Şöyle geniş katılımlı herkesin gönül rızasıyla mutabık kalması gereken bir Anayasa hazırlamak varken;
Yangından mal kaçırırcasına,
Adeta panik halinde ve zamansız bir Anayasa düzenlemesine ne gerek vardı?
Başkanlık seçimi ve referandumunun acelesi neydi?
*
Öyle ya Sayın Erdoğan bugün ne istiyor da olmuyor?
Ne istiyor da Meclis'ten geçiremiyor?
Ne istiyor da yapamıyor?
*
Ne eksiği var?
Bunca yetkilere rağmen neden illa da başkanlık?
"Güçlü devlet için başkanlık" diyorlar.
Ne yani güçlü değil miyiz?
Oysa meydanlarda ve her fırsatta "Güçlüyüz" diyordu.
Yalan mıydı o ifadeler?
*
Şuraya bakın;
"Barış süreci" dendi, barış sürecine herkes el verdi.
"Açılım süreci" dendi, açıldık.
"Durun vazgeçtim!" dedi.
Vazgeçtik.
*
"Ey FETÖ gel!" dedi .
"Özledik" dedi.
"Gel FETÖ özledik" dedik.
"Ne istedin de vermedik" dedi,
Hak verdik.
*
FETO'ya "FETÖ" dedi
Biz de "FETÖ" dedik.
*
"Esat kardeşimdir "dedi.
"Kardeşimizdir" dedik.
Esat'a "Eset" dedi.
Biz de "Eset" dedik.
*
"Ey İsrail!" dedi.
Biz de hep bir ağızdan "Ey İsrail!" dedik.
Hep yanında olmadık mı?

*
Evet biri bizi ikna etsin.
Ama ikna ederken de, bizim aptal olduğumuzu düşünmesin.
Bu sorularımıza cevap versin...
*
Saraylar yaptı da, biz mi yıktık?
Sevmediğimiz şeyler yaptı da, dağlara mı çıktık?
Neden başkanlık istiyor ki?
Ve neden bu acele?
*
Evet, TBMM akılların buluşmasıdır.
Ama işlevi askıya alınır hale geldi.
Ama neden?
*
Onca dertlerimiz varken.
Onca düşmanlarımız varken.
Onca ekonomik sorunlar baş göstermişken
Başkanlık neyimize derman olacak?
Nasıl olacak?
*
Ülkemize darbe yapmaya kalkışanlara nispet,
Anında alınan kararlarla yetkilerini çok daha güçlü hale getirdi.
Düne göre elini çok daha kuvvetlendirdi.
OHAL ile olağan üstü imkânlar emrine amade oldu.
İyi ama daha ne istiyor?
*
"Şam'da cuma namazı kılacağız" dedi de biz abdest almadık mı?
Sonra "Ne Şam'ın şerbeti, ne Arap'ın yüzü" dedi de,
Yüzümüzü mü ekşittik.
Hatta Şam'ın şerbetini bile içmez olduk.
*
Ekonomimiz alt üst oldu.
Dolar cebimizi boşalttı.
İşsizlik tavan yapıyor.
Yine bir şey demedik.
Daha ne istiyor?
*
Gelmesi istenen yeni düzende artık başbakanlık olmayacak.
Neden?
Bu ülkeyi başta Erdoğan olmak üzere,
Bu günlere Başbakanlarımız getirmedi mi?
Vefasızlık mı edelim?
Hiç bir katkıları olmadı mı diyelim?

BAKIN

Bir insanı tanımak istiyorsanız,
Hakkında duyduklarınıza değil,
Ne okuduğuna bakın.
Ne söylediğine bakın.
Neyi sevdiğine bakın.
Neler paylaştığına bakın.
Nelere önem verdiğine bakın.
Nasıl konuştuğuna bakın.
Ne dinlediğine bakın.

CENNET KOYLAR İMARA AÇILIYOR!

Evet, cennet koylar imara açılıyor diye bir ulusal gazetemiz feryat ediyor.
Gökova cennetse biz o cennete gideriz.
Paralan değil mi?
O da bizde var.
Hem siz bu milletin cennete gitmesini niye istemiyorsunuz?
Yoksa siz Cennete Cehenneme inanmıyor musunuz?

SURİYE'DE BAHAR BİTSİN DİYORLAR

İşte dünya bu.
Dış güçler Müslüman Suriye halkını da önce birbirlerine düşman ediyorlar.
Onlarda madem düşman olduk,  şimdi birbirimizi yerle yeksan edelim diyorlar.
Ve de ediyorlar.
Artık o güzelim memlekette taş taş üstüne kalmamış;
*
Her taraf kan...
Ölüm...
Acı...
Gözyaşı...
Harabe...
Göç...
Hırs ...
Kin...
Öc...
Vaziyetine gelince...
*
İmana gelen bu güçler,
Bu Bahar züppeleri "Baharı bırakın, barışın artık!" diye gayret sarf ediyorlar.
Demek ki,
Bunların silah tüccarları zengin oldu,
Sıra müteahhitlerinde...
 
