Sevgili okurlar geçtiğimiz hafta Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece İlahiyat Profesörü Sayın Mehmet Okuyan’ın Çaykara Dernek Pazarı Derneği’nin davetlisi olarak Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde söyleşisi vardı.
Sayın Okuyan’ın söyleşilerinde ana fikir insanı Kur’an’la bütünleştirme olduğunu artık bilmeyen yoktur.
Bunun için ‘sünnet’ adı altında birçok ortalıkta dolaşan sözlerin eğer Kur’an’da karşılığı yoksa onlarla savaşır.
Dahası Kur’an-ı kendi siyasi ya da maddi çıkarlarına alet edenleri deşifre ettiği için o camia tarafından hiç sevilmez.
Fanatik bir Trabzonlu ve de Trabzonsporlu olduğunu da buna eklersek Sayın Okuyan’ın pozisyonunu biraz daha netleştirmiş oluruz.
Elbette ömrünü Kur’an’a adamış Uluslararası bir değer olan Sayın Okuyan’ı anlatmak bir paragraflık iş değildir.
Amacım söyleşinin son bölümünde ‘Haset’ ile ilgili bölümün bugün Türk futbolunda yaşananlar ile bire bir örtüşmüş olmasıdır.
Haset; Arapça kökten geldiği birçok anlamlar taşıyan çeşitlerinden bahsetti.
Örneğin haset kendisinde yok ise başkalarında var olan varlık ve değerlerin yok olmasını istemek demektir.
Diğer çeşitleri de aynı kökten geldiği halde farklı anlamlar ifade ederler.
Örneğin ‘bende yok onda da olmasın’, ‘bende var onda olmasın’, ‘bende var onda da olsun’, bende yok bari onda olsun’ gibi.
Sevgili okurlar; Sporun barış ve kardeşliği sağlayan en önemli değer olduğunu bilmeyen yoktur.
Türk futbolunun geldiği noktada yapılanmasından yetkili konumda olanların uygulamalarına baktığımızda yukarda bahsettiğim ‘haset’ çeşitlerinin hangisine uygun olduğunu görmek hiç de zor değil.
Herkesin anlayabildiği basit politikalarla Trabzonspor’u hedef tahtasına oturtup ‘ben olamazsam bari o da olmasın’ diyenlerle onu öne atıp arkadan siyasi desteğin Trabzonspor’un yanında gibi gösterip aslında o destekle ligi dizayn edenin kendisini gizlemiş olsa da alenen ortada olduğunu bilmeyen yok.
Sonuçta sporda hakkın hukukun ve adaletin yanından geçmediği bir dönemi yaşıyoruz.
Böyle oyunların oynandığı bir sezonda şampiyon olsalar ne olur.
İşte Fenerbahçe 2011 şampiyonluk kupası onun müzesinde olduğu halde hala tartışılıyor, tartışılmaya da devam edecek.
Maça gelince; Genel kanaat Trabzonspor’un kötü oynadığı şeklinde.
Buna ben de katılıyorum.
Ancak kötü oynayan takımın kaptanı karşınıza geçip ‘Evet kötü oynadık, ancak buna rağmen kazandığımız bir gol ve bir penaltıyı niye koruyamadınız?’ derse verilecek cevabınız var mı?
İşin özeti budur gerisi teferruattır.
İyi haftalar.