Karadenizlilerin dünyası çok farklı bir dünyadır.
Bu yörenin insanları hayatta ne kazanırlarsa kazansınlar yaylasına çıktığında havasını soluklayıp orada horon teptiğinde, sanatçısına eşlik ettiğinde kendini dünyanın en mutlu insanı sanır.
Paraya pula değer vermez.
Ve bu bölge yıllar içerisinde yetiştirdiği sanatçılarla birlikte,Türkiye’ye adeta damga vurmuştur.
Sadece rahmetli Erkan Ocaklı’dan veya yeni toprağa verdiğimiz Sait Uçar’dan söz etmiyorum.
Arhavili Cengiz Kurtoğlu, Rizeli İsmail Türüt, Trabzonlu Volkan Konak, Karadeniz müziğini zirvede tutan isimlerden sadece bir kaçıdır.
Sanatçılar müzikle beslenirler, müziksiz yaşayamazlar temel gıdaları müziktir.
Ve maalesef üç yıl önce başlayan pandeminin en fazla vurduğu sektör ve isimler müzik ve Karadenizli sanatçılar oldu.
Art arda iptal edilen yayla şenlikleri ve ilçe merkezlerinden yapılanfestivalleri onların ruhunu adeta alıp götürdü.
Hem insanları coşturamadılar hem de ekonomik olarak çok sıkıntılı süreçler yaşadılar.
Bu süreçte günlerce hastane önlerinde sevenleri Cimlli İbo’dan gelecek güzel bir haberi beklediler.
Ama o haber ne yazık ki gelmedi.
İkizdere’nin Cimil köyünden dumanlı bir günde Cimilli İbo’yu son yolculuğuna uğurladık.Ayhan Alptekin’i de birkaç ay içinde kaybettik.
Rizeliler bu değerli sanatçılara görevlerini eksiksiz bir şekilde yaptılar.
Sait Uçar’ın bir süredir rahatsız olduğunu biliyorduk.
Dedik ya onlar sanatını icra edemedi mi vücut dirençleri de düşüyor.
Bir şubat soğuğunda on da aramızdan ayrıldı.
Ailesi ikilemde kaldı.
Töreni İstanbul’da mı yoksa çocukluğunun geçtiği Maçka Hamsiköy’de mi getirelim.
Dedik ya Yaylalar, mezireler, Hamsiköy’ün sütlacı, akan soğuk suyu ağır bastı.
Cenazesi uçakla Trabzon’aburadan da Maçka Hamsiköy’e getirildi.
Cenazeden sonra fotoğraflara bakınca çok düşündüm.
Bir o kadar da üzüldüm de.
Yazık ya bu mu dedim. Bu kadar mı dedim.
Çünkü çocukluğumdan beri Karadenizli sanatçıları onların ezgilerini, yorumlarını dinlemekten büyük keyif aldım, alıyorum da.
Halk müziği ve arabesk benim için onlardan hep sonra gelmiştir.
Tamam, yol kenarlarında 20-30 santim kar vardı. Tipi de atıyordu ama yollar da açıktı.
Ama bence Sait Uçar böylesi zayıf bir cenaze töreniyle ebediyete uğurlanmamalıydı.
Tabutunun üzerine bir bordo-mavi bayrak veya kaşkol, olmadı bir forma atılabilmeliydi.
Ve yine tabutu sıvacıların inşaatlarda kullandığı eşeğin (iskele) üzerinde durmamalıydı.
Bu mu sanatçıya saygı? Bu mu vefa? Bunu mu hak etti?
Değil topluma mal olsun bir sanatçının tabutu, herhangi bir vatandaşın tabutu böyle eşek üzerinden uğurlanmamalıdır.
Bu görüntüye sanatçı dostları ve Trabzon’dan giden arkadaşlar itiraz etmişler. Ancak siz karışmayın cevabını almışlar.
Milletvekillerinin, belediye başkanlarının katıldığı cenaze merasimini Maçka Belediye Başkanı sevgili Koray Koçhan, Yattaralı Futbol takımını sahiplenmesinin onda biri kadar sahiplenseydi Sait Uçar’ın yüreğimizi yakan o tabutu ve altındaki o görüntüyü yaşamazdık.
Koray Koçhan ekonomisi en güçlü olan belediye başkanlarından birisidir, hem belediye bütçesi hem kendi ekonomik gücü çok.Sait Uçar’a yakışan cenaze merasimini Maçka Merkez’de de Hamsiköy’dede yapabilirdi.
Kuşkusuz başkanın bu konuda söyleyecek sözü vardır. Belki ailesi böyle istemiştir.
Çünkü Koçhan belediyeye geldiği günden itibaren liderlik özelliği olan başarılı çalışmalara imza atan bir kardeşimizdir.
Sait Uçar’ın cenaze merasiminde hepimizin çıkaracağı dersler vardır.
Sanatçı kolay yetişmiyor.
Hele hele 40 yılda 400 esere imza atan Sait Uçar’lar hiç yetişmiyor.
Merhum Kazım Koyuncu’yu çok yakın tanırım.
Stadyumda Trabzonspor’u coşturan eserleri onunla birlikte gitti. Onları bile Avni Aker’den Akyazı’ya taşıyamadık.
Son sözlerim de şu olsun.
Bunlar bizim değerlerimiz. Bizim doğamız, şarıl şarıl akan sularımız, yaylamızın yeşil çimeni, onlarla birlikte vardır. Onlar da gücünü her zaman o yeşillikten ve bu mavilikten almıştır.
Bunu bir eksiklik olarak sayalım. Çok zor durumda olan Karadenizli sanatçılar için tüm yöneticiler, belediyebaşkanları el ele verip Mayıs ayıyla birlikte onlara yeni bir oksijen verecek çalışmaları şimdiden başlatmalı.
Sait Uçar’a Allahtan rahmet diliyorum. Artık onun eserlerini daha fazla dinleyip en azından telif haklarından geride bıraktıklarına destek olabilmek için çaba içinde olacağız.
Hoşçakal güzel insan.