Sahaların "Sahte Kabadayı"sı Volkan Demirel Trabzon'da hava gazı basmış aklınca... Bodrum maçı öncesi kendisine el uzatan Şenol Güneş'i terslemiş ve dar beynince protesto etmiş. Sebep? Buluttan nem kapıp hasta olmuş beyzade! Takımı 1-0 mağlup olduğu maç sonrası bülbül gibi şakımış ikonik Volkan: "Benim camialarla bir sorunum yok.
Bu iş benim şahsi işim. Biz deprem yaşadık. Eğer bir insanın ölene saygısı yoksa benim dirisine hiç saygım olmaz. Biz can çekişirken, ölüleri morgda tespit ederken Şenol hocam o zamanki camiasına şirin görünmek için 'Hatayspor ile Gaziantep oynayabilir' diye bir söz söyledi. O günden beri ben bunu hazmedemedim ve gördüğüm yerde de dile getireceğimi söyledim. Şenol hoca bu tepkiyi vereceğimi biliyordu. Bu yüzden maçın başında beni tünel girişinde bekledi. Maçın sonrasında içeriye girerken bana 'Çok terbiyesizsin.' dedi. Ben bugün senin elini sıkmadığım için terbiyesizsem, terbiyesizim. Ama sen ölen insanların ne durumda olduğunu bilmeden camialara şirin gözükmek için bu hale giriyorsan sensin terbiyesiz." Aslan yürekli Richard terbiyenin kitabını yazmış yahu! Vay be! Volkan ve terbiye... İki zıt kavram...
Kendisinden yaklaşık 30 yaş büyük olan Türk futbolunun efsanesi Şenol Güneş'e ayar çekmeye yeltenen terbiye timsali Volkan Demirel yeniden sahnelerde sevgili seyirciler! Trabzonspor'un hocası Şenol Güneş'in "İt bile gelse hoş geldin derim" diyerek şark kurnazlığı ile suçladığı bu sahte kabadayının yaptığı ve terbiye sınırları ile bire bir örtüşen(!) olaylar zincirinden bir demet sunalım dilerseniz:
27 Şubat 2008 Volkan Demirel, Türkiye Kupası çeyrek final maçında Galatasaraylı Cassio Lincoln'e saldırdı. Maçın ardından Lincoln'ün, ailesine küfür ettiğini açıklarken 4 maçlık cezadan kaçamadı.
12 Nisan 2009 Ali Sami Yen'de oynanan ve 0-0 eşitlikle sona eren maçın son dakikalarında Emre Aşık ve Diego Lugano'nun başlattığı ve 4 kırmızı kartın çıktığı kavga esnasında Volkan Demirel'in sarı-kırmızılı taraftarlara dönerek kasığını tuttuğu iddia edildi ve 3 maç ceza aldı.
28 Mart 2010 Fenerbahçe tutkusuyla sahada ateş atan Volkan Demirel, yine bir Galatasaray maçında... Deneyimli file bekçisi, Fenerbahçe maçı 1-0 önde götürürken duraklama dakikalarında üzerine gelen topu kalçasıyla kontrol etti. Ertesi gün, ''Amacım dalga geçmek değildi. Şov yapmak istedim.'' dedi.
2 Haziran 2012 A Milli Takım'ın Avusturya kampında görüntü almak isteyen gazetecinin üzerine yürüyerek ''Seni evinden aldırırım'' diye tehdit etti. Vedat Danacı'nın görüntü almasına sinirlenen milli kaleci, "Ben seni yazdım oğlum, seni evden aldırmazsam ben de Volkan Demirel değilim" diyerek foto muhabirinin üzerine yürüdü.
6 Ekim 2013 Volkan Demirel, Şükrü Saracoğlu'nda oynanan maçın bitiminde armasını öpen Trabzonspor kalecisi Onur Kıvrak ile tartışarak rakibinin boğazına sarıldı. İkili arasındaki münakaşa soyunma odası koridorlarında da devam etti.
7 Ocak 2015 Volkan Demirel bir Trabzonspor maçı sonrasında soyunma odası koridorlarında yine vukuata karıştı. Maçın hakemlerine yönelik, ''İki tane o..... çocuğunun açıklamalarından etkilenip maç yönetiyorsunuz.'' diye bağırdığı iddia edilen oyuncu, dört maçtan men cezasına çarptırıldı.
6 Ekim 2018 Volkan Demirel şok bir kararla Aatıf Chahechouhe ve Nabil Dirar ile birlikte kadro dışı bırakıldı. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Volkan nezdindeki kararın sebebini şöyle açıkladı: ''Volkan, 'Sen bana niye ters bakıyorsun?' diyerek teknik direktörümüz Cocu'nun yardımcısı Erwin Koeman'ın üzerine yürümüş. Olayın ardından yaptığımız toplantıda da bana ve başkan vekilimize kabul edemeyeceğimiz bir şekilde saygısızlık yaptı.'' Ve dahası... Ez kaza; metni Necip Fazıl Kısakürek'le baş göz edelim: "Bir insanda yok ise edep, neylesin medrese mektep! Okusa alim olsa, yine merkep yine merkep."
