Trabzon ve Türk futboluna kazandırdığı değerlerle müstesna bir yere sahip Cumhuriyetle yaşıt Akçaabat Sebat Gençlik, uzun süredir ayrı kaldığı profesyonel liglere dönmenin arifesinde.
BAL Ligi 3.grubu lider olarak tamamlayan Kırmızı-Beyazlılar, şimdi Mardin 1966 ile 3.Lige yükselmek için Play-Off maçı oynayacaklar. Sebat bu maçı kazanırsa muradına erecek. Kaybederse Karabük İdmanyurdu ile Tokat Pilevnespor maçının mağlubuyla bir maç daha yapacak. Başkan sayın Cemil Kalkışım ve antrenör İsmail Batur arkadaşımız olmak üzere emeği geçenleri kutluyorum.
Temennimiz ikinci maçı kalmadan ilk maçta işi bitirmesi.
Trabzonspor’un 2.Ligde olduğu ,profesyonelliğin Anadolu’ya yayılmadığı, her tarafın futbolcu kaynadığı dönemlerde henüz 18-19 yaşında Ali Kemal Özcan, Muammer Ertuğrul, Yavuz Şahin, Şakir Bali, Ahmet Ziya Atasoy, Ergun Kantarcı, Hürrem Bostan, kaleci Salih, Coşkun Erdemir gibi abilerimiz arasında 3.ligdeki iddialı yıllarında iki sezon formasını giymenin onurunu yaşadığımız Sebat söz konusu olunca, o kadar çok anı var ki..
Hemen bütün güney doğu takımlarıyla aynı grupta olurduk.
O zamanın otobüsleriyle ve yol şartlarıyla git,git bitmezdi.
Mardin’e Urfa’ya 20-25 saatte zor varırdık.
Tabi yolda izde lokanta filan yok. Hele de hava kararınca olsa da zaten durmaz şoför.
Bu yüzden bizi deplasmana götürecek Kamberoğlu’nun bir otobüsü Sebat Restoran’ın önüne çekilir, köfte, ekmek, zeytin, peynir doldurulurdu bagaja..
Yine böyle bir yolculuğun ardından vardığımız Mardin’le sondan ikinci maçta oynuyoruz.
Biz rahatız ama Mardin yenilirse küme düşecek.
Bitime 20-25 dakika kala santranın taç çizgisine yakın yerinden santraforumuz Coşkun Abi’ye bir top doldurdum. Karşıdan esen çok şiddetli rüzgarın neredeyse bir minare boyu havalandırdığı top, üstten düştü.
Herkes aut sandı.
Ancak kaleci topu almak için kalenin arkasına yönelince anladık ki ,meğer kaleye girmiş top..
Ali Kemal (Özcan) Abi geldi yanıma’ La durdun durdun habu maçta mı gol attın, öldürecekler bizi ‘ dedi.
Ne deyim; ‘Abi valla orta yaptım’ dedim..
Maç 1-0 bitti, ve Mardinspor küme düştü.
Bir süre malum tantanalardan sonra stadyumdan ayrıldık, Urfa’ya geldiğimizde krallar gibi karşılandık.
Meğer iki il arasında müthiş bir rekabet varmış.
Avni Aker’de salı günü yapacağımız ilk idmandan önce zarfın içinde galibiyet primleri dağıtıldı.
Zarfı açtım 50 lira..
Oysa galibiyet primi 100 liraydı.
Başkanımız rahmetli Kazım Abi (Kolotoğlu).
Genellikle omuzlarına aldığı siyah paltosuyla heybetli ,havalı, ve de sert görünüşlü, ancak altın kalpli tam bir baba..
Babaların babası..
Yanına pek yaklaşamıyoruz da, rüzgar ,müzgar sonuçta golü biz attık ya, o cesaretle gittim yanına..
Avni Aker’in soyunma odaları koridorunun merdiven altındaki küçük bölümlerin birinde kramponlarımızı tamir eden rahmetli Ayaz Baba (Salih) ile sohbet ediyor.
‘Bişe mi var’ dedi, zarfı uzattım.
‘Kazım Abi’ dedim ’ Galibiyet primi 100 liraydı siz zarfa 50 lira beraberlik primi koymuşsunuz?
Güldü ,’Oğlum’ dedi;
Golü rüzgar attı, rüzgara mı prim verecektim?
Ve ekledi: Bana göre bu maç berabere..
Ruhu şaad, mekanı cennet olsun..
Hiç bir karşılık beklemeden ceplerinden, sıhhatlerinden, sırasında ailelerinden fedakarlık yaparak Sebat’a bir ömür verenlere ve vermeye devam edenlere selam olsun..
Tebrikler Hocam..
Mert kalesinde çok başarılı olmasa Trabzonspor Beşiktaş’ı farklı yenerdi.
Uğurcan o iki inanılmaz kurtarışı yapmasa, bu kez biz mağlup olurduk.
Yani, şunu skordan bağımsız olarak söylüyorum.
İkinci yarıdaki ileri doğru oyun anlayışı ve olağanüstü kazanma azmiyle bize uzun zaman aradan sonra Trabzonspor gibi bir Trabzonspor izlettiren İhsan Hoca’yı (Derelioğlu), aynı duyguları taşıdığından emin olduğum tüm Trabzonsporlular adına kutluyorum..
Tebrikler Hocam..
Bu takımı Ankaragücü maçına da sen çıkarsaydın, şimdi kupada yolumuza devam ediyor olurduk..