Trabzon’un yetiştirdiği kültür ve sanat insanı, Şair, Ressam, Eğitimci, Tarihçi, Yazar İbrahim Hakkı Gündoğdu. Trabzon Uluslar arası Edebiyat Festivali için Trabzon’a geldi.
Gazetemizi ziyaret eden Gündoğdu 45 yıllık sanat hayatını anlattı, tarihte örnekler verdi. Çalışmaları hakkında bilgilendirdi. İstanbul ve Trabzon görebilen için şiir ve tarih dedi.

TAKA: Bize İbrahim Hakkı Gündoğdu'yu özetler misiniz?

İBRAHİM HAKKI GÜNDOĞDU: İstanbul’da yaşıyorum. Trabzon’u özlüyorum arada geliyorum. İstanbul’dan Trabzon daha güzel görünüyor. Yıllar önce söylemiştim; Trabzon’a dışarıdan bakmak lazım. Bazı şeylerine de kızmak lazım diyordum. Bir taraftan çok özlüyorsunuz, bir taraftan çok kızıyorsunuz. Trabzon’da yoğun bir milli heyecan var. Milli bilince dönüşmeyen bir milli heyecan var. Bu bir tehlike, hem de yorar. Bunu açarsak; Milli heyecan bir ülkenin bir bölgenin iç dinamiğidir ama ona bilinç yüklemedikten sonra o mümkün değil bir sonuç alamazsınız.
Milli heyecan insanı öyle bir noktaya getirir ki insanı ya davulcuyu alır ya zurnacıyı. Eğer ona bilinç yüklenmezse. Hele Karadeniz insanın da o heyecan hep vardır. Kişisel tarafı, bireysel duruşu, sabırsızlı bunlar milli heyecan içerisinde hoş durur gibi görünse de o bir tarafı yıkar döker. Trabzon’da bu bazen futbola yansıyor, sokaklarda ki kargaşaya yansıyor. Bu milli bilince top yekun bir hareketle dönüşür. Okulu, basını, medyası, anne ve babası, sokağı ile dönüşür.

Bu konuda Trabzon’u bir eğitimci olarak görüyorum gittikçe eksiye giden bir hareket içinde. Üretim yok. Bir toplumda üretim olmazsa dumura uğrar. Hareket alanı kısıtlanır. Hiçbir üretim yok Trabzon’da. Benim İstanbul’a gidişim kültür ve sanayi ile ilgili değil. Ama tabi bu şehirde tatmin olabiliyor musun? Benim ruhum bu şehirde tatmin oldu mu? Olmadı. Çok sevdiğim hizmet ettiğim belki 45 yıldır Trabzon’da güzel hizmetlerde bulunan bir adamım. Ama buna rağmen gönlüm tatmin olmuyor. Olmayınca da gidiyorsun. İstanbul’dan burayı özlemek için mi gidiyorsun? Hayır. Orada daha fazla şey daha fazla özellik var.

Bir Şehrin Aklı Yoktur

TAKA: İstanbul sizi anladı mı?

İBRAHİM HAKKI GÜNDOĞDU: İstanbul kimseyi anlamaz. İstanbul kendini alır. Sen İstanbul’u anlarsan iyi yürürsün. Bütün şehirler böyledir. Trabzon’da seni anlamaz. Sen Trabzon’u anlayacaksın. Çünkü aklı olan yorulmayan sensin. Bir şehrin aklı yoktur. Toplumsal aklı vardır. Ama toplumsal aklın büyük bir problem yumağı olduğunu da bilmek lazım. Toplumsal akıl kişiye bir şey vermez. Biz bunun farkındayız. Trabzon ve İstanbul kültür bakımından birbirine uzak yerler değil. Normal de Trabzon’a İstanbul’un bir ikizi gibi bakılır. Ama orada çeşitlilik, açılım, yorumlama gücü ister istemez daha fazla. İstanbul’da İstiklal Caddesi’ne girdiğinde 72 milleti görürsün. Hatta 172 milleti görürsün. Bu insana çeşitlilik katar. Çünkü insan düşünen güçtür. İnsan yorumlayan bir varlıktır. Hele ki bizim gibi düşünmeyi sanat edinmiş kişi için. Biz kaçamayız.

İstanbul İnsana Derinlik Ve İlham Verir

TAKA: İstanbul şaire ne verir?

