Bizim mesleği tercih edipte ilk başlayanlara genelde şu söylenir:
‘Bu mesleğin parası yoktur ama havası çoktur!’
Gazetecilere toplumun her köşesinde ilgi vardır.
Çünkü, toplumun sesidir basın.
Yeterki kalemini doğru kullan, Kentin için kullan. Adaletli kullan.
Gazetecilerin keyif aldıkları anlar, yaptıkları haberlerin bir sonuca varmasıdır.
Bir yanlış varsa düzeltilmesidir.
Kentin, ilçelerin önlerinin açılmasına vesile olabilmeleridir.
Türkiye‘de şu kesinleşti, kadının adı yok.
Çok satan kitaplardan birisidir.
Galiba Duygu Asena yazmıştı.
Bunu neden söyledim,
Kadınlar belli dönemlerde başlık parası ile sevmediklerine verildiler.
Erkek yanlış yaptı hovardalık dendi, kadın öldürüldü.
Kadın ailenin bireyi olarak büyüdü ve sonra evlendi, arkasından mallar bölündü ve kadın hiçe sayıldı.
Her yerde kadın ötelendi.
Sonunda adalet yerini buldu.
Kadının hakkını Yargıtay içtihat haline getirdi.
Rize’nin Pazar ilçesi Dağdibi köyündeki olayın Pazar Adliyesinde verilen kararı TAKA Gazetesi’nin gayreti, takibi yazı ve yorumları ile birlikte önce Trabzon Bölge Adliye mahkemesinde sonra da Yargıtay’da incelendi ve kadınların lehine düzeltildi.
Artık Kadınlar ailenin eşit bireyi.
Mal paylaşımında erkek ne aldı ise, aynısını alacak.
Ve kadının adı olacak.
Bu olay Karadeniz bölgesi’nin en çok tartışılan olaylarından birisi idi.
Ve Kadınların haklarını alabilmeleri için dava açmaları yeterli olacak.
Sevgili Okurlar,
Bu konuyu yargı çözdü. Derler ya, bu ülkede hakim ve savcılar var.
Ama çözemediklerimiz de var.
Orman davaları.
Orman davaları garip bir şekilde tıkandı ve gündemin arkasına düştü.
Orman davaları ki, karadeniz köylüsünün en çok mağdur olduğu sıkıntı yaşadığı davalardır.
Birkaç yıl önce 300 bine yakın orman davası vardı.
Son yapılan tespitlerle Çaykara’da, Tonya’da, Arsin’de ve Bölgenin çeşitli merkezlerinde evlerin yanındaki çalılık tapulu arsalar bile Orman arazisine yazıldı ve insanların ellerinden alındı.
Karadeniz bölgesi zaten arsa fakiri, bir de Orman arazileri getirilip köylerin içine sokulması çok garip.
Kabullenilecek bir durum değil.
Oysa yapılması gereken şu idi, Orman teşkilatınının gidemediği, koruyup kollayamadığı arazileri köylülere tahsis ederek işletmek özel bir yöntemdi.
Orman davaları siyasetin gündemine sık, sık gelmekte ama işin içinden çıkılamayınca hep tozlu raflara atılmak istenmektedir.
Oysa bu davalar orman köylüsünün lehine çözülmesi halinde büyük bir haksızlık giderilecek ve Ak parti iktidarının hanesine ‘Orman reformu’ olarak yazılacaktır.