Hadi tanımayanlar “dış görünüşüne aldandı” diyelim; ya Trabzonsporlulara ne demeli?
İbrahim Hacıosmanoğlu Türkiye Futbol Federasyonu başkanlığına aday olduğunda, dahası seçimi kazandığında ne bekliyordunuz? Türk futboluna adaletin geleceğini ve Trabzonspor’un hakkının yenmeyeceğini mi?
Nafile!...
Trabzonspor, kendi camiasını tanımayan, kulübün geçmişini ya bilmeyen ya da unutan bir grup tarafından yönetiliyor.
Tanısalar, ligde 15. sırada bulunan, ne olursa olsun, yenilerek dönen takımın uçağında, futbolcuya, Başkan’dan gelen “alnınızdan öpüyorum” mesajını okuturlar mıydı?
Geçmişi bilseler; “2010-11 kupasını siyasetin elinden ancak ben alırım” güzellemeleriyle başkan seçilen, daha sonra seçim otobüsünde boy gösterip, davayı mavayı unutan, hukuki anlamda atılacak adımları, ayak sürtüp sümen altı ettirenin kim olduğunu düşünmezler miydi?
Kulübü 2 yıl yönetip 10 yıllık zarar veren birisinden Türk futbolunu düzeltmesini beklemek, neresinden bakarsanız bakın, en hafif tabiriyle saflıktır...
Dahası, bu grup sadece Trabzonspor’a değil, futbol iklimine de uzak besbelli... Aksi halde, başkanlığı döneminde hakemleri stada kilitlettirip, yöneticilerine nöbet tutturan birisinin TFF’nin başına geçtiğinde bunun faturasının aynı ellerce kendisine ödettirilmeyeceğini tahmin etmek bu kadar zor olur muydu?
Bir de yaşananların üzerine sözde verildiği düşünülen mücadelenin yöntemine bakalım!.. TFF’yi, MHK’yi “yok hükmünde” ilan edeceksiniz, sonra tekrar seçilir seçilmez, ertesi gün kapıya elçi göndereceksiniz... Kim inanır sizin büyüklüğünüze?
Neresinden tutsanız elinizde kalıyor değil mi? Maalesef..
Şenol Hoca da baktı ki, bu tarafta havanda su dövülüyor, sabretti, sabretti, sonunda konuşma ihtiyacı hissetti... Ne yapsın, tren kaçmak üzere!.. İşin sonunun nereye varacağı, merak konusu ama gidişat hayra alamet değil...
Bizden uyarması!...