’ kelimesinden türediğini ve ‘zorlanma, gerilme ve baskı’ anlamına geldiğini belirterek, "Stres, sıklıkla olumsuz anlamda kullanılsa da aslında organizmanın çalışması, gelişmesi ve problem çözümü için gerekli bir uyarıcıdır. Optimum düzeyde stres, yaşam boyunca motivasyon sağlar ve yararlı stres olarak tanımlanır" dedi.
Aynı stres kaynağının herkeste aynı duygusal tepkilere yol açmayacağını vurgulayan Aykut, stresin algılanış şeklinin yaşanan stres düzeyini belirlediğini söyledi. "Mücadele edebilme gücünü aşan yüksek düzeyde ve/veya uzun süreli stres, organizmanın dengesinin (homeostazis) bozulmasına neden olur" diye konuştu.
"Stres Kanseri Tetikliyor"
Stresin, yeterince yönetilememesi durumunda bir takım sağlık problemlerine yol açabileceğini belirten Doç. Dr. Aykut, "Günlük yaşamda strese sık maruziyet ve stresin etkili bir şekilde yönetilememesi, mide ülseri, damar sertliği (ateroskleroz), hipertansiyon ve kalp krizi gibi kalp damar hastalıklarına yatkınlık, bağışıklık sisteminde yavaşlama nedeniyle enfeksiyonlara yatkınlık, inme, diyabet gibi birçok kronik hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir" ifadelerini kullandı.
Aykut, stresin kanser gelişiminde de rol oynayabileceğini belirterek, "Stres hormonlarına maruziyetin kanser hücrelerinin çoğalmasını arttırdığı ve kanser tanısı almış hastalarda kanserin yayılımını hızlandırdığı ifade edilmiştir. Stresli bireylerde görülen sigara-alkol tüketimi, kalitesiz uyku, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve fiziksel egzersiz eksikliği gibi yüksek riskli davranışlar da kanser gelişimini tetikleyebilir" dedi.
Doç. Dr. Aykut’un açıklamaları, stres yönetiminin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Sağlık açısından stresle başa çıkma yöntemlerinin geliştirilmesi ve uygulanması, bireylerin genel sağlık durumunu olumlu yönde etkileyebilir.