GÜZELHİSAR NERESİDİR? 

19. Yüzyılın başlarında Trabzonlu hemşerimiz gezgin Minas Bıjışkyan, Güzelhisarolarak isimlendirdiği yapıyı, 1740 tarihinde Üçüncüoğlu Ahmed Paşa’nın yaptırdığını belirtir. Batıda yüksek kayanın üzerinde, doğudan Lazistan’a, batıdan Yoros’a ve kuzeyden denize nazır bir konumda yer aldığını söylediği Sarayı, “surla çevrili, yüksek ve güzel manzaralı saray” olarak tanımlar. Seyyah bu yapının mimarisine ilişkin de bilgi verir. Ona göre, önünde geniş bir meydan ve de bahçe bulunan iki katlı yapı, kuzey ve güney cepheleri ile iki kısma ayrılır ve alttan tepeye kadar çok sağlam bir destek duvarının üzerine oturtulmuştur. Moskofların kuzey tarafına yaptıkları bombardıman neticesinde sarayın birçok yeri yıkılmıştır.


 
Yine daha önce de ismi geçen İsmail Habib Sevük’ün 1937 yılı Trabzon tahlillerinde Güzelhisar’ın Trabzon’un denize en çok ilerleyen burun yeri olduğunu belirterek, son zamanlarda yapıldığını söylediği Kalepark’ın minare boylu, üstüvani (silindirik) biçimli ve üstünde beş on harmanlık saha olan, dörtte üçü denizle çevrili, eşi zor bulunur bir yer olduğunu söyler. Halkın akşamları oradaki parka dolduğunu ifade eden Sevük, Trabzon kenti ile ilgili o muhteşem tespitini yapar; “Denize küskün şehrin, küstüğü ile tek barıştığı ve şehre yalvaran denizin, yalvardığı ile tek konuştuğu yer.” 

Charles Texier’de, Güzelhisar’la ilgili şu bilgileri verir; “Şehrin kuzey köşesinde, volkanik kayalardan meydana gelmiş bir burun vardır; bu kayalarla kıyı arasındaki girinti, eski liman idi, burası şimdi kum dolmuştur. Bu burnun tepesinde, 1836 yılına kadar ayakta kalmış kalenin yanmış harabesi görünüyordu. Buna Güzel Saray adı verirlerdi; Bunu yaptıran Ahmetoğlu adındaki Paşa, gözden düşerek gönderilen bir kapıcıbaşı aracılığıyla başı kesilmiş ve bina ateşe verilmiştir. Bu olay, 1740 yılında Sultan Birinci Mahmut zamanında olmuştu. O zamandan beri hiç kimse, bu uğursuz kalenin duvarları içinde ev yapmadı.” 

Bundan sonrasını Sevük’ten devam edelim; “Hâlbuki (Ganita koyunda) dipteki büyük kayaların in ağzı gibi oyunmuş kovuklarına sokulan dalgalar bile, böyle yerler bulunur mu, diye işte derin derin, köpüklü söylenip duruyorlar. İyi ki oraya manasız bir şey yaptırmamışlar. Öyle bir yere en yakışacak şey böyle bir parktı. Güzelhisar’ın kendi, bütün şehrin gövdesini arkasına takıp denize götürüyor gibi atılgan bir duruşa sahiptir. Oraya yapılan park da şehirliyi denize götürüyor. Ve orası daha ne olmaz ki…” 
 

Yine 1937 yılında Güzelhisar ile alakalı bir tespit de, şehrin ilk imar planını yapan Fransız Lambert’ten; “Tabiat bakımından Trabzon, dünyanın en güzel şehirlerinden biridir. Ancak gariptir ki deniz üzerinde bulunan bu şehir, denize tamamı ile kapalıdır: “… Gazipaşa Caddesi ile Ordu Parkını (Güzelhisar’ı) istisna edecek olursak, Trabzon’un denizi görecek başka bir sokağı yok gibidir” der.

GÜZELHİSAR NE ZAMAN KALEPARK OLDU?

Gelelim Trabzon Büyükşehir Belediyesi Meclis arşivinde yer alan zabıtlara; Tutanaklarda Güzelhisar ile ilk karşılaşmamız 1939 senesine rastlamaktadır. Meclis Üyesi Zekeriya Kefeli’ninGüzelhisar’ın Belediye tarafından satın alınması talebine,dönemin Belediye Başkanı M. Muammer Yarımbıyık; “Buna Erkânı Harbiye-i Umumiyece muvafakat verilmiyor. Binaenaleyh bu mahallin belediyece satın alınmasına şimdilik imkân yoktur” şeklinde cevap vermiştir.
 

