NOBEL ÖDÜLÜNÜ DEFALARCA HAK ETTİ!
Nobel ödüllü Türk Bilim insanı Aziz Sancar’a TÜRKSOY daimi Konseyin ortak kararı ile ‘Türk Dünyası Kültür Elçisi’ unvanı verildi. Hayırlı olsun. Türk bilim insanlarına verilen her ödülden elbette ki onur duyarız. Türkiye’nin gururudur. Daha çok bilim adamlarımız Nobel ödülünü alsınlar. Ancak, dünyanın ayakta alkışladığı, ödüllere boğduğu, Prof. Dr. Mehmet Haberal’in ülkemizde ve  uluslararası başarılarını  bizimkiler  neden görmüyorlar, ya da görmek istemiyorlar. Merak ettiğim konu bu. Haberal hocanın başarıları onlarca Nobel ödülüne eş değerdir.
Gelelim yazımıza… Başkent Üniversitesi’nin kurucusu, ilk Rektörü ve Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın çalışma odası adeta “Millî Kütüphane”  ‘Devlet Arşivleri Genel müdürlüğü’ gibi. Titiz bir çalışma ile 100 adet ‘Doktora tezi’ çıkarılabilir o ofisten. Her köşesi tarih  ve Cumhuriyet kokuyor.
Atatürk için Padişah tarafından çıkarılan ‘İdam Fermanı’ndan tutun da Cumhuriyetin kuruluş aşamasındaki belgelere kadar onlarca önemli tarihi doküman duvarında asılı. Bunun yanında kitaplara sığmayan başarıları var… Bu ofiste insanın aylarca araştırma yapmak isteyeceği bir atmosfer var. Mehmet hocanın attığı her adım, söylediği her söz, vermek istediği her mesaj üç adım ötesi değil,   100 yıl sonrasına üretime yönelik. Mehmet hocanın yolu Atatürk’ün yoludur. Haberal hocanın kurduğu, başarıya, üretime yönelik model,  ülke genelinde uygulansa, model olarak alınsa, Türkiye uçardı..
2024 yılı  Nisan ayında, Atina Akademisi’nin Yunan olmayan bir bilim insanına verdiği ilk  ‘Yüksek Şeref Ödülü’ne layık görülen ve akademiye üye olarak kabul edilen Prof.Dr.Mehmet Haberal’a yine aynı yılın  Mayıs ayında ise Rusya Transplantasyon Derneği tarafından ‘Demikhov’ madalyası takdim edildi.. Dünya Organ Nakli Derneği, organ nakli alanındaki en seçkin dünya ödülü olan ‘Medawar Ödülü’ne Haberal hocaya layık verilmişti.


DÜNYANIN KALBİ İSTANBUL’DA ATTIRDI
Dünya Organ Nakli Derneği’nin 30.Uluslararası Kongresi, Başkent Üniversitesi Kurucusu Prof.Dr.Mehmet Haberal’ın öncülüğünde ve ilk kez 2024 yılında  ülkemizin ev sahipliğinde  İstanbul’da gerçekleşti. 22-25 Eylül 2024 tarihindeki kongrede ayrıca Dünya Organ Nakli Derneği’nce Prof.Dr. Mehmet Haberal’a organ nakli alanındaki en seçkin dünya ödülü “Medawar Ödülü” de takdim edildi.
Mehmet hoca, bu kongre ile Türkiye’yi bütün dünyaya tanıtmıştı.. İstanbul Boğaz köprüsü, Ortaköy’deki tarihi cami ve Türk bayraklı tanıtım filmi, bütün ülkelerde gösterimi yapılmıştı..


