Hani birisini sorgularken derler ya;“ Neler yaptı? “ diye,

Söz konusu Ahmet Suat Özyazıcı ve futbol olunca, bunu şöyle sormak gerekir;

Neler yapmadı ki?

Hem futbolcu, hem de antrenör olarak,

Türkiye’deki bütün kupaları amatör, profesyonel lig ayırımı yapmadan,

Üstelik, defalarca toplayan,

Bıraktık tamını, yarısını bile bir  korkunç kolleksiyoncu edasıyla  havaya kaldıran ‘Kupaların Efendisi’dir O.

Hava karara kadar bahçesinden çıkmadığımız Ziya Bey sahasında İdmanocağı’nın antrenmanı olduğu günler bayram yapardık.

Hele bazen sular kesik olduğu için  antrenmandan sonra elini, ayağını yıkaması için  plastik bir ibrikle su dökerdik ki, değme keyfime..

Okulda arkadaşlara anlata anlata kafalarını şişirirdik.

 Suat Abi’nin ayağına su döktük derdik de kimseyi inandıramazdık.

Öyle ya;

‘Sen kim, Suat Abinin ayağına su dökmek kim’ 

Bir defasında  ben tam ayağına  dökerken  suyu.

‘Dur’ dedi,‘Oğlum uyanık ol.’

Su az oraya dökersen yukarısı kirli kalacak.

Dizimden aşağı dök ki ,her tarafa yetsin ..

Bir çocukken bile İdmanocağı’nın maçlarını kaçırmadığımız için futbolculuğunu da seyretmiş şanslı kişilerdeniz.

Hem takım kaptanıydı hem de antrenör..

Orta sahanın sağından ayağının içiyle dışıyla açıkların önüne attığı milimetrik pasların, ince çalımların  şahidiyiz.

Bir kez penaltı kaçırmıştı da hayretten donuş kalmıştık.

Ahmet Suat  penaltı kaçırdı ya..

Türkiye Amatör Futbol Şampiyonasında Fenerbahçe’den transfer edilen Avni’nin de forma giydiği İzmit Kağıtspor’u 3-0 mağlup ettikleri inanılmaz güzellikteki maç dün gibi hafızamda.

Bütün takım çok iyi oynamıştı ama, Suat Abi ile Leyla Faruk abimiz (Poyraz) hepten döktürmüştü..

Türkiye Kupası Çeyrek final maçında 1. Lig Şampiyonu (Süper Lig) Beşiktaş’la o zamanki adı Şehir Stadyumu olan Avni Aker’de 0-0 berabere kaldıkları maçı 12 yaşında bir çocuğun heyecanıyla izlemiştik maraton tribününden.

Gazeteler günlerce yazıp çizmişti, ‘ Beşiktaş Trabzon’da Juventus forması giyecek’ diye de meraklanmıştık.

Acaba nasılmış bu Juventus forması!

Sahaya çıktıklarında gördük; ince Siyah-Beyaz çizgiliymiş.

Uzatmalara rağmen 0-0 biten maçın rövanşında İdmanocağı İstanbul’da Beşiktaş’ı rahmetli Yaşar  Abi’nin  son dakikalarda attığı golle 1-0 mağlup edip saf dışı bırakınca, tüm Trabzon  gibi  biz de adeta çıldırmıştık.

Mahallenin gobelleri olarak  Kırımlıoğlu’nun arkası açık pikabına doluştuk, Boztepe, Soğuksu Trabzon’u turluyorduk..

‘Ya ya ya şa şa şa Ocak, Ocak çok yaşa!

Tüm Türkiye ise şaşkındı..

Nasıl olabilirdi..

Adı İdmanocağı da olsa sonuçta bir Amatör Takım Türkiye Şampiyonu koskoca Beşiktaş’ı eliyordu.

Hem de sahasında..

Halit Kıvanç ve Kahraman Bapçum gibi dönemin usta futbol adamları, yazarları bu zaferi; ‘Hamsi koydum tavaya, yok yok takım koyduk sahaya’

Ya da ‘Gazocağı değil, İdmanocağı’ başlıklı yazılarla dökmüşlerdi sayfalara..

Bir türlü anlaşamayan, bir araya gelemeyen Kırmızı-Beyazlı Trabzonspor ile İdmanocağı’nın anlaşıp   uzun uğraşılar ve çok büyük çabalardan sonra Bordo-Mavili efsaneyi yaratmasının dönüm  noktalarından  birisi de Suat Abi’nin Kırmızı-Beyazlı Trabzonspor’a transfer olmasıdır.

