Trabzonspor’un oyununda bir tuhaflık vardı.

Berat, Bakasetas, Bardhi'den oluşan orta üçlü "Top kazanma, ileriye taşıma ve pozisyon üretmede" sıkıntılar yaşarken, Bakasetas’ın ayaklarından çok ağzı konuşuyor, eski futbolundan uzak, Berat ise top ayağına geldi mi hata üstüne hatalı paslar atıyor. 

Topla birlikte direkt kaleye inen A. Kadir’i iki haftadır oturtan, Bjelica’nın son haftalarda formsuz olan Bardhi’ye ilk on birde şans vermesini anlamış değilim. 

Trabzonspor’un en büyük gücü olan üçlü forvetin sağında Visca, solunda oynayan Fountas nedense hiçbir çaba göstermediler.

Daha da önemlisi Trabzonspor o kadar yavaş oynuyordu ki, topu ayağına alan ne yapacağına çabuk karar veremediği için Adana Demirsporlular daha çabuk davranıp topu kazanıp kortaratak bile yapıyorlardı.

Takımı yönetecek lider de yoktu, tempoyu artıracak oyuncu da... 

Sıkıntı orta sahadaydı. İlk yarıda sahada kötü bir Trabzonspor vardı.

Trabzonspor ikinci yarıda Adana Demirspor karşısında ilk yarıya nazaran biraz daha canlı idi. 

Top daha çok Bordo-Mavili futbolcuların ayaklarında olmasına rağmen bitirici hareketler yapılamadı. Arı gibi vız vız bal hiç yoktu. Sadece bu yarıda Onuachu’nun bir pozisyonu vardı. 

Onun dışında sahada yavaş oynayan, isteksiz ve ne yaptığını bilmeyen bir takım vardı. 

Oysa biraz ileride basıp, topu yere indirseler çok farklı olabilirdi.

Pendik ve bu maçta takımın en iyisi kaptan kaleci Uğurcan’dı. Bundan önceki maçlarda kötü bir kalecilik gösteren kaptan Adana Demirspor karşısında bir gol yemesine rağmen en kritik anlarda kalesini gole kapattı. 

Bjelica maçtan sonra diyeceksiniz ki ‘Çok iyi oynadık'. Geçiniz efendim. Hepsi milyon dolarlar alıyor. Hem de hiç aksatılmadan. Bu iş para değil, yürek işi. Rakibinin arkasına saklanan, topu almak için hamle yapmayan, riske girmekten korkan futbolcu her maçta zorlanır. 

Trabzonspor dua etsin, Uğurcan gibi de bir kalecileri var.