İBRAHİM HAKKI GÜNDOĞDU: Daha fazla derinlik verir. Daha fazla ilham verir. Şöyle düşünelim Trabzon’un en güzel eseri Atatürk Köşkü ya da Gülbahar Hatun Camii. İstanbul’da bu 1084’ümcü sırada yer alır. Orada bir kere buradan başlıyorsunuz. İstanbul’da olupta hiçbir şey görmeyenler var. Denizin içinden gidip İstanbul’un tarihi havasını görmeyen vardır. Bu bir anlayıştır, kültürdür bunu görmek. Cehalet çok güzeldir bir balkıma sen kimseye dokunmazsın, kimse sana dokunmaz yürüyüp gidersin. Cahil insan her şeyi bilir. Ama insan öyle bir varlık ki açlığını hissettiği zaman ruhunda sanata, edebiyata, şiire olan açlığı doyurmak kolay değildi. Aç gözlüdür insan. Derinliği vardır.

Binamı Bir Temel Üzerine Kurdum

TAKA: Size İstanbul'un katkısı nedir?

İBRAHİM HAKKI GÜNDOĞDU: Bir çok şeyi Trabzon’da beraber yaşadık paylaştık. İstanbul’a gitmeden önce hemen hemen her yıl gidip bir ay geçiren tarihi bütün mekânlarını gezen inceleye, not alan bir insandım. Onu için beni değiştirmez. Geliştirir ama değiştirmez. Benim resmi branşım tarih. Ben binamı bir temelin üzerine kurdum. Bu değişmez. Beni geliştirdi sadece. Beni New York’a götür bağlamaz, sevmem çünkü karmaşanın şehri.  Ama Afrika’nın bir yerinde binlerce yıl öncesine ait sanat eseri ile tarih ile bani tatmin edersin mutlu edersin. Bu başka bir şeydir. Modern dünya tabi ki yaşanacak ben bunu reddetmiyorum. Ama ben orada değilim. Ne alabilirsem modern dünyadan yaşayacak kadar.

150 Yıldır Dünyayı Batı Yorumluyor

Timur kitabı şundan doğdu; Bizde Batı’nın bir yorumlaması var. 150 yıldır dünyayı batı yorumluyor. Ne zaman dünya batının yorumundan çıkarda kendi yorumunu kendi yaparsa dünya kurtulur. Ben böyle bakıyorum. Batı oryantalim ile beraber dünyayı sömürmek için bir sistem ortaya çıkardı. Mesela demokrasi bu batının sunduğu demokrasidir. İnsan hakları batının sunduğu insan hakları. Bu san yar olmaz. Olmaz çünkü o sömürmek için yapıyor bunu. Kendi içinde uyguladığını sana uygulatmaz. O projeleri sana sunuyor sana akıl babası da gönderiyor. Örnek yok mu dünyayı sömürmüyor mu? Batı düşmanı değilim sadece tespit ederim. İnsanlığı kurtarmanın yolu Batı’ya yerinde dur demekle olur. Yoksa o 1500’li yıllarda İnka Medeniyeti’ni yerle bir ettiği gibi bu günde yarında dünya medeniyetini yerle bir edecektir. Sömürmek için her şeyi yapacaktır. Bizim işimiz bunu durdurmak. Emperyalizm aklı ile bütün kainatı tahakküm altına alan bir varlık düşün.

Türkiye’nin Bir Kader Olduğuna İnanıyorum

Binlerce yıl kendi içinde sömürmüş. Batı 1945 yılına kadar kendini yerle bir eden, kendini sömüren, perişan eden, İkinci Dünya Savaşı’nı yapıp 30 milyon insanı yok eden, 1918-1920 yıllarında Birinci Dünya Savaşı’nda yine yok eden, ondan önce Sanayi İnkılabı ile Fransız İhtilalı ile, Yüz Yıl Savaşları ile yok eden bir toplum. 1945 yılından Bin yıl geriye git Batı kendi insanına gün yüzü göstermemiş. 1945 yılında bütün dünyayı sömürdüğünde, yerle bir ettiğinde ne oluyor demiş.

