Geçmişin izlerini tarihin derinliklerinde saklar harabeler, antik kentler; tarihsel dokusunu korurcasına. Bunlardan biridir; doğanın tarihle buluştuğu yerdir “Santa Harabeleri.”

HAYRANLIĞIM ATTI

Trabzon’a seyahat ettiğimde, ilk defa iki yıl önce gitmiştim Santa Harabeleri’ne ve sadece merkez mahalleyi gezebilmiştim. ”Santa Harabeleri Projemi”  tamamlamak için tekrar ziyaret ettiğimde, bölgeyi keşfettikçe hayranlığım katlanarak arttı ve adeta büyülendim.

MİMARİNİN GÖKYÜZÜNE YANSIMASI

Eşsiz coğrafi güzellikler eşliğinde, kıvrılarak uzayan yollardan vadi boyunca gidilerek cennet diyara ulaşmaktır; Santa Harabeleri ile tanışmak. Yemyeşil bir fona oturtulmuş taş yapıları ile bir tablo görünümündedir; tarihin ve mimarinin gökyüzüne yansımasıdır. Sis bastırdığında yeşil ve grinin bulutlarla dansı, fantastik bir evren sunar ziyaretçilerine. Yeşilin ortasında taşlarla örülü yapıların kalıntıları tarihin büyüsünü taşırken, harabe değil bir açık hava müzesi  izlenimi yaratır Santa Harabeleri.

HAZİNEYİ CÖMERTÇE HARCADIK

Gökyüzüne uzanan merdiven misali tepelerin zirvesinde, tarihin tozuna bulanmış taş evleri, kiliseleri, çeşmeleri, okulları ile geçmişin bütün hazinesini cömertçe önünüze seren Santa Harabeleri. Uçsuz bucaksız gibi hissedilen ve endemik ağaçlarının oluşturduğu manzarasıyla, geçmişin bize bıraktığı eşsiz bir mirastır.

ROMA BİZANS İZLEDİ

Santa Bölgesi, tarihsel süreci boyunca Roma ve Bizans yönetimleri ile idare edilmiş ve 1461-1476 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu yönetimine girmiştir. Demir, kurşun ve gümüş madenlerinin işletilmesi ile demircilik ve gümüşçülük bir meslek dalı olmuştur. 16-18. yüzyıllar arası Rum-Ortodoks Hristiyan halkın göç etmesiyle bölge, bir madenci yerleşim yeri haline gelmiş ve “Santa Madenci Kasabası” olarak ün yapmıştır. Bölge, önemli derecede gelişmiş ve ekonomik refaha ulaşmışken, 19. yüzyılda madenlerin kapanması sonucunda halk, bölge dışına göç etmeye başlamış ve 1923 Nüfus Mübadelesi’nde Rumların tamamı Yunanistan’a gittiğinden, boşalan binalara çevre köylerin sakinleri yerleşmiştir.

1053 HANEDEN OLUŞTU

Doğa ve tarihi zenginliklerinden dolayı, 1999 yılında “Arkeoloji ve Doğal Sit Alanı” ilan edilen Santa Harabeleri, yedi mahalleden meydana gelmiştir. Her mahallede, taştan inşa edilmiş konutlar, en az bir kilise ve şapel, her sokakta bir çeşme bulunmaktadır. Bu mahalleler, Piştoflu(300 hane), Zurnacılı (120 hane), Çakallı (53 hane), İşhanlı (260 hane), Pinatlı (60 hane), Terzili (200 hane), Sincanlı (Kozlu, 60 hane) olmak üzere 1053 haneden oluşmuştur. Orijinal halini koruyarak günümüze kadar gelen yapı bulunmamaktadır ve zaman içinde tahrip edilen taş yapılardan sadece kalıntı halinde varlığını sürdüren kiliseler, çeşmeler ve 300 civarında ev mevcuttur.

TİCARET MERKEZİ

SantaHarabeleri’ne ait taş evleri, kiliseleri, çeşmeleri, okulları keşfetmek, tarihi solumak için ilk olarak merkez mahalle olan Piştoflu’ yagelerek  gezime başladım büyük bir heyecanla. Zaten SantaHarabeleri’ne ulaşan yol ziyaretçileri doğrudan Piştoflu’ya getirmekte ve tüm araziye hakim konumda olan mahalle, görsel ihtişamıyla ev sahipliği yaparak misafirperverliğini sergilemekteSanta’da. Tarihte ticaretle ilgili işler bu mahallede görülmüştür.

TANINMAYACAK HALDE

Mahalleye girişte ilk olarak okul binası sizi karşılar. İki katlı olduğu bilinen binanın çatısı ve dış duvarlarının üst kısımları tamamen yıkılmasına rağmen hala güzelliğini muhafaza eder. Meydanda yer alan St.Kyriake Kilisesi’nin duvalarında bulunan silinmeye yüz tutmuş freskler ve giriş kapılarının birinin üzerinde yer alan haç dikkat çekicidir. Ancak iç süslemeler ve freskler tahribata uğramış ve dini karakterlerin yüzleri tamamen tanınmayacak hale gelmiştir.

KUŞ OLUP UÇMAK İSTEDİM

Piştoflu, yamaçlarda yer alan diğer mahallelere dar stabilize yollarla bağlıdır. Piştoflu’dan yukarıya çıkıldığında yolun diğer ucu Çakallı Mahallesi’ne ve devamında ise diğer mahallelere gider. Ayrı bir şekilde karşı yamaçta bulunan Zurnacılı Mahallesi’nde fotoğraf çekimlerimi sürdürürken, karşı yamaçta bulunan beş mahalle ve vadinin güzelliği büyüleyiciydi. Kuş olup uçmanız içten bile değildi.

Tarihi önemi, mimari mirasları, yayla yaşamı ve turizmi açısından kaybolmaya yüz tutmuş önemli bir değerimizdir Santa Harabeleri. İnanç turizmi açısından Sümela Manastırı ve Ayasofya Müzesi’nden sonra Hristiyanlar için Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki en önemli turizm merkezi olabilecek Santa Harabeleri, genel olarak mimari şeklini korumuş olarak ayakta kalmaya gayret etse de, kaçak define kazıları ve bilinçsiz kullanım ile tahrip edildiğinden yok olmaya yüz tutmuştur. Ayrıca bölgede bakımsızlıktan büyüyen otlar görsel güzelliğin önüne geçmektedir. Birçok kişi kendi haline terkedilmiş tarihi yapıları kendi mülkleri gibi kullanmak suretiyle bölgeye zarar vermeye devam etmektedir. Tarihi bölge içinde ve yakınında doğayla uyum içinde olmayan çarpık yapılaşma zaman içinde orijinal Santa’yı tamamen ortadan kaldırma eğilimi göstermektedir.

ÇARPIK YAPILAŞMANIN ÖNÜNE GEÇİLMELİ

SantaHarabeleri’nde çarpık yapılaşmanın önüne geçilmeli, mevcut olan tarihi yapılar kamulaştırılmak suretiyle tarihi alan arındırılmalı, aslına uygun şekilde inanç ve turizm merkezi olarak bölgeye kazandırılmalıdır. Ayrıca, ziyaretçilerin her mevsim bölgeye gelebilmelerine imkan verecek şekilde Yeşil Yol’un bölgeye ulaşması gerekmektedir.