Sevgili okurlar, hakem marifetiyle Galatasaray’a yenildikten sonra hem moral olarak hem de sıralamada geri düştük. Bodrum maçının kazanılması şart olmuştu.
Cezalı ve sakatlar yüzünden ideal on biri sahaya süremeyen Şenol Hoca ne pahasına olursa olsun maçı kazanmak zorundaydı.
Ancak rakibin geride kalıp kontralarla sonuca gitme isteği çoğu kez başarılı oldu.
Bu durumda devreye kaptan Uğurcan girdi.
Rakiple birkaç kez karşı karşıya kalmasına rağmen kalesini gole kapattı.
Böylece herkese iyi ki Uğurcan’ımız var dedirtti.
Sevgili okurlar, kapalı müdafaa karşısında takımımız rakibi açmak için çok şey denedi.
Özellikle kenardan Nwakaeme ile ciddi ataklar da geliştirdik.
Ancak rakip kaleci de gününde olunca bir türlü galibiyeti getiren gol gelmiyordu.
Kapalı müdafaaları açmanın bir yolu da uzaktan şutlarla gol denemeleri yapmaktır.
Bu tür denemelerin birinde dakikalar 87’yi gösterirken Muhammed Cham’ın asistine Pedro’nun topu düzeltip attığı enfes şuta başarı rakip kaleci de bir şey yapamadı ve top ağlarla buluştu.
Böylece üç puanı alırken moral olarak ta kendimize geldik.
Sevgili okurlar bir kez daha gördük ki stresi yüksek maçlarda genç futbolcuları kullanmak riski de beraberinde getiriyor.
Onları tansiyonu yüksek olmayan maçlarda kullanmak gerekir.
Gerçi Şenol Hoca bütün bunları zorunluluktan yapıyor.
Bu da gösteriyor ki devre arasında takımda banko oynayacak en az iki futbolcuya ihtiyaç var.
Sonuç olarak sıkıntılı günlerden geçtiğimiz bu sırada divan başkanlığının önderliğinde takıma ve yönetime maç öncesi gösterilen destek anlamlıydı.
Beraberinde taraftarların takımı yalnız bırakmaması da takdire değerdi.
Bitirirken şunu da eklemek isterim.
Bodrum teknik direktörü Volkan Demirel’in depremde ağlayarak yardım dilemesi tüm yurtta sevgi ve sempati ile karşılanmış ve insanımızın gönlünde yer almıştı.
Aynı kişinin futbolumuzun duayen hocası Şenol Güneş’in uzattığı eli sıkmaması, kendisi hakkında deprem öncesi düşüncelerimizi doğrular niteliktedir.
Mesleğinin baharında olan Volkan’ın, daha şimdiden kime nasıl saygı göstermesini öğrenmeden saygı görmesi mümkün değildir.
Çok yazık.
İyi haftalar.