Dünyayı sömürüyoruz ama o servetle birbirimizi yiyoruz. Gel birbirimizi yemeyelim Avrupa Birliğini kuralım. 1960 yılından sonra Batı kendi insanın için bir mutluluk arayışı içindedir. Batı’nın iyisi yok olmuştur. Bütün bilim adamaları batıdan çıkmıştır. Ama onların hepsi nostaljidir. Avrupa tamamen sömürü üzerine kurulmuştur. Ve yola gelmesi gerekir. Batı aklıyla ukaladır. Doğu’da gönlü ile meczuptur. Bu ikisi buluşursa ve Türkiye bu noktada çok önemlidir ne tam Doğuludur ne tam batılıdır. Ortada köprüdür. Onun için bunun mücadelesini birlikte veriyoruz. İşte o iki anlayışı buluşturacak yer Türkiye’dir. Gerçekten ben Türkiye’nin burada bir kader olduğuna inanıyorum. Tarihte de örnekleri çoktur. Çok fazla sömürdüğü için bizden öndedir. Aklı ile bizden öndedir ama olabilecek olduğu yerdedir.

İlk Sergimi 1976 Yılında Açtım

TAKA: Resim atölyelerinde tuvallere fırça sallıyorsunuz. Resim hayatınızdan da bahseder misiniz?

İBRAHİM HAKKI GÜNDOĞDU: İlk resim sergimi 1976 yılında açtım. 1991 yılın da Trabzon’da son resim sergisini açtım. Sonra da resim yapıyordum ama sergi açmak karmaşa oluyordu. Ben Trabzon’da resim yapsam ne yapacağım diye düşlündüm ama İstanbul’da öyle olmadı. Bir gün arkadaşlarla sohbet ederken karalama yapıyordum Kız Kulesi karşısında. Arkadaşlar ressam mısın? Dedi. Hayır dedim. Birisi dedi ki bizim bir kafeteryamız var ona resmeder misin? Bu ilk oldu sonra ben asıl parayı oradan kazanmaya başladım. Sonra böyle başladım. 15 Ekim’de “Benim İstanbul’um” adıyla bir sergim var. Üsküdar Bağlarbaşı’nda inşallah açılacak. 10 gün açık olacak 40 civarında eser olacak.

Timur’u Sanat Camiası Sevdi

TAKA: Sizin şiir dünyanızda neler oluyor?

İBRAHİM HAKKI GÜNDOĞDU: Güzel şeyler var diye düşünüyorum. Arkadaşların takdir ettiği. Timur’dan sonra bir eser daha var o çıktıktan şiir kitapları çıkacak. Sırayla gelecek hepsi. Arkadaşlar Payitaht’ı yaptı. Daha önce birlikteydik. Ben romana dönünce bana hocam yardımcı olun dediler. ama fikren yardımcı olduk onun dışında romana dönünce onları bıraktık. Birçok işi bir anda yapamıyoruz. Timur’u yazdım hoş oldu. Sanat Camia’sı sevdi.

Taka Olarak İstanbul’dan Ayrılmayın

TAKA: Ne tür etkinlikler için Trabzon'dasınız?

İBRAHİM HAKKI GÜNDOĞDU: Buraya Adem Kardeşim ile geldik o benim şiirlerimi besteliyor, okuyor. Trabzon Uluslararası Edebiyat Günleri kapsamında geldim buraya. Orada güzel faaliyetle yapıldı. Davet ettiler geldik. Güzel oldu. Bize bir zaman verdiler değerlendirdik. Ben şiirlerimi okudum. Trabzon ile ilgili sohbet ettik. Trabzon belli bir kalitenin şehirdir. Trabzon büyüklüğünde 20 şehirde incelemelerde bulundum, konferanslar yaptım.

Basınına baktığımız zaman 7-8 tane gazetesi olan bir şehir yok. Gidiyorsun Sivas’a 1 tane gazete var. Bu çok önemlidir. Trabzon’da her zaman gazete çıkar. Bu gazeteler işini bilen arkadaşlar tarafından çıkarılıyor. Siz İstanbul’dan sakın ayrılmayın sizde ayrılırsanız yalnız kalırız. Bu çok önemli. Başka bir yer yok. 81 ilde sadece Taka Bölgesi dışında başka ilde yayınlanıyor. Bu devam etmeli. Devletin bakası için her türlü fedakârlığı yapan bir Trabzonlu vardır. Birde gerekirse en önce tavrı koyan bir Trabzon vardır. Olmalıdır bu işte milli bilinç budur. Ama bundan taviz veriyoruz buna dönmeliyiz. Bunda da basın ve medya çok önemlidir. Bunlar halka en kısa süreden ulaşır. Bunlarla beraber yürümemiz lazım. Trabzon milli bilinç ile yürürse kurtulur.
HARUN YAVRUOĞLU