Keyif Cafe; neredeyse çeyrek asır önce Bora Numanoğlu tarafından Trabzon’da açılmış bir işletme. İşletmeci Bora Numanoğlu bir ilki gerçekleştirdi.
Kahvenin göreceği rağbeti, o yıllarda öngörmüş, kahve çeşitleri ve dekorasyonu ile Trabzonlulara hem farklı bir ortam hem de keyif vermeyi amaçlamış. Antika ürünler arasında yudumlanan kahve ve çaylar, yıllar sonra bir kitabın yazılma sürecine önayak olmuş. Cafe ile aynı adı taşıyan kitabı, Ercan Yılmaz kaleme almış. Bora Numanoğlu ile kitap vesilesiyle bir araya geldik. Trabzon’da Keyif Cafe ile başlayan işletmeciliğine cafe restoran zinciri ile devam eden Bora Numanoğlu Taka Gazetesi’nin sorularını yanıtladı. İşte röportajımız…
TAKA: Keyif Cafe’yi açma fikri nasıl doğdu?
BORA NUMANOĞLU: Türkiye’de bir kahve açlığı vardı. Kahve çeşitliği bilinmiyordu. 1998, 2000’li yıllardan itibaren Türkiye’de kahveye yatırım var. Biz, Keyif Cafe’yi açarak; 1999 yılında ilk defa Trabzon’u kahve ile tanıştırdık. Büyük bir noksanlığı giderdik, dekorasyon ile menü içerik yönü ile kahveye dair her şeyi geliştirdik. Kahveyi önce sosyal medya pompaladı. İnsanların günlük yaşamlarını dengeleyen, renklendiren, sosyal ihtiyaçlarını gidermeye yönelik bir araç haline geldi. Burada da en önemli ayraç en belirleyici içecek kahve oldu. Mekanların, restoranların, değerlendirme notlarındaki en önemli şey, kahve kalitesi olmaya başladı. Biz, 1999’da yüzün üzerinde kahve çeşidini, iki yüzün üzerinde çayı, burada sunduk. Ayrıca; perakende satış yolu ile yüz gramlık, iki yüz gramlık kahve satışını yaptık. Yani şuanda uluslararası markaların yaptığını biz o dönemde gerçekleştirdik… Hem sunum, hem satış yaptık. O dönemin içerisinde Türkiye’de bile ilk uygulamalardan biriydi bu.
TAKA: Bu işletmeleri Trabzon’da açmanın zorluklarını yaşadınız mı?
BORA NUMANOĞLU: 1999’dan bu yana 24 yıl geçti, 25. yılımıza girdik. Bu demek değildir ki; bu iş gelişime açık değil. Bu iş gelişime son derece açık. Bazı ticari eksikliklerin çıkış noktası, bizim Trabzon’da olmamız bize handikap gibi görünse de ben bunu bir handikap olarak görmüyorum. Coğrafyama inanıyorum. Her şey; bir batı özeniyle değil, batının ince ayrıntılarını, ürün guruplarını, çeşitliliğini, hassasiyetlerini kendi şehrimize getirmekle gurur duyuyoruz. Biz bunu bu şehirde yaptık. İlk cafeshop’unu ilk restoranını ilk alakart mutfağını, ilk donanımlı ustalarını, ilk baristalarını yetiştirdik. Buradaki temel amaç bir ana taşıyıcı görevi görüp, bu şehrin önünü açmaktı. Şuan geldiğimiz noktada Trabzon’da binlerce cafe restoran, yüzlerce cafeshoplar, yüzlerce alakart restoranlar, bugün bu şehirde hizmet veriyorsa, kısmi olarak bizim de bu işte emeğimiz olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu mekanın sahiplerinin çoğu bizim eski müşterilerimiz, hamurunda biz varız.
TAKA: Kahvenin cezbedici yönü nedir?
