...Bu yazıyı, deprem öncesinde  yazmıştık.

Bir kez daha depremzedelerin acısını paylaşarak başlamak istiyorum

İki kıtayı kavuşturan, üzerinde üç medeniyet kurulan İstanbul..

Sevgili Okurlar, Tarihin sayfalarından taşan ihtişamlı geçmişi ile insanlığın ortak mirasını bağrında yaşatmaya devam eden ender şehirlerden birisidir.

Aziz İstanbul ile ciddi olarak tanışmak, kucaklaşmak 2011 yılında olmuştu..  CHP’nin 1.Bölge Milletvekili adayı olarak, üç ay süre ile aralıksız olarak misafiri olmuştum.

Geçen hafta..İstanbul’u turladık. Ayasofya… Topkapı Sarayı… Yerebatan Sarnıcı. Galata Kulesi. Kapalı Çarşı.. Dolma Bahçe Sarayı. Süleymaniye Camisi ve Sultan Ahmet, başta olmak üzere bütün ilçelerini, dolaştık. Balta

Limanı’ndaki “Polis Evi’ndeki boğaz manzaralı , muhteşem güzelliklerini yaşadık..

Kız Kulesi’nın, onarımı sürüyor. Umarım eski özelliğini ve güzelliğini bozmazlar. Özellikle müzeleri gezmek, dolaşmak, tarihimizi yaşamak ve yaşatmak hepimizin görevidir. Topkapı Sarayını ancak  altı saatte dolaşabildik..

 Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu konudaki özendirici çalışmaları güzel; fiyatlar makul.. Müze girişlerindeki öğretmen indirimi, emekli öğretmenlere uygulanmaması tepkilere yol açıyor..

*

Sokaklarında dolaşmanın, Boğaziçi’nin mavi sularını izlemenin ve hatta hakkında yazılan birkaç dizeyi bile okumanın insanı farklı bir ruh haline sevk edeceği bu eşsiz şehir ..Size kendinizi hep ayrıcalıklı hissettirir.

Hele Suadiye, Beykoz- Beylerbeyi sahili insanı dinlendirir. Deniz yüzünüze nefesinden bir rüzgâr üfler, rüzgâr denizin kokusunu getirir.

Yahya Kemal Beyatlı’nın “Sana dün tepeden baktım aziz İstanbul” başlıklı şiiri gibi yazamasak da, bu aziz şehre olan hayranlığımı belirtmekten ayrıca onur duyuyorum..

Adım başı hizmete sunulan Belediye’nin “BELTUR Sosyal Tesisleri” ile, yol üstündeki ile mahalle aralarındaki İspark’ları dar gelirli İstanbulluların yüzünü güldürmeye devam ediyor.

Üsküdar’daki “Fethipaşa Sosyal Tesisleri’ndeki manzarası görmeye değer. Dar gelirli her vatandaşın gidebileceği, oturup muhteşem manzara eşliğinde yemek yiyebileceği bir yer. Yiyecek ve içeceklerin Fiatları deTBMM Lokantası’ndan ucuz…

İstanbul’daki böyle güzel  hizmetleri görmek…Başkan İmamoğlu’nun farklılığını yaşamak, ister istemez, her köşede dikkat çekiyor..Bütün hizmetler vatandaşa yönelik..

*

Yazılarımı takıp edenler biliyor..

Ekrem İmamoğlu, Trabzonlu hemşerimizdir. Genç ve üstün nitelikli, donanımlı bir yetenektir. Baba Hasan İmamoğlu, yakından tanıdığım isimdir..

 Anavatan iktidarlarının güçlü ve kudretli, Trabzon il ve ilçe başkanıdır. İmamoğlu ailesi Trabzon’da gazetecilik yaptığım 1983’lu yıllarında tanıdığım; şaibesiz, çok güçlü ve güzel ailedir. Üstün niteliklerini, efsane il başkanı ve siyasetçi ,ortak dostumuz Azer Benli’den çok dinledik..

Baba İmamoğlu, rahmetli Özal’in en değer verdiği, özü, sözü bir il başkanıydı.

Daha öncesinde yazmıştım..“İstanbul’u alan Türkiye’yi alır” diye. Bütün siyasi partilerin hedefinde en can alıcı başarı ölçüsü İstanbul’dur. Bu nedenle bütün gözler her dönemde İstanbul’dadır.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun aday belirleme yöntemi ve çalışmaları takdire şayandı. Gelinen noktada İmamoğlu, CHP ve İstanbul İl Başkanı Canan Hanım, 31 Mart seçim sürecini çok iyi yönettiler. İmamoğlu, kimsenin hakkını yemedi, hakkını da yedirtmedi. Olağanüstü başarı sergilediler. 14 Haziran 2019’da yazmıştım. “Dünya’nın gözü İstanbul’da” diye. 31 Mart seçimlerine değinmiştik. Sonrası malum. Halkın iradesi ve oyu ile belediye başkanı seçilen, İmamoğlu’nun elinden YSK’nin kararı ile mazbatası alınmıştı. Gerekçe hala yok. Aynı sandık. Aynı zarf. Aynı zarftan çıkan dört sonuçtan üçü geçerli, biri iptal edilmişti.

Bu adaletsizliğe AK Partililer başta olmak üzere, herkes isyan etmişti. Ve sonuç: 31 Mart’ta belediye başkanı seçilip, 17 gün sonra mazbatasını elinden  alınan İmamoğlu 800 bin gibi büyük bir farkla tekrar  belediye başkan seçilmişti.

Ekrem İmamoğlu’nun göreve başladığı gün “Dün ile uğraşmayacağım, önüme bakacağım" söylemi hepimizin hoşuna gitti. Ve Ekrem Bey, öyle yaptı. 16 milyonluk İstanbul’u kucakladı. Bütün baskı ve engellemelere rağmen, İstanbul’un sorunları ile uğraştı. Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, muhalefetten destek istedi. Ziyaretlerde bulundu. Kendisine oy vermeyen AK Partililerle kucaklaştı. Siyaset, nezaket ve zarafet bunu gerektiriyor. O da bunu yaptı.

Gelinen noktada…

Ekrem İmamoğlu’na verilen bu hukuk dışı  ceza ve yasaklar, İstinaf ve Yargıtay’ca kesinleşirse, başkanlığı düşecek, İstanbul’da yaşayan 16 milyon cezalandırılacak.

Milli iradeye yasak konulamaz. Ayrıca 1997 yılında Tayyip Bey’e verilen cezayı unutmayalım!. Bu ceza İmamoğlu’nu siyasette bambaşka bir mecraya sürükleyecek. Tarih tekerrür ediyor olacak.