Ülke futbolunda bir sürü çarpıklık var... Herkes bir yerinden tutuyor.. Tutanın elinde kalıyor... Federasyon desen hak getire... Tarihin en kötüsünden bile kötü... Bu kadar bilgisizi, bu kadar ilgisizi, bu kadar yeteneksizi bir daha gelmedi... Bu gidişle gelmez de..
Yabancı konusu ayrı film, B ligi, akademi, ligler yapısı, MHK saçmalıkları, hakemler, boşa konuşan başkanlar, ekonomi, say babam say...
Anlayacağınız her kafadan bir ses çıkıyor..
Bir tek Trabzonspor sessiz... Hem de ne sessizlik... Çıt yok...
“Onlar da olur olmaz; diğerleri gibi, salla parti konuşsunlar” demek değil niyetimiz.. Ama kulübün bir fikri mevcut mu merak ediyoruz... Bilmeye de hakkımız var..
Türk futbolu sözüm ona dizayn edilirken, Trabzonspor sadece izleyici mi olacak, yoksa fikriyle, eylemiyle, gayretiyle ön plana mı çıkacak?
Şu anda görünen; sanki bu yönetim sadece transfer için göreve seçilmiş gibi.. Yönetim kurulu mu, transfer komitesi mi belli değil...
O gelsin, bu gitsin, takım yeniden kurulsun, operasyon yapılsın bla bla bla..
Böyle olmaz beyler... Bilesiniz...
Hepsi bir kenara; bu kulüp, kim ne derse desin Türk futbolunun en büyük fikir adamı Özkan Sümer’i yetiştirdi. Bugün sözüm ona futbolu yönetenlerin tartıştıkları akademi meselesini Sümer’in gündeme getirip hayata geçirmesi artı eksi 30 yılı buldu.. Total altyapı projesini saymıyoruz bile...
Şimdikiler hikaye anlatıyor.. Hem bilmiyorlar, daha da vahimi bilmediklerini bilmiyorlar...
Özkan Hoca sadece bir örnek...
Trabzonspor’un geçmişi, geleneği, varlığı, böyle meselelere ilgisiz kalmasını değil, aksine aktif olmasını gerektirir...
Bu büyük kulübün ülke futbolu için duruş sergilemesi şarttır.
Dahası; tartışılanı takip etmekten öte kendi fikrini öne çıkartması ve bunu savunarak hayata geçmesine zorlaması elzemdir.
Trabzonspor her konuda kendi boyutunu ve felsefesini ortaya koymalıdır. Zaten onu geçmişte başarıya taşıyan, diğerlerinden farklı kılan, sonuç alan ve ürettiren anlayış zaten şimdikilerin sözde aradıkları çarenin asıl noktasıdır..
Gerçi; “kulübün kendisi o yoldan saptı” dediğinizi duyar gibiyiz ama olsun; er ya da geç; ister seve seve, ister zorla, nasıl olsa o yola dönülecek.
Bundan kaçış yok..
Öyleyse; bu sessizlik; bu vurdumduymazlık; bu bananecilik Trabzonspor’a da; onu yönetme sıfatını taşıyanlara da yakışmıyor.. Hele de “son şampiyon” apoleti varken...
Bugünden ertesi yok, kulübü yönetenler önce meseleleri alt alta yazmalı, sonra varsa kendi fikirlerini, yoksa olanların düşüncelerini derleyip Türk futbolunun gündemine taşımalıdırlar.
Aksi halde sıradanlaşma başlar ve hiç bir transfer bu boşluğu dolduramaz...
Bizden söylemesi...