YUNANİSTAN’DA TARİHİ AN
Yunanistan Akademisi 2400 yıl sonra  Yunan olmayan ilk yabancıya, Türk bilim insanı  Prof. Dr. Mehmet Haberal’a Yüksek  Şeref Ödülü’nü verdi.…Haberal hocanın tarihi konuşması, bütün ödüllerden daha önemli ve mesaj niteliğindeydi.
Prof.Dr. Mehmet Haberal “Bugün burada olmamı, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük önder Atatürk’e borçluyum. Atatürk ve Venizelos’un iki ülke dostluğu için yaptıkları katkılar bir kapı aralamıştır. Bu da başka bir kapı olacaktır.”
Prof. Dr.  Mehmet Haberal, sağlık ve eğiştim alanında  destek vermeye hazır olduklarını  belirterek ‘Sizi başka ülkelere muhtaç etmeyiz’ diyerek komşu Yunanistan’a destek ve işbirliği mesajını  vermesi ise farklı bir anlam taşıyordu..
Kendisine ‘Sizin gibi dünyaca ünlü bilim adamını 5 yıl Cezaevi’ne koydular. Siz hala ülkeniz için mücadele veriyorsunuz ‘ diyenlere de  ”Ben her şeyimi ülkeme borçluyum. İyi ki Türkiye var. Siyaseten böyle şeyler olabiliyor. Yunanistan da Sokrates gibi filozofunu idam  etti..” diyerek tarihi bir cevap verdi..


BAŞARIDAN BAŞARIYA KOŞUYOR
Prof.  Dr. Mehmet Haberal'ın ilk kurumsal yapılanması, 1980 yılında kurduğu Türkiye Organ Nakli Yanık ve Tedavi Vakfı'dır. Bunu 1982'de ilk Diyaliz Merkezi ve 1985 yılında Başkent Hastanesi'nin Ankara'da hizmete açılışı izlemiştir.
Ardından, 1986 yılında Prof. Dr. Mehmet Haberal Eğitim Vakfı kurulmuştur. 1994 yılında ilk öğrencilerini alan Başkent Üniversitesi, o zamanki bozkır olan Ankara’daki Bağlıca Yerleşkesinde, bugün 25 bine yakın öğrencisi, 2000’in üzerinde öğretim elemanı, binlerce çalışanı ve 50 bine yakın mezunuyla Türkiye'nin en saygın ve en çok tercih edilen üniversitelerimizden biri haline gelmeyi başarmıştır.
Başkent Üniversitesiyle birlikte Başkent Hastanesi’nde Haberal’ın ölümsüz eserlerin biri olarak kalacağından hiç şüphe yoktur. Her taşında, ağacında, yaprağında alın teri var…
Prof. Dr. Mehmet Haberal, dünya çapında "Müthiş Türk bilim insanı" olarak tanınıyor ve başarılarıyla ayakta alkışlanıyor. Ülkemizde herkesin bildiği gibi kendisi 3 Kasım 1975 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü'nde, Türkiye'de ilk kez, annesinden 12 yaşındaki bir çocuğa, akrabalar arası böbrek naklini gerçekleştirmiştir.
Onurlu duruşu, Türkiye'ye olan sevdası, bilime katkıları ve güven veren dostlukları gerçek anlamda alkışlanmaya değerdir. Dünya Organ Nakli Derneği’nin seçilmiş ilk Müslüman başkanı olan Haberal’ın başarıları sayfalara, ödülleri vitrinlere sığmıyor.


