Sevgili Okurlar,

Depremin sağına, soluna bakacağız. Bir daha böyle yıkım ve kayıplar olmaması için bilimsel tüm verileri ortaya koyacağız.

Ancak canımız çok yandı, kar ve kışın ortasında insanlarımız hala enkazda.

Depremden sonra millet olarak takdirlik bir sınav verdik.

Ama bu birkaç ay sürüyor.

Onun için deprem öncesine yönelik bir değerlendirme yapacağım.

İşin manevi yanına da biraz olsun gireceğim.

Sabır ve şükür üzerine.

Sabrediyor muyuz?

Şükrediyor muyuz?

Etmiyoruz.

Oysa hayatın bir yanı sabır, bir yanı da şükürdür.

Özellikle ev sahipleri azdılar. Şükretmediler.

Türkiye’de ekonomi biraz sıkıştı diye 1000 TL’lik ev kiralarını 4 bine çıkarmaya çalıştılar!

‘Oğlum yurtdışından gelecek, kızım evlenecek’ palavralarını da attılar.

İşte size Hatay’dan ibretlik bir öykü:

‘Ev sahibinin 3 katlı evi var. En üste kendisi oturuyor ve altında ise yine Hataylı olan bir başka hemşehrisi kiracısı. 1500 TL kira veriyor.

Ev sahibi diyor ki, ‘Kirayı  4 bin TL yapıyorum, ya verirsin, ya çıkarsın!’

Yalvarıyor, para etmiyor.

Kiracı gidiyor tek katlı başka bir ev buluyor ve oraya taşınıyor. Sinop’lu asker arkadaşına da ‘Yeni bir yere taşındım kiram arttı, sıkışabilirim’ diyor

Sinoplu arkadaşı: ‘Ben senin bir kiranı gönderiyorum canını sıkma yardıma devam edeğim.’

6 Şubat sabahı o korkunç deprem. Daha önce kaldığı ev yıkılıyor.

Allah rahmet etsin eski ev sahibinin eşi ölüyor.

Para yüzünde kendisini evinden çıkardığı komşusu o ev sahibini yanına alıyor orada kalmaya başlıyor.’

Bunu neden yazdım.

İnsanlığımızı unutmuştuk da ondan.

Sevgili Okurlar,

Deprem bölgesinden yazan Fenerbahçeli taraftar ne diyor:

‘Trabzonspor’dan dolayı Trabzon ile ilgili iyi düşünmezdim. Ama depremden sonra özel araçlarıyla burada mahalle, mahalle dolaşan sıcak yemek dağıtanlar Trabzonlular idi. Trabzonlulardan özür diliyorum.’

Bu her vatandaşın yapması gerekendi. Deprem birçok önyargıyı kırdı.

Daha da kıracak. Hayatın anlık olduğunu hatırlatacak.

Cuma hutbelerinin sonunda alana çok güzel bir uyarı vardır.

İmam derki:

‘Allah kötülüğü ve azgınlığı yasaklar, İyiliği ve akrabaya  yardım etmeyi emreder.’

Azdık. Şükürsüz olduk.

Hakkı unuttuk.

Deprem Türk halkını yaktı, yıktı ama aynı zamanda da birleştirdi.

Temennim şu:

Bu millet bir daha ayrışmaz inşallah.