Ülkemizde bir anayasa garabeti var: Yıllardan beri mevcut anayasal yapının darbeci olduğunu söyleyip, düzenlemeyi perişan ediyoruz. Herkes birbirinin başının etini yiyor... Kalıcı, ülke çıkarlarına göre değil, günlük siyasi yelpazeye göre şekillendirilmek isteniyor.

Ama ülkenin bütün meselesi bundan mı ibaret?

Çok düzgün içerikli ve sağlıklı bir anayasa hazırlığı içinde, demokrasinin peşine düştüğümüzü göstererek, çok başarılı bir siyasi muhtevaya sahip olduğumuz iddia edilebilir mi?

Hayır!

Neden?

Çünkü anayasa hükümlerini düzgün yazmış olmak, düzgün yapılı bir siyaset zeminine kavuşmak anlamına gelmiyor.

Böyle adalet olur mu?

Bu bahsin kısa ifadesinde; “uslandı abisi bağışla, söz veriyor, bira daha yapmayacak” sıradanlığı yer alıyor...Mahkeme kararlarında görüyoruz..

Türk adalet sisteminin ceza uygulamasında, çok uzun süredir dillerde dolaşan, bir bağışlama yöntemi ve tartışması vardı.

Yargıçlar suçluyu; derin bir bilgi ve tecrübe süzgecinden geçirip yargıladıktan sonra, yasanın öngördüğü cezayı hükme bağlamakta, hiç tereddüt göstermiyordu.

Bu uygulamanın sonunda, varılan nihai ceza hükümleri karşısında, sanık lehine geliştirilmiş bir tür bağışlama geleneği vardı.

Yargıçların çoğu kararlarının alt bölümünde; “yargılama sırasında gözlenen tutum ve davranışlarındaki, iyi hal ve tavırlar dikkate alınarak cezasının şu kadarı indirilmiştir” deniyordu.

Yani affedilmiş oluyordu.

***

Adam, en vahşi şekilde davranmış. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmamış. En şiddetli ruh haliyle, eziyet ederek bıçağı sapladıkça, saplamış ve karısını öldürmüş. Sevgilini katletmiş.

Duruşmada, temiz pak bir kıyafet giymiş. Hâkimin her sözünü en yumuşak üslupla cevaplamış. Biraz da pişmanım “tiyatrosu” oynadıktan sonra, “duruşmalardaki, saygılı ve terbiyeli davranışları” nedeniyle, müthiş bir ceza indirimi iltifatına layık görülmüş.

Bu bağışlamanın, yargının hüküm uygulamasındaki “adil oluşun” gereklerine uygun olduğu söylenebilir mi?

Hayır...

Toplumun adalet hissinin, tatmin olduğu iddia edilebilir mi?

Hayır...

Eylemle ceza bağlantısının, isabetli kurulduğundan söz edilebilir mi?

Hayır...

Kuşku yok ki bu durumda, adalet ahlakının ve disiplininin teşhir edeceği çok kapsamlı hukuk zaafı vardır.

Ve buna bir çare bulmak gereği kaçınılmaz noktadadır.