Sevgili okurlar geçen haftaki yazımda geriye doğru bir aylık sürede yaşananları irdeleyeceğimi yazmıştım. Bu arada hocanın ayrılmasından sonra yönetimde aklıselim hâkim olup Şenol Hoca’yı göreve getirince camiada oluşan çatlak sesleri yeniden gündeme getirmemeye karar verdim. Ancak Sadi Hoca’nın yazısından esinlenerek değerlendirmelerimi paylaşmak isterim.

Sevgili Sadi Tekelioğlu Hocam, 2 Eylül tarihli yazısında diyor ki, “Bu Trabzonspor bu kadro ile bundan daha iyisini yapabilme kapasitesine sahiptir.” Yani bu kadro yetersizliğine karşın bu takım daha iyi oynamalı. Bu yazısı sırasında Trabzonspor henüz Portekizli straforu ve orta saha Cham’ı almamıştı.

Bu kadronun “daha iyisini yapabilmesinin” sınırları benim bu yazımın konusu olacak. Evet bu sınırlar nedir?

Bu kadro daha iyi oynarsa R. Wien’i ve St. Gallen’i eleyebilirdi de sonrası ne olurdu? Ya da bu kadro yine daha iyisini yaparak Sivas ve Eyüp’ü yenebilirdi de peki rakipleri Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray karşısında neler yapabilecekti?

Bence “bundan daha iyisi olsa” da bu sınırları belirleyen futbolculardır. Aslında futbolcuları değil oyunu konuşmayı yeğleyen bir insanım. Ancak iyi oyunun, hatta çok iyi oyunun iyi oyuncularla oynanacağını da hep gözetirim.

Bizim oyuncularımız, R. Wienli ve St. Gallenli oyunculardan daha iyiler ama onların da oyunları bizden daha iyi. Ne var ki onların bu iyi oyunlarına rağmen gidecekleri yer hayli kısıtlı, çünkü oyuncularının kapasiteleri sınırlı. Bizim de kendi oyuncularımızla oynayacağımız iyi oyun hayli kısıtlı olacaktır ki sonraki turda PSV veya Lille karşısında tutunmamız mucizeye kalacaktı.

Dolayısıyla iyi oyun ve iyi futbolcular, etle tırnak gibidir. Bu iki unsurun “çok” iyi olması da seni zirvelere taşır. Trabzonspor’da bu sezon yaşanan en büyük sorun izlenen transfer politikası olmuştur. Kadro mühendisliği adına büyük yanlışlıklar yapılmıştır. 8 ve 10 numaraları olmayan, orta sahasında 5 tane 6 numara olması, örnekleri çoğaltmama anlamında sanıyorum yeterlidir. Tabii bir de Onuachu meselesi var ki bence Trabzonspor’u Avrupa kupalarından mahrum etmiştir. Trabzonspor bu süreçte en büyük yanlışı Onuachu’yu değil santraforunu almamakla yaşamıştır. Şimdiki çabalar Avrupa’da yoksak nafile. Ayrıca opsiyonsuz kiralık oyuncu almak da pek akıllıca değil. Gelecekte yaşayacağımız bir başka olumsuzluk da alınan oyuncuların yaşlı oluşlarından kaynaklanacaktır.

Bir parantez de hoca konusu için açayım. Avcı’nın ayrılışından sonra hoca kim olsun diye bir polemik yaşansa da bunu Trabzonspor gibi büyük bir camianın canlılığına bağlamak lazım. Sonuçta Güneş tercih edilmiştir. Bence en büyük neden Trabzonspor’un çıkışının tecrübe ile sağlanabileceği inancıdır. Yoksa Fatih Tekke’nin dışlanmışlığı falan söz konusu değildir. O da Trabzon’un evladıdır ve çok iyi bir Trabzonsporludur. Ve de bir gün bu takımın başına mutlaka gelecektir. İyi haftalar.

Özel not: Şenol Güneş Hoca’nın takımın başına getirilmesiyle olması gereken birlik ve beraberliği kayıtsız şartsız tesis etmeliyiz. Şenol Hoca şehrimizin yetiştirdiği Türk futbolunda yıldız gibi parlayan bir kişiliktir. Takım mühendisliğinin sınıfta kaldığı bu aşamada takıma sahip çıkması bir şans olarak telakki edilmelidir. Önündeki zor koşullara rağmen camia olarak tam destekle arkasında durursak kulüp olarak iyi bir noktaya gelmemiz hiç de zor olmayacaktır. Şimdi hep destek, tam destek zamanıdır.