Bu alan ne zamandan beri askeriyenin uhdesindedir? Tutanaklardan tam tarihini tespit edememekle birlikte, 1937 senesinde İsmail Habib Sevük’ün “son zamanlarda yapılan Kalepark” cümlesi, yine Lambert’in aynı yıl bu alanı Ordu Parkı olarak tanımlaması, 1937 yılından hemen önce bu alan askeriye tarafından kullanılmış olmalıdır.

Görebildiğimiz kadarıyla Meclis ve Encümen tutanaklarında “Kalepark” adlandırmasıyla ilk karşılaşmamız 1957 senesinde oluyor. Tutanaklarda burasının Başkan Haluk Çulha dönemindeBelediye tarafından Vakıflardan kiralandığı belirtiliyor. Ancak anlaşıldığına göre, Meclis üyelerinin bu işten haberleri yok ki, Selahattin Güven; Kalepark’ın ne zaman alındığını ve ne zaman işe başlanmış olduğunu sorar. 

BELEDİYE - ASKERİYE ARASINDA GİDİP GELDİ


Sene 1957. Dönemin Belediye Reisi Haluk Çulha olayın geçmişini şöyle anlatır; 

“Geçmişte uzun yıllar ciheti askeriye elinde tutulmak suretiyle şehir halkının temiz bir hava alabilmesine meydan verilmemiş olan Kaleparkı’nın, 48. Tümenin Trabzon’dan ayrılmasından sonra halka açılması hususunda teşebbüse geçildiğini ve hatta satın alma istenildiğini, gelecekte bu yerde bir turistik otel yapacağından bahseden Evkaf Müdürlüğü’nün bu yeri satmayacağını ve yalnız beş sene zarfında yapılacak otel ikmal ve hizmete açılıncaya kadar ayda 25 lira kira ile kira mukavelesinin yapıldığını, uzun zaman metruk kalan Kaleparkı’nın yan korkuluk duvarlarının yıkılmış, elektrik su tesislerinin bozulmuş olduğu görüldüğünden,  icap eden keşfinin yaptırılarak, parka temelsiz olarak pavyon şeklinde yaptırılacak dükkânlarda meşrubat vesaire satışı yapılabilecek ve bu pavyonlar artırma suretiyle kiraya verilerek Belediye’ye gelir temin olunacak ve hem de halk hizmetine konulmuş olacaktır” der.

Demek ki Kalepark, 1937 de askeriye tarafından kullanılmaya başlanmış bu durum 1957 senesine kadar sürmüştür.Meclis üyelerinden Selahattin Güven ve Muzaffer Korlu, Belediye’nin mali durumu göz önüne alınarak Kalepark’ta pavyon-dükkânlardan vazgeçilmesini, sadece elektrik ve su tesisatının tamir edilerek parkın onarılmasını önerirler. Sonuçta dükkân yapımı için 30.000 liralık aktarma yerine, elektrik ve su tesisatının tamir edilerek parkın onarılması için 10.000 liralık aktarma teklifi kabul edilmiştir. 

Böylece Kalepark’ta Trabzon Belediyesi devri başlamış olur. Ancak bu devir uzun sürmez. Zira dönemin şahitlerinden meclis üyesi Selahattin Ahıskalıoğlu’nun hatırladığı kadarıyla, 1960 ihtilalinden sonra bu alan yeniden askeriyenin uhdesine geçmiştir. 

TRABZON BELEDİYESİ KALEPARK’IHALKA AÇMAK İSTEDİ

Böylelikle 1991 senesine kadar geliyoruz. Trabzon Belediyesi, eskilerin Güzelhisar’ı şimdilerin Kalepark’ını yeniden geri alabilmek için bir girişimde bulunur. Aslında konunun Meclis gündemine girmesi, sözü edilen alanda Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca imar tadilat teklifi nedeniyle olmuştur. 
Meclis kararından anlaşıldığına göre Kurul, planda yeşil alan olan Kalepark’ainşaat yapılması ile ilgili birbiri ile çelişen kararlar almış ve son olarak sözkonusu alanda orduevi yapılmak üzere kitle halinde inşaata izin vermiştir. O yıllar askeri vesayetin etkili olduğu yıllardır. Acaba Belediye Meclisi bu talebe nasıl karşılık verecektir?