BORA NUMANOĞLU: Şöyle düşünün, teknolojik ve sosyal medya dönüşümü ile alakalı bir şey olur ya, bu da onun gibi oldu. Evet, ama başlangıcı biz olduk. Kahvenin popülerliğine gelirsek; şöyle düşünün, kahveyi her yaş kesimine göre, inovatif bir çeşitlilik halinde sunuyorlar. Z kuşağı dediğimiz kuşak, ıce latteye, buzlu kahve içeceğe meraklı. Bu tür çeşitlendirilmiş şeylerle, her yaş kesimi, kendi kültürünü yansıtabildi, kendinden bir şeyler bulabildi… Bugün cafeshopların en büyük satış trendleri; Türk kahvesi, kapuçino, latte, filtre kahve. Ama gençlerin ürün tercihleri bunların dışında, soğuk guruplar, yeni ürün gurupları, bubble tealer… Her geçen gün değişen popülist akımlar var. 2023’te yeni bubble tealer yeni soğuk ürünler. Yeni yeni aromatik guruplarla kahveyi bütünleştiren sıcak ve soğuk ürünler çıktı. Bu her döneme ait olan bir şey. Biz bu anlamda da 24 yıldır bu gelişimi ve değişimi birebir yaşıyor; hissediyor, popüler ürünleri, her dönem menülerimize yerleştiriyoruz.
TAKA: Kahve içmek çok moda da aynı zamanda herkesin elinde bir kahve kupası var?
BORA NUMANOĞLU: Moda ve çok popüler. Kahve sınıfsal bir ayırım gibi görülüyor. Kahve ile güne başlayanlar, kendini ödüllendirme gibi düşünün. Kendime önem veriyorum, kendimi seviyorum. Motive edici ayraçların en başında kahve geliyor.
TAKA: Şehirde cafe mekanları çok önemli. Nazım Hikmet’in Uzun Sokak’taki mekanlar için Fransız Cafeleri gibiydi sözü önemli bir noktaya işaret ediyor. Keyif Cafe Trabzonluların dışarıdan gelen misafirlerini getirdikleri bir vizyon mekan olma özelliği taşıyor mu?
BORA NUMANOĞLU: Bu yıllar içinde hep böyle oldu. 25 yıldır dantel gibi işlediğimiz, insanların şehrin yüz akı olarak ifade ederek getirdikleri bir yer. Bu bir seyir, 2000 yılındaki hassasiyetlerle 2020 yılındaki hassasiyetler çok farklı. Gündelik hayatta kendileri çok gelmese de Trabzon’a biri geldiğinde tutup getirdikleri bir mekan, Keyif Cafe. Bir de olayın ticari yönü var. Biz bu ticari yönü de göz ardı etmeyelim. Buranın kendi öznel yapısı var. 2006 yılında Türkiye’de sigara yasakları geldi. Burası kapalı bir mekan. Popülist ve ticari anlamda bu mekanı yaşatıyoruz, ancak bu yasaktan sonra ticari popülaritesi yüzde 90 düştü. Tüm kapalı mekanlar ticari anlamda bu etkiyi yaşadı. Sigara yasağından bir gün önce bin lira ciro yapıyorsanız, yasaktan sonra yüz lira ciro yapıyorsunuz. Çünkü insanların sigara çay ve kahve ile olan entegrasyonları, değişmedi. O yüzden, bahçeli mekanların, açık hava mekanlarının hizmet sektöründeki önemi o sigara yasaklarından sonra çok arttı. Bu yapıyı da yönetmek lazımdı.
TAKA: Ayasofya’daki restoranlar bugün için bir final niteliği taşıyor sanırım…
BORA NUMANOĞLU: Şimdi mesela bizim burada bin parça antikamız var. Bunun daha üstünü Ayasofya’da yaptık. İçinde beş bin parça antika olan bir restoran gurubu açtık. İçinde dört beş tane aracı var. Dışarıda 600 metre kare bahçesi var. İçeride Amerikanvari bir konsepti olan mekan yaptık. Başlangıç Keyif Cafe görünse de finali orada yaptık. Orada çay ve kahve olarak aynı çeşitliliği yaptık, ama bunu restoran ile zenginleştirdik. İtalyan makarna, pizzalarıyla farklılaştırdık. Sabah kahvaltısı akşam yemeği, kırmızı et menüsü, steakhause’ları, burger menüleri… Buradaki yapı neydi? Türkiye’deki dönüşümsel ticari sürekliliği, buradan başlatıp Ayasofya’da devam ettirdiğimiz bir yapı oluşturduk. Yıllar boyunca dükkanlarımıza çok ciddi yatırımlar yaptık. Aşağıdaki projemize bir milyon dolar yatırdık. Biz bu yatırımları şehrimize yaptık. Kişisel hazzımız burada çok ön plandaydı. Biz bu işe ruhumuzu da kattık. Binlerce cafe restoran var bizim bir farkımız olmalıydı.