CIA

Aradan 30 yıl geçti ve Amerika açıklıyor:
"ASALA ve
PKK terör örgütünü biz kurduk" diyor.
Hani CIA kurdu diyor ya,
Geçin CIA'yı
Amerika kurdu.
Tabi bu kanlı işi de yapacak olan istihbarat örgütü CIA olması işin gereği.
*
Evet, önce bu Amerika'nın CIA'sı ASALA'yı kurdu.
Onlarca Büyükelçilerimizi öldürttüler.
Her büyükelçimiz öldürüldüğünde bu büyük şeytan ülkesi Amerika Türkiye'ye taziye telefonları etti.
Haliyle bizler de acayip mutlu olurduk.
Şu hale, şu zulme bakın...
*
Bu Amerika'nın irinli CIA'sı gördü ki, Ermeni davası dünyada gittikçe irtifa kaybediyor.
Gerçek yüzleri ortaya çıkıyor,
ASALA'yı fesih edip, 1984 yılında,
İşin içinde, yine Amerika,
Yunanistan,
Fransa,
Ermenistan,  
Kıbrıs Rum kesimi aktif rol alarak dünyanın en kanlı terör örgütü PKK kuruldu.
Ve malum, on binlerce Türk insanı hayatını kaybetti.
Yatırımlar aksadı.
Turizm geriledi.
Maddi kaynaklar heba oldu.
Yaklaşık bir trilyon dolarlık bir Türkiye serveti heba edildi.
*
Ayrıca yaptıkları bununla da kalmadı.
FETÖ itirafını da yaparlar bir gün.
Ve daha nicelerini...
*
İyi de sormak lazım;
Neden.
Otuz yıl ve çok daha öncelerine dayanan dostluğumuz yok muydu?
Ülkemize gelip,
Elimizi sıkıp,
Yüzümüze bakıp dostça gülücükler dağıtmıyor muydunuz?
*
Dost,
Müttefik,
Hatta stratejik ortak değil miydik?
*
Şimdi bu iğrenç gerçekten sonra ne yüzle yüzümüze bakacaksınız?
Şimdi ne yüzle dostluklara vurgu yapacaksınız?
Yoksa bu açıklama;
"Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna "durumumudur?
*
E, bu saatten sonra biz "sizinle dostuz" demeye devam edersek,
Bu açıkça HYPERLINK "https://www.google.com.tr/search?espv=2&biw=960&bih=513&q=Stockholm&spell=1&sa=X&ved=0ahUKEwieuOGU09rRAhUnYJoKHW7vAQ8QvwUIFigA"Stockholm sendromudur.
Hatta onursuzluk halidir...
*
Bu Amerika'ya "Büyük Şeytan" diyen İran'ı bir kaz daha yürekten kutluyorum...

DÜN DÜNDÜR

Başkanlık bu gün olduğu gibi dün de tartışma konusuydu.
Türk siyasetinin rahmetlikleri bakın başkanlık hakkında neler söylemişti.
Demirel ve
Turgut Özal başkanlık gelmelidir.
Görüşünü dillendirirken,
*
Başkanlığa şiddetle karşı çıkan liderler ise,
Erbakan
Alparslan Türkeş'ti.
*
Yani başkanlığın en önemli taraftarı Tayip Erdoğan Hocası’nın aksine illa da başkanlık demektedir.
Yine Başkanlık ülkenin bölünmesidir diyen Türkeş'in Partisi ise Tayyip Erdoğan gibi Başkanlık sisteminden yana.
*
Dedim ya "dün dündür bugün de bugün."

SAHTE ÖĞRETMEN 20 YIL DERS VERDİ

Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde sahte öğretmen 20 yıl ders verdi.
Çeşitli illere atandı.
Müdür yardımcılığına dahi yükseltildi.
*
Şimdi FETÖ araştırması sırasında yakalandı.
Ve bu öğretmen Lise mezunu.
Ama liselerde öğretmenlik yapmaktaydı.
*
Şimdi Milli Eğitim Kurumu idari soruşturma açmış,
devletimiz, hakkında adli soruşturma başlatmış.
20 yıllık maaşı geri alınacak mıııış...
*
O 20 yıllık maaşı zor alırsınız,
Ama diyelim ki aldınız.
İyi de 20 yıldır derslerine girdiği çocukların kayıpları nasıl karşılanacaktır?
Bunun hesabını sadece o sahtekar öğretmen değil,
Bunda suçu olan herkes o bedeli ödemelidir.
*
Çünkü bu durum sanıldığından da büyük bir tahribat yaratmıştır...

FIKRA
     
Temel'le Cemal bir gün kahvede otururken gazetede bir ilan görürler
"Pilot kursları başlamıştır"
Tabi ki bizimkilerde meraklı, pilotluğa köyde bağı bahçeyi satıp İstanbul giderler.
Kursa başlarlar basarıyla bitirirler diplomalarını alırlar.
Aradan iki ay geçer bir uçak şirketi arar..
"Gelin bakalım size uçak vereceğiz pilotluğunuz nasil?"
"ilk seferiniz İspanya'ya.."
Bizimkiler süper bir kalkış güzel bir havalanış İspanyaya varırlar.
Tam inecekler
Cemal :
"Kule, acil iniş pisti boşaltın, itfaya, ambulans, doktor çağırın, zor durumdayız.!.."
Temel
"Sayın yolcularımız herkes emniyet kemerlerini bağlasın bildiği bütün duaları okusun tehlikedeyiz."
Derken uçağı zor bela, kan ter içinde piste indirirler.
Temel:
"Vay ağzuna tükürdüğumun İspanyolları, ula bunlarin kafalari hiç çalismayi.
15 metrelik pist mi olur.
Az daha olecektuk da".
Cemal:
"Ula Temel, doğru deysin.
Hakketten kafalari çalismayi.
15 metrelik pist yapayler da
10 kilometre genisluk olur mi?"