Özel Firmaların Bahaneleri ve Hükümetin Sessizliği

Özel firmalar, yüksek faiz oranları ve depolarda biriken kuru çay gibi bahanelerle fiyatları düşürmektedir. 17 TL olarak açıklanan taban fiyatı hiçe sayılarak, çay üreticisi 12 TL'ye çayını satmak zorunda bırakılmakta, ödemeleri ise aylar sonrasına sarkıtılmaktadır. Bu durum, üreticilerimizi borç batağına sürüklemekte ve yaşamlarını daha da zorlaştırmaktadır. Üreticilerin yanında durması gereken hükümet, bu konuda hiçbir adım atmamaktadır. Üreticilerimizin geçim kaynaklarını koruyacak düzenlemeler yapılmamakta, onların sesleri duyulmamaktadır. Bu sessizlik, çay üreticilerinin kaderine terk edilmesi anlamına gelmektedir.

Çaykur’un Rolü

Çaykur’un kota ve kontenjan uygulamaları ise üreticiyi özel firmaların insafına terk etmektedir. Yıllarca Çaykur'a güvenerek üretim yapan çay üreticileri, bu uygulamalar nedeniyle büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktadır. Çaykur’un kapılarının üreticilere kapanması, onların emeğinin karşılığını alamamalarına yol açmaktadır. Günlük alım politikalarıyla birlikte özel firmaların imdadına yetişip üreticiyi sermayenin acımasız dişlilerine ezdirmektedir. Çaykur derhal bu alım politikasından vazgeçmeli, üreticinin sigortası olmalıdır. Gerekirse zamana yayıp bütün çayı almalıdır.

Ekonomik Gerçekler

Çay üretimi, sadece toprak ve su ile değil, aynı zamanda gübre ve diğer giderlerle de yapılan bir süreçtir. Gübre fiyatları ve diğer tarımsal maliyetler her geçen gün artmakta, üreticinin cebine giren para ise gün geçtikçe erimektedir. Açıklanan 17 TL’lik çay fiyatı, daha ilk ayında enflasyon karşısında erimiş, üreticinin eline geçen para adeta buharlaşmıştır. Özel firmaların keyfi alım politikaları da cabasıdır; istedikleri zaman, istedikleri fiyattan alım yaparak üreticiyi zor durumda bırakmaktadırlar.

Hükümetin tarım politikaları, maalesef üreticinin lehine değil, büyük sermayenin lehine çalışmaktadır. Tarımsal desteklerin yetersizliği, üretim maliyetlerinin yüksekliği, çiftçiyi her geçen gün daha da zora sokmaktadır. Çay üreticilerinin korunması ve desteklenmesi için yeni bir çay kanunu çıkartılması gerekmektedir. Bu kanun, çay taban fiyatının korunmasını, ödeme vadelerinin kısaltılmasını ve özel firmaların keyfi alım politikalarının önüne geçilmesini sağlamalıdır.

Çay taban fiyatına uyulmalı: Özel firmaların 17 TL’lik taban fiyatı uygulamaları zorunlu hale getirilmeli ve bu fiyatın altına düşmeleri engellenmelidir.

Ödeme vadeleri kısaltılmalı: Üreticilere yapılan ödemelerin 6 ay gibi uzun vadelerde değil, makul süreler içerisinde yapılması sağlanmalıdır.

Hükümet müdahale etmeli: Hükümet, çay üreticilerinin yanında durmalı, onları koruyacak yasal düzenlemeler yapmalıdır.

Çaykur üreticiyi desteklemeli: Çaykur, kota ve kontenjan uygulamalarını kaldırmalı, üreticilere kapılarını sonuna kadar açmalıdır.

Yeni bir çay kanunu çıkartılmalı: Üreticilerin haklarını koruyacak, üretim maliyetlerini düşürecek ve özel firmaların keyfi alım politikalarını engelleyecek bir çay kanunu hayata geçirilmelidir.

Türkiye İşçi Partisi olarak, yaş çay üreticisi çiftçilerimizin yanında olduğumuzu buradan bir kez daha açıklıyoruz. Ülkemizin her köşesinde, toprakla mücadele eden, doğanın tüm zorluklarına karşı dimdik duran çay üreticilerinin yanında olmanızı, onların sesini duyurmanızı istiyoruz.

Sonuç olarak çay üreticisinin sesi duyulmalı, emeklerinin karşılığının alınması sağlanmalıdır. Üretici toprağın sesidir, eğer onu duymazsanız, üretici toprağa, toprak da bir gün size küser.

Daha 2. sürgün çay için 10 gün oldu. Düşük fiyat politikası ve uzun vadelerle çay sanayicisi 1 milyar kazandı. Bu para yaş çay üreticisinin hakkıdır ve gasp edilmiştir.

Muhabir: AYŞE SANCAK