Deprem bölgesinde yaşadıklarımız gördüklerimiz konuştuklarımız ve tanık olduğumuz bir çok olay var
Binlerce acı
Binlerce hikaye
Kaygı hüzün ve acı bekleyiş
İnsan neye yanacağını neye üzüleceğine şaşırıyor
O kadar çok çaresizlik var ki
O kadar çok ağır yük var ki
Hangi birini yazalım
Hangi birini dile getirelim
Ayakta kalma zamanı demek kolay
Bir-birimize sarılalım demek kolay
Ya yaşanmışlıklar ya kayıplar ya gelecek kaygıları ne olacak?
İnsanlar canlarını yurtlarını mallarını hatıralarını her şeylerini kaybettiler
Evimizden tek bir eşya kaybolsa kıyameti koparmayız mı
Ya da bahçemizden tek bir çiçek koparılsa
Orada kaybolan ve koparılan o kadar çok şey var ki
Kelimelerle anlatılmaz
Cümleler yetmez
Sözün bittiği noktadayız
Biliyorum hepimiz kırgın ve kızgınız
Vicdan ve merhamet sahibi insanlar için zor günler
Herkes burnundan soluyor onun da farkındayım
Olup bitenler karşısında çaresiz kalmanın ne demek olduğunu ben bizzat deprem bölgesinde yaşadım
Fakat şimdi İNSANLIK zamanı
Şimdi İNSANLIK sınavı
Suçlu aramaya kalkarsak önce kendimize bakmamız gerek
Suçsuz olan yok ki!
Herkes kendi penceresinden şöyle bir sorgulama yapsın
Şapkasını önüne koysun
Deprem öncesi ve sonrası birey olarak yaşananlar karşısında ne yaptık?
Üç maymunu mu oynadık
Aciz mi kaldık
Yoksa elimizden geleni yapıp haksızlık karşısında ses mi verdik
Öyle sıcak evde işyerinde oturup klavye başına geçip deprem üzerine yorum yapanlar ahkam kesenler siz anca kendinizi kandırırsınız
Utanma-arlanma duygularınız paslanmış kalpleriniz çürümüş çünkü
İşinize gelmiyor değil mi gidip acıları görmek yaşamak yazmak
Ayaklarınız pislenir üşürsünüz uykusuz kalırsınız öyle ya!
Eğlence de yok!
Yeme-içme-gezme olduğunda yerinde duramayanlar deprem bölgesine gitme noktasında kılıktan kılığa giriyor
Öyle kimse üç-beş eşya göndermek ile ego tatmini yapmasın
Kendimizi kandırmayalım
Deprem bölgesinde acılar hüzünler çok uzun sürecek
Bize düşende orayı aklımızdan çıkarmamak ve yardımları kesmemek olmalı
İNSANLIK nasıl bir sınav veriyor gidip orada yerinde görmek lazım