TAKA: Mekanlarınızın ruhunu ve müdavim müşterilerinizin ruh halini sorsak?
BORA NUMANOĞLU: 25 yıldır, müdavimlerimiz var ama şöyle düşünün. Biz insanları düşlerine kapı gibi gördük kendimizi. İnsan buraya girdiğinde, bir düşünün anahtarı buradaydı. Bunu kimi zaman bir kaptanın pusulasında, bir golf topunda eldiveninde, dünyaya açılan bir düş kapısının penceresi gibi gördük. Burada çayını yudumlarken ne hissettirdikleri, kendilerini nereye ait hissettikleri, nerede olmak istediklerine uzanan bir giriş noktasıydı. Burada dinleniyor ve nerede olmak istiyorsa orada oluyor. Gelen kişinin anlam, hayal dünyası da çok belirleyici tabi…
TAKA: Kitap Fikri nasıl doğdu?
BORA NUMANOĞLU: Ercan Yılmaz, bizim sevdiğimiz dostumuz aynı zamanda müdavimimiz. Bir düş kapısı olarak gördü Keyif Cafe’yi. Her geldiğinde kendiyle alakalı dünyaya açılan kapı gibi gördü. Her objeyi anlamlandırıyordu . Bir de yazarın bu konuda inanılmaz ruhsal genişliği var. Olayları , dünyayı yorumlaması farklı. O farklı bakış açısıyla yazdı, kitabı…
TAKA: Trabzon’da ilk kez bir cafe üzerine kitap yazıldı sanırım…
BORA NUMANOĞLU: Evet, Trabzon’da yoktu. Türkiye’de üç dört tane örneği var. Dünyada çok… Trabzon için kitap bir ilk oldu. Ercan Yılmaz sayesinde, Keyif Cafe’nin de bir kitabı var…
TAKA: Yazar anlatımında golf topuna vurgu yapıyor. Binin üzerinde obje var burada sizin için golf topu sıradan bir obje mi?
BORA NUMANOĞLU: Sizi ayrıştıran aykırı kılan herhangi bir yere gittiğinizde sizin gündelik yaşamınızda görmediğiniz bir şeyin size uzantısı çok farklı. Golf, Karadeniz bölgesinde sıklıkla görülebilen bir spor değil. Amerikan sporunun malzemelerini Trabzonlunun elleyebileceği, oynayabileceği bir noktaya getirdim. Ayafosya’daki işletmemizde 28 tane golf takımımız var. Kullanılmış, oynanmış eskitilmiş malzemelerin hissiyatı, Ercan Yılmaz’ı etkiledi. Bu malzemelerin tamamında da bir yaşanmışlık var. Çoğu, vintage üretilmiş ve kullanılmış ürünler. Haliyle bir hikayeleri var. Burada yetmiş sekiz yıllık bir ürün bulduğunuzda o ürünün hikayesini de siz barındırıyorsun…
TAKA: Bu kadar antika objeyi bir araya toplamak, ne kadar zaman aldı?
BORA NUMANOĞLU: On yılımızı aldı. İlk açıldığında çok ciddi ahşap materyaller vardı. Kenyalı adamlar çok modaydı örneğin. Dönüşüm kaçınılmaz siz de değişiyorsunuz dükkan da değişiyor. Beklentiler artıyor. Araştırdıkça, daha değişik şeyler görüyor ve bunları getiriyorsunuz.
TAKA: Trabzon insanının yeniliğe açık bir tarafı var?
BORA NUMANOĞLU: Kalite bilinci de var yeniliğe açık tarafı da var. Asla, daha azı ile yetinmezler emin olun..