 CUMHURBAŞKANLIĞI GÖREVİNİ  KABUL ETMEDİ…
Tarihten bir yaprak. O dönemin de başbakan danışmanı olarak hem  Mesut Yılmaz’a hem de Bülent Ecevit’e yakın isimlerden birisiydim. Ve bütün bu gelişmelere yakından takıp ederdim.
DSP-ANAP ve MHP’den oluşan koalisyon dönemi... Cumhurbaşkanı Demirel’in görev süresi sona erdi. Yeni bir Cumhurbaşkanı arayışı başladı…
Gelelim Haberal Hoca  kısmına… Meclis dışında ise, Prof. Dr. Mehmet Haberal Hoca’nın adı kesinleşti.. Çünkü bütün liderler Haberal Hoca’nın adaylığına sıcak bakar ve anlaşır. Temaslar, kulisler devam eder.
Mehmet hoca, sağlık  amaçlı hastaneye uğrayan Erkan Mumcu’ya ‘Erkan Bey, kimi Cumhurbaşkanı seçiyorsunuz” der. Erkan Mumcu’da  hocaya  “Hocam, bugün öğleden sonra sizin Cumhurbaşkanlığı adaylığınızı açıklayacaklar” demesi ile bu gelişmelerden haberi olur Mehmet hocanın…
Bunun üzerine Haberal Hoca, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’i ziyaret eder ve bu görevi kabul etmeyeceğini belirterek şu gerekçesini açıklar… 
”Demokratik toplumlarda Cumhurbaşkanının Meclis içinde seçilmesi  gerekiyor. Meclis dışında seçilen cumhurbaşkanı meclisin itibarını zedeler. İtibarı zedelenen bir Meclise de cumhurbaşkanı olmak istemem” diyerek teklifi geri çevirir. Keşke bu görevi kabul etseydi. Bugün Türkiye farklı noktalarda olur, bilimde, eğitimde, ekonomide Avrupa ülkeleri ile yarışır olurduk. Kısacası Haberal Hoca “Ben bilim adamıyım. Bilimle, insan sağlığı ile uğraşmak istiyorum” der.


ÜNİVERSİTEYİ KURDU, BİNLERCE ÖĞRENCİ YETİŞTİRDİ
30 yıl gibi, bir üniversite için kısa sayılacak bir sürede gelinen noktayı özetlersek. Başkent Üniversitesi bünyesinde halen: 12 fakülte, 1 devlet konservatuvarı, 8 meslek yüksekokulu, 8 enstitü, İngilizce hazırlık okulu, Orkestra Akademik Başkent, Atatürk İlkeleri Uygulama ve Araştırma Merkezi, Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi, Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi, Deney Hayvanları Üretim ve Araştırma Merkezi, Mithat Çoruh Kalite Yönetimi Araştırma Merkezi gibi toplam 15 uygulama ve araştırma merkezi bulunuyor.
70 lisans programı, 30 ön lisans programı, 30’un üstünde yüksek lisans programı ve 15 doktora programı bulunmaktadır. Ayrıca, Başkent Üniversitesi'ne bağlı Ankara'da Başkent Üniversitesi Kolej Ayşe Abla Okulları ve Adana'da Adana Özel Başkent Okulları gibi ilk ve ortaöğretim kurumları da mevcuttur. Bu kurumlarda görev alanlar, aile ortamı içinde çalışıyorlar. Uzun vadeli bir yolculuk yapıyorlar..

Giresun’da Asker Eğlencesi Kanlı Bitti! 21 Yaşındaki Genç Silahla Vuruldu Giresun’da Asker Eğlencesi Kanlı Bitti! 21 Yaşındaki Genç Silahla Vuruldu


KURDUĞU HASTANEDE ŞİFA DAĞITIYOR
Başkent Üniversitesi, Ankara Hastanesi ve Bağlıca Kampusu başta olmak üzere, hastaneler, diyaliz merkezleri, rehabilitasyon merkezleri ve poliklinikler ile 25 merkezde sağlık hizmeti vermektedir. Üniversiteye bağlı yan kuruluşlar arasında, Türkiye'nin haber ve bilgi kanalı Kanal B Televizyonu, Radyo Başkent, Bütün Dünya dergisi, Ankara Kızılcahamam ve Gölbaşı Patalya otelleri de yer almaktadır. Ayrıca üniversite, "Kadın ve Özürlü Farkındalığı" konularında Ankara'da en yüksek istihdamı sağlayarak birincilikle ödüllendirildi. Kızılcahamam’da kurulan çiftlikte ise, Kazan'daki süt ve süt ürünleri fabrikasının ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik üretim faaliyetleri sürdürülmektedir. Ayrıca, Kazan'da kurulan Transplantasyon ve Gen Bilimleri Enstitüsü'ndeki biyoteknoloji, bitki genetiği ve transplantasyon teknolojisi araştırma laboratuvarlarında, sağlık, endüstri ve tarım alanlarında moleküler ve biyokimyasal düzeyde araştırmalar ve uygulamalar yapılmaktadır.

Kaynak: HABER MERKEZİ