Kararı okuduğumuzda Atay Aktuğ Başkanlığındaki Belediye Meclisinin,  Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu başta olmak üzere talep sahiplerine şehir halkı adına esaslı bir ders verdiği görülmektedir. Zira Kalepark imarda yeşil alan olarak gözükmektedir. Ayrıca ruhsat verme yetkisi Trabzon Belediyesine ait olup, alan inşaat yapılmasına müsait değildir. Selahattin Ahıskalıoğlu’nun verdiği bilgiye göre Bayındırlık Komisyonu adına kararı merhum meclis üyesi Dursun Akgün kaleme alır.Trabzon için bugün dahi çok önemli olan karar şu şekildedir;

“Kalepark’ınTrabzon şehrindeki topoğrafik yapısı ve konumu itibariyle arz etmiş olduğu durum, dünya çapında bir estetiktir. İkinci bir Kalepark ne Trabzon için bulunabilir. Ne de başka bir şehirde mevcuttur. Tarihi geçmişi düşünüldüğünde gerek Trabzon halkı gerekse dışarıdan gelen yerli ve yabancı herkes bu güzellikten istifade etmiştir. Oysaki Silahlı Kuvvetlerimiz Trabzon’da bulunan az sayıdaki mensubu ile bu güzelliği inhisarına aldığından beri halkımızın istifadesi son derece azalmış, dışarıdan gelenler ve yeni nesil hiç göremez olmuştur. Açıkçası Trabzon halkı küstürülmüş durumdadır. Hal böyle iken şimdi istenen tasarrufla kısıtlanmış olan bu küçük istifade de tamamen ortadan kaldırılmak istenmektedir.

Belediye Meclisi olarak halkımızın isteğine kulak vermek mecburiyetindeyiz. Şunu da herkesin açık yüreklilikle kabul etmesi gerekir ki, halkın ordusu halkımızın istemeyeceği bir kararı istihsal etmekte kararlı olmak gibi bir düşünce içinde olmaması gerekir. Nasıl ki önceki yıllar da tüm Trabzon halkı bu Kalepark’tan özellikle yaz akşamları temiz bir deniz havası almak, serinlemek, çoluk çocuğu ile temiz bir gezinti yapmak, güneşin o çok az yere nasip olan denizin içinden şahane batışını seyretmek zevkini almışsa bugünkü Trabzonlulara ve Trabzon’a gelenlere de aynı güzellikleri yaşatmak mecburiyetindeyiz.

Silahlı Kuvvetlerimize bir başka yerde Orduevi için istediğinden daha iyisini vermek istiyoruz. Ancak Kalepark, kart tahditi gibi hoş olmayan uygulamalardan arındırılarak halkın istifadesine açılmalıdır. Bunu Trabzon halkı istiyor. Silahlı Kuvvetlerimiz halkla bütünleşsin, sempati alsın, sözde kalan bazı düşünceleri hayata geçirsin. Bizler Kalepark’taki uygar, örnek ve nezih ortamı çok iyi anımsıyoruz ve bekliyoruz.

Bu nedenlerle de Kalepark’ta Orduevi yapılacak şekilde plan üzerinde değişiklik yapılmasının uygun olmadığına dair Bayındırlık komisyonu raporu oya sunularak oy birliği ile kabulüne ve teklifin reddine karar verilmiştir.” 

Trabzon Belediyesi teklifi ret edince Kalepark imara açılmaktan kurtulmuş ve Orduevi Erdoğdu’daki Sarıkışla’datarihi binada konumlandırılmıştır. Ancak Kalepark bu gün dahi kartla girilebilen ve sadece ordu mensuplarının faydalandığı bir yer olmaktan kurtulamamıştır.

Ancak Şehrin sakinleri olarakTrabzon’un bu gözde mekânının halka nezaman açılacağını merak ederken, şimdi yeni bir gündem ile karşılaşmış bulunuyoruz. Zira Güzelhisar kale arazisinin 1737-1745 yılları arasında Trabzon Valiliği görevini üstlenen Gümüşhaneli Üçüncüzade Ömer Paşa’ya ait olduğunu öne süren torunları, Kaleyi geri almak için başlattıkları hukuki süreçte davayı kazanmış olduklarını öğreniyoruz. Dava dosyasına vakıf olmadığımızdan şehrin kalesinin nasıl valinin mülkiyetinde olduğunu anlamış değiliz. Bakalım süreç nasıl sonlanacak? Diyerek bitiriyoruz.
Fatih Erol

Editör: TE Bilisim