Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin’in katledilmesi üzerine herkes eteğindeki taşları dökmeye devam ediyor. Ekranlarda eline sopa alan hikaye anlatıyor.

Herkes dedektif kesildi başımıza.


Senaryolar çiziliyor.


Yalan-dolan ne varsa gerçek diye yutturuluyor.


Oysa kimse işin başına bakmıyor.


Gerçeklerle- yüzleşmek istemiyor.


Öyle ağlamakla-sızlamakla-isyan etmekle de bu işler olmuyor.


Narin’den geriye ne kaldı ona bakın siz.


Dünyalar güzeli bir yavrumuz toprak oldu.


Kanlı bir çuval ve beyaz gelinlik yakıştırıldı bu yalan dünyada kendisine.


Çuvala sığsın diye ayakları kırıldı.


Tabutunun üzerine ise gelinlik serildi.


8 yaşındaki bir kız çocuğu hangi akıl ve mantıkla tabutunun üzerine gelinlik serilir.


“Çocuk Gelinler” üzerine sayısız yazım ve araştırmalarım var.


Kız çocuklarına “evlendirilecek ve çocuk doğuracak”  gözüyle bakmaktan ne zaman vazgeçeceğiz.


Narin’in tabutuna-mezar başına gelinlik yerine “SANA SAHİP ÇIKMADIK İNSANLIĞIMIZDAN UTANIYORUZ” diye yazmalıydınız.


Karalar bağlamalıydınız…


Ha pardon unuttum siz de ne arar ki utanma-arlanma.


Vicdan ve merhamet sahibi olmayınca ne yazsan-ne söylesen boş.


Keşke Narin hiç dünyaya gelmeseydi.


Bu kadar kötülüğü hak edecek ne yaptı.


Böyle bir aile böyle köy de çocuk mu olunur ki!


 İNSANLIK dibin dibini bulmuş?


Bu kadar kanlı-karanlık ve acımasız bir dünyada yaşasak ne olacak yaşamasak ne olacak?


Değerli okurlarım;


Trabzon’da 3 Temmuz 2004 tarihinde 2,5 yaşında iken Sürmene Çiftesu mahallesinde evlerinin yakınında yolun kenarında oynarken kaybolan Mustafa Demir ile Trabzon'un Of ilçesinde  30 Mart 2009 tarihinde 9 yaşındayken çöp dökmek için evden çıkan ancak bir daha geri dönmeyen Yusuf Kazdal olayı üzerine sayısız yazılar yazdım ve programlar yaptım.


Hiç peşini bırakmadım.


Hala takipteyim.


O tarihlerde kayıp çocuklar vakasına dikkat çekmek için çok af edersiniz kıçımı yırttım.


Sadece Trabzon değil bütün Türkiye’de yaşanan kayıp çocuklar şiddet ve suç meselesi üzerine toplumsal duyarlılık sağlayalım diye adeta yalvardım.


Açın internetten arşivden tek-tek okuyun.


Bana çok daha fazla hak vereceksiniz.


Zaten bu tür olaylar başımıza gelmeden  anlamıyoruz.


Evladımız-yakınımız kayboldu mu aklımız-başımıza geliyor.


Of’ta kaybolan ve 15 yıldır bulunamayan Yusuf Kazdal dosyasını ne pahasına olursan bir kez daha açacağım.


Bu kez ne pahasına  olursa olsun sonuca ulaşacağım.


9 yaşında kaybolan Yusuf’un hikayesi yüreğime oturmuştur.


Herkesin gerçekleri bildiği dosya Narin meselesinde olduğu gibi DELİL olmadığından ört-bas edilmiştir.


Çocuklara acımasızca kıyanların asla yaşam hakkı olmamalı.


İsterse baba olsun isterse anne!


Çocuk doğurmak annelik değildir.


Tehdit edilsek hakaret ve küfürlere maruz kalsak ta bu tür dosyaların peşini bırakmamak gerek.


 Son söz güzeller-güzeli Narin yavrumuza.


Narin çocukluğunu yaşayamadın hayallerine ulaşamadın.


Ödün yine seni rahat bırakmıyorlar.


Sakın ha bize HAKINI helal etme.

Sakın ha bizi AF ETME.


O kadar kirli o kadar acımasız ve o kadar sahtekar olduk ki…


Bakma sen ağlayanlara timsah gözyaşı dökenlere.


Melek oldun sen gerisine hiç düşünme…