KALECİLİK ZOR BİR MESLEKTİR
Bir kaleci bilerek gol yer mi? Yani maç satar mı? O duygu, temsil ettiği kudrette gizli. Kendi ruhunda. İnsanlığında. Dünyada en kolay suçlanan insanlardır kaleciler. Belki o yüzdendir ki, "Bütün kaleciler öksüzdür!" Diğer mevkilerdeki hataların onda birini yapsalar bile. Onlar için darağaçları hazırdır. Gemisini kurtaran kaptanlarda vardır.. İşte bunlardan biride Trabzonspor kaptanı Uğurcan Çakır.. Bu sezon yaptığı kurtarışlarla adeta kalesinde devleşen isim.. Bodrumspor maçında kalesinde devleşerek yaptığı kritik kurtarışlarla takımını darağacından alan isim... Onun bu kurtarışları son dakikada gelen hayat öpücüğü golü ile Trabzon'un üzerinden karabulutları kaldırmış oldu. Uğurcan bizim "UĞUR"’umuz ve "CAN"mızdır. Uğurcan’ı sadece iyi günde bağrımıza basmayalım.. Her zaman Uğurcan’ın yanında olmalıyız. Bir insan, bir kaleciyi haksız yere suçluyorsa...
Onun günahını, ömür boyu ödeyecektir. Çünkü ne şekilde olursa olsun, suçlamaların bir dayanağı olmalı. Kalecilik zor bir meslektir ve Kaleciler öksüzdür…. En azından, aksi ispat edilene kadar. Uğurcan, Abdullah Avcı'nın komaya soktuğu ve kalbi duran Trabzonspor'un bu sezon kalbini çalıştıran doktoru oldu. Trabzonspor tarihi boyunca bu kadar kötü bir sezon hiç yaşamadı! Her maç rakip oyuncularla kurtardığı pozisyonların hadi hesabı yok. Maçtan sonra sevgili anneciği ‘’Uğurcan gol atsaydı’’ dedi. Uğurcan gol atmadı ama Bodrumspor karşısında 5 net gol pozisyonunu çıkardı. Savunmanın zafiyet gösterdiği anlarda rakip oyuncularla tek başına savaştı. Gedik verilen mevkilere set çekti. Kaptanlık apoletini layıkıyla taşıdı ve maçın kırılma anlarında yaptığı inanılmaz refleksleriyle 1-0'lık galibiyetin mimarlarından biri oldu. Trabzon'un karakaşlı, jöleli saçlı, yakışıklı çocuğu UĞURCAN, sen her zaman 1 numarasın ve baş tacısın.
ALİ ŞAHİN’İ YUHALAMAK DOĞRU DEĞİL!
"Trabzonspor alt yapısından A takıma neden futbolcu çıkmıyor" diye bas bas bağırıyoruz, kendimizi yırtıyoruz. Artık Afrika kökenli veya Avrupa’da miadını doldurmuş futbol için yaşlı futbolculara milyon dolarlar, Eurolar verene kadar, kendi alt yapımız ve bölgemizdeki profesyonel takımlarımızdan yararlansak daha iyi olmaz mı? Trabzonspor, bu kulüpleri destekleyip gerektiğinde alt yapıdan A takıma çıkan oyuncuları bölgemizdeki profesyonel takımlarımızda oynamalarını söyleyip duruyoruz. Veyahut Trabzonspor kendi bünyesine bir pilot takım katıp bu gençlerimiz burada oynatmalı… Çöp bile etmeyen ve adına yabancı denilen milyon avroluk adamları kaç kez yuhaladınız? Evet, Trabzonspor’un bu sezon kadro zenginliği yok denecek kadar az. Bodrumspor maçında yedek kulübesine baktığımızda birçoğu alt yapıdan gelen oyuncular. Bu çocuklardan biri de Ali Şahin. Önce Galatasaray maçının son dakikalarında talihsiz bir kaza yaşadı. O kaza da Mendy topa gerekli müdahaleyi yapmaması sonucu yaşandı ve gol oldu kalemize. Yani yediğimiz golde asıl sorumlu Mendy, Ali Şahin değil! Sonra Şenol hoca bu genç çocuğumuza güvenerek Bodrumspor maçında ilk on birde ona formayı verdi. Doğru da yaptı. Ali Şahin maça iyi başladı, ilk yarının son dakikasında yaptığı hatadan dolayı taraftarlar tarafından 18 yaşındaki gencimiz yuhalandı. Neden? Onun gibi Mendy de ikinci yarıda bariz 3 hata yaptı, Ali Şahin'i yuhalayan taraftar, Mendy'e sessiz kaldı? Neden? Elbette biz hiç bir şekilde bir futbolcunun yuhalanmasını istemeyiz ve buna hep karşı dururuz. Burada itirazımız, taraftarın çifte standardına. O nedenle diyoruz ki, bu yuhalama Trabzonspor taraftarlarına yakışmadı.
