2015-16 sezonunda Hüseyin Avni Aker’de mağlup olunan bir Fenerbahçe maçında, o zamanlar uygulamada olan çizgi hakemiyken, kale arkasından atlayan bacağı kadar kırmızı montlu bir gençten evire çevire yediği dayağı hiç unutmamış olacak ki,
bir tarafta Trabzonspor olunca kırmızı görmüş boğa gibi şaşıran Volkan Bayarslan’ın yönettiği 11 maçın sadece birini kazanırken7 sinde berabere kalıp 3 ünü de kaybeden Bordo-Mavililer,Gaziantep karşısında da geleneği bozmayarak kazanamadı.
Kazamadı zira, sevgili dostumuz Sedat Tunalı’nın ifadesiyle,bu Bayarslan gözünün önündeki pozisyona devam dedi ve golle sonuçlandı, sonra VAR hakemi ‘Gel buraya sen gözünün önündekini bile göremeyecek bir çapsızsın’ dedi, o da ‘Haklısın abi’ deyip golü iptal etti.
Yani adamın o dayak olayından sonra vukuatsız bir Trabzonspor maçı yok ama,her nedense ısrarla maçlarına veriliyor.
Ve tabi iki seksen yerlere seriliyor.
Kimsenin de sesi çıkmıyor!
Ayrıca şu da bir gerçek ..
Uzun zamandır maçları hakemler değil VAR’dakiler yönetiyor.
Çünkü, hem bu VAR’cılar hakemi yok sayıp her işe karışıyor,
Hem de hakemler VAR’a gidince kendisini verdiği kararları değiştirmek mecburiyetinde hissedecek kadar apışıyor!.
Haliyle de sabırları taşırıyor.
VAR’a gittiği halde kendi kararında ısrar eden hakem ise yok denecek kadar az..
O zaman çek beye az köfte ile piyaz..
N’OLDİ ŞİMDİ!
Tabi işi sadece Bayarslan’a havale etmiyoruz.
O’nu da yeri gelmişken araya sıkıştırdık ama geride kalan 5 maçta 5 beraberlik alarak hiç kazanamayan,
Oynadığı futbolla da taraftarını havalandıramayanTrabzonspor’un bu sezonki sıkıntısı taa temmuz ayında başladı.
‘Sezon başı kampı’diye takımı 45 derece sıcakta o sıralar cehennemi Dünya’da yaşayan Macaristan’ın Budapeştesi’ne götürüp yatıranlar.
Milyon milyon Eurolarla yıldız diye aldırdıkları sıradan oyuncularla ekonominin tansiyonunu tavan yaptırıp, gerçek taraftarın da tepesine attıranlar..
Sağlı sollu ataklarla rakibi boğan Fırtına lakaplı bir takıma, ortada sıçan oynatmayı marifet sayıp bunu da millete futbol diye yuttarmaya kalkanlar ,
Sürekli yapılan uyarıları dikkate almayıp ‘Siz de ne anlarsınız’ diyerek caka satanlar..
‘Hastayım’ diye sürekli söylendiği halde doktora götürülmediği için ölen Temel’in mezar taşına yazdırdığı gibi:
‘ N’oldi şimdi’
ÖNCE GALİBİYET SONRA ZAMAN
Sonuçta görülen lüzum üzerine Trabzonspor’un başına Şenol Güneş geldi.
Ve Bordo-Mavililer Güneş’le oynadığı 3 maçtan da beraberlikle ayrılırken oynadığı futbol da beğenilmedi.
Bence bunun için önce bir galibiyete sonra da biraz daha zamana ihtiyaç var.
Zira büyük beklentilerle 13 oyuncu alındı ama,3 ü bile hazır değil..
Ayrıca takımda ne kuvvet var ne de güç..
Haliyle Şenol Hoca’nın işi de bir hayli güç..
Ama en azından duya duya usandığımız,
‘Çalışacağız, gelişeceğiz, tekrar yapıp alışacağız’ demiyor..
Dese de zaten milletin karnı tok, bunu kimse yemiyor.
Ya ne diyor;
‘Mazeret yok, iyi olacağız’
BU BİR KURTULUŞ SAVAŞI
Fazla uzatmadan bağlayalım;
Şenol Güneş tam anlamıyla bir enkaz devralmıştır.
Ve Trabzonspor şimdi bir kurtuluş mücadelesi vermektedir.
Elbette kolay değil.
Geç olacak, güç olacak ama, mutlaka olacak..
Çünkü takım artık Trabzonspor’un hangi yollardan nasıl geçerek bu günlere geldiğini bizzat yaşayarak bilenlere emanet..
Diyelim;
Şenol Hoca’mıza da ister eleştiri deyin, ister öneri, ilk isteğimizi sunalım.
Hocam, takımda Serdar,Batagov, Ali Şahin gibi stoperler varken Allah aşkına şu Mendi’yi sizden önceki Hocanın yaptığı gibi stoperde oynatmayın.
Oynatmayın ki, hem orta saha havasını bulsun.
Hem de ısına, ısına neredeye su kaynatacak duruma gelen diğer stoperler de takımda yer bulsun..