Tüm Türkiye profesyonelliğe geçerken Trabzon gibi bir futbol kentinin hala amatörde kalmasının yanlışlığını görmüştü.

Ve bu hareket ‘Ya forma Sarı-Kırmızı olsun, ya da isim İdmanocağı ’ diyen Ocaklıların direncini kırmıştı.

***

Genç takımla başladığı Trabzonspor antrenörlüğünde yaptıkları ise ortada..

Trabzonspor Suat Abi ile inanılmaz başarılara imza  atarken..

1974-75 sezonunun son maçında İzmir’de Göztepe ile berabere kalarak şampiyonluğu ilk kez İstanbul dışına çıkarırken,

Devamında “Anadolu ihtilalinin elebaşı” Trabzonspor’la  Bordo-Mavili bayrağı bir daha inmemek üzere Türk Futbol tarihinin gönderine dikerken..

Dünyaları versen değil seninle hazırlık maçı yapmak Trabzon’un üzerinden uçakla bir tur dahi atmayacak burnu Kaf dağında Avrupa devlerini Hüseyin Avni Aker’in çimlerine gömerken ..

O sürekli tarih yazdı..

Bizler de sayesinde tarihe tanıklık ettik.

Sonuçta, Ahmet Suat Özyazıcı’nın görevde bulunduğu dönem içerisinde Trabzonspor 1 İkinci Lig Şampiyonluğu, 4 Birinci Lig  ( Süper Lig) Şampiyonluğu,3 Türkiye Kupası Şampiyonluğu, 5 Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonluğu,2 Başbakanlık Kupası Şampiyonluğu ve 1 Kıbrıs Barış Kupası Şampiyonluğu olmak üzere 18 kupa kazandı.

Yetmedi Suat Abi Sarıyer’i de Balkan şampiyonu yaptı.

Bunun yanında İdmanocağı ile 3 te Türkiye Amatör Futbol Şampiyonluğu var.

Suat Abi bir şey daha yaptı.

Kemeraltı’ndaki Nalburiye dükkanını Sümele manastırı, Uzungöl gibi Trabzon’un en meşhur yerlerinden birine çevirdi.

Maç ve antrenmanlar dışında bulunduğu dükkan, ’Kemaraltı No 6’ diye ünlendi.

Sevecen kişiliği, esprili yapısı ile devrin ünlü gazetecileri, televizyoncuları için uğrak mekanı oldu.

Benim de İhsan Öksüz arkadaşımla bulunduğum bir buluşmada birisi sormuştu; ‘Hocam, sizin zamanınızdaki Trabzonspor’la  bugünkü Trabzonspor’u değerlendirir misiniz’ diye de şu cevabı vermişti;

- Ben bugünkü Trabzonspor’u daha çok seviyorum.

Çünkü bizim zamanımızda maç boyunca hep bir kaleye  bakmaktan boynum tutulurdu. Oysa şimdi bir o kaleye bir bu kaleye bakıyorum böyle bir şey olmuyor!

Ne, milyon dolarlık oyuncular istedi,

Ne de bol sıfırlı transfer ücretleri.

Çim sahada idmanı ise rüyasında gördü!

Yavuz Selim’in, Karayolları  Sahasının  çamurundan aldığı amatörlerle  yola çıkıp adını Türk futbolun tarihine altın harflerle yazdıran muhteşem Trabzonspor’u oluşturdu..

Acemileri efsane yaptı..

Trabzonspor’u dört büyükten biri ..

Ya kendisi?

O her zaman ‘Suat Abi’ olarak kaldı.

Rahmetin bol, mekanın cennet olsun..

Ne şanslıyız ki bir Suat Abimiz oldu..

Ne mutlu bizlere ki seni tanıma fırsatı bulduk.

Ne mutlu Trabzon’a ki, bir Ahmet Suat Özyazıcı’sı  oldu..

Ve de ne mutlu Türkiye’ye ki,

Bir Ahmet Suat Özyazıcı çıktı, Türk futbolunu İstanbul kulüplerinin kendi aralarında oynadığı mahalli lig olmaktan,

Üç takım dışındakileri de figüranlıktan  kurtardı..

Ve  ne yazık o Türkiye’ye ki ;

Ne Özkan Sümer’in  ne de Ahmet Suat Özyazıcı’nın  kıymetini  yeterince bilemedi..