Bu olay bana geçmişte Avni Aker’de yıllar önce oynanan Ankaragücü maçını hatırlattı. Fatih Tekke henüz A takıma yeni çıkmıştı. Taraftar, maçın ilk yarısının son dakikalarında Fatih Tekke'yi yuhaladı. Fatih de el hareketi yaparak tepkisini gösterdi. İlk yarı bitti takım soyunma odasına gitti. Kaptan Hami, ikinci yarı öncesi Fatih Tekke ile sahaya çıkarak genç Fatih’i taraftarlara alkışlatmıştı. Fatih, A.Gücü karşısında ikinci yarıda mükemmel futbol oynayarak Trabzonspor’un galibiyetinde büyük pay sahibi oldu. Ve o Fatih Tekke Trabzonspor’un yıldız futbolcusu oldu. Evet, beyler sizin işiniz yuhalamak değil! Genç futbolcu hatada yapsa heyecanlı da oynasa onları alkışlayıp moral motivasyonunu yükseltmek gerekir. Bu gençleri yuhalayarak Trabzonspor’dan uzaklaştırmak, kendi ayağımıza kurşun sıkmak demektir. Bu saçma ve yanlış anlayıştan da taraftarın biran önce kurtulması gerekir.
ADAMLIK VE SAYGI….ÜZERİNE….
Kahramanmaraş merkezli, asrın felaketi diye adlandırdığımız deprem olayının ardından, ülke genelinde sosyal kültürel etkinlikler ve eğitim alanındaki uygulamalarda zorunlu olarak ilgili kurumlar tarafından tabii ki uygulamalarda değişikliklere gidildiği hepimizin malumudur. O sezon BJK Teknik Direktörü olan Şenol GÜNEŞ hocamız, süper lig için koyulan bazı uygulamalar için, kendi bilgi ve tecrübelerine ve sporun ana kuralı olan FAİR PLAY (Adil Oyun) ruhuna daha uygun olmasını istemişti.
O tarihte bölgedeki Atakaş Hatayspor’un futbol sömürü endüstrisi tarafından… Başına getirilen Volkan DEMİREL adlı Teknik Direktör, bozuntusu bence, timsah gözyaşları dökerken, bir taraftan da Fenerbahçeliliğinden kaynaklanan TRABZON VE TRABZONSPOR düşmanlığının hezeyanıyla, Şenol GÜNEŞ hocamız üzerinden top yekûn camiamızı itibarsızlaştırmak istemiştir. Cahil ve aptal, ne bilsin ki, Antakya’da hatırı sayılır TRABZONlu nüfusu var. Ne bilsin ki, Şenol ağabeyin dünürü Antakyalı. 72 yaşındaki adam sana elini uzatıyor. Sen ne yapıyorsun.. Meymenetsiz suratını geri çeviriyorsun. Ondan sonra daha büyük bir terbiyesizlik örneği vererek, “Ben ölüye saygısı olmayanın, dirisine saygı göstermem”, bu ifade bile senin ne kadar terbiyesiz ahlaksız bir zavallı olduğunun bariz delili, Birde şu sana bu konuda kim hak verirse onlarda AHLAKSIZDIRLAR. Özetle durum şu; Elli yıldır söylüyoruz. Türk Futbolunu bu ŞEREFSİZLİK üçgeninden kurtarın. 19 Süper Lig takımı var. Fakat 3 tanesi diğerlerinden kat kat büyük. Niye SİSTEM onların elinde. Bunlara artık 16’nın 3’ten büyük olduğunu hatırlatacak ve nefislerinin İT’i olmuş Beyinlerine bunu sokacak biriler lazım.. Yoksa gelsin TFF gelsin MHK …….. (Konuk Yazar: Yaver ŞAHİN)
TÜRK DOSTU BRİGİTTE BECKENBAUR
Almanya'da yaşayan dostumuz Alaattin Özkan arkadaşımız komşuları olan Hanz Beckenbauer ile eşinin Türk dostu olduğunu anlatan bir yazı kaleme aldı. Ve yazıyı göndererek yayınlanması arzusunda bulundu. Bizler de bunu değerlendirerek sizlerle paylaşmayı uygun gördük.
Brigitte Beckenbauer, ünlü futbolcu Franz Beckenbauerin ilk eşi idi. 1966 yılında FC Bayer’in lokalinde sekreterlik yaparken Franz Beckenbauerle tanışır. Franz Beckenbauer’in kendisine ilgi duyduğunu fark edince eşinden boşanır ve 1966 yılında evlenirler. İki oğulları olan Beckenbauer’ler 1990 yıllarda boşanırlar. Münih’in sakin ve güzel bir semtinde oturan Brigitte sakin bir yaşam sürer. Ev komşusu olan bir Türk aile ile yakın ilişki kurar ve Türkleri ve Türkiye’yi daha yakından tanır. Marmara depreminde yardım toplamak için bir derneğin yürüttüğü yardım kampanyasında da aktif görev alır. Bir zamanlar, bu yardım severliliğinden dolay zamanın Türk Konsolosu Aydın İdil’in düzenlediği bir konferansa misafir olarak davet edilmişti.
2015 yılında oğlu Stefan beyin tümöründen hayatını kaybedince, yaşam gücünü hepten kaybeden Brigitte Beckenbauer 2023 yılında 76 yaşında hayatını kaybeder.