Türk futbolunun yeni gözdesi ve koyu Fenerbahçe taraftarı olduğu bilinen Mourinho’nun bile çok sevdiği hakem Mehmet Türkmen yine sahneye çıktı.
Maçın ilk yarısında ortaya maç yöneten Mehmet Türkmen 51. Dakikada gerçek yüzünü verdiği skandal penaltı kararı ile gösterdi. Tam bu esnada, hızını alamayan FIFA kokartlı, Fener’in amigosu Türkmen ceza sahası dışında yaşanan pozisyonda Mustafa Eskihellaç’ın hareketine ki öncesinde Samuel’in Mustafa’ya açık faulü var, uyduruk bir penaltı çalarak Fenerbahçe’nin beraberliği yakalamasına adeta zemin hazırlayarak “Ben buradayım" dedi. Fenerli oyuncu Amrabat’ın ceza sahası içinde ayağını Banza’nın dirseğine kadar getirip tekme vurmasına hakem Türkmen resmen üç maymunu oynayarak devam ettirdi. Buz gibi penaltıyı vermedi. Hadi bu eyyamcı vermedi. Ya VAR’da bulunan Polonyalı hakeme ne denmeli!!!
Mehmet Türkmen ligin ilk yarısında Papara Park’ta yazılan senaryonun birebir aynısını uygulayarak Bordo-Mavili takımın belini büktü. Çok sevdiği takımını galibiyete taşımak adına skandal bir karara imza atan Türkmen sonunda muradına erdi.
Bu nedenle hakemlere güven yok...
Pazar günü akşamı o pozisyonda penaltıyı veren Mehmet Türkmen, aynı pozisyonu Fenerli oyuncu rakibe yapsa da aynı kararı verebilir mi?
Veya Mehmet Türkmen'in bu kararı doğru ise, neden önce ki haftalarda bu tarz pozisyonlar es geçildi?
Sonuçta bu güvensizliği yaratan hakemler...
Kimse kendi kafasından komplo teorileri kurmuyor...
Hatırlayın. İlk yarıda Papa Park standa oynanan maçta Okay’ın buz gibi golünü iptal eden bu eyyamcı hakemdi....
O zaman suçlu tepkiyi veren taraftar mı? Yoksa nabza göre şerbet veren hakemler mi?
Daha vahimi hakem camiası Trabzonspor’un üzerine oynamayı çok seviyor...
Kahraman olmanın kestirme yolu olarak, Trabzonspor aleyhine kararlar vermeyi seçmişler...
Daha önceleri çok şahit olduk...
Ve olmaya devam ediyoruz...
Sezon başından bu yana Trabzonspor’un bu zamana kadar hakemler tarafından 36 puanı gasp edildi.
Trabzonspor Başkanı ne kadar sert tepki göstermiş olsa da hem TFF yönetimi hem de MHK, Trabzonspor’un 36 puanı çalan eyyamcı hakemlere hiçbir yaptırım uygulamıyorlar. Trabzonspor yönetimi geçmişte olduğu gibi bu tür hakemlere nasıl görev bıraktırıldıysa aynı kararlılığı göstererek, Fenerbahçe sempatizanı hakemin yakasındaki kokartlı söktürüp, düdüğünü astırmalıdır. Bu şehrin kimyasıyla oynayan başta TFF ve MHK olmak üzere tüm yetkililer her gün her saat başı istifaya davet edilmelidir. YETER ARTIK..!!!
AMACIN NEDİR MENDY?
Tavır almak nedir sezon başındaki futbolunu neden oynamıyorsun?
Sezon başında Trabzonspor’a koşa koşa geldin. Oynadığın futbol ile herkesin sevgisini kazandın. Bordo- Mavili taraftarlar seni bağrına bastı, kucak açtı. Ocak ayındaki ara transferde ülken Fransa’dan gelen transfer teklifinde gidemedin diye küstüm oynamıyorum yapıyorsun. Her maçta hatalar zincirini büyütüyorsun. En son oynanan Fenerbahçe maçında yaptığın hatalar ayyuka çıktı. Senin kötü futbolun vurdumduymazlığından dolayı goller yenildi. Bak Mendy burası öyle sıradan bir kulüp değil. Bu forma için çok canlar kaybolmuştur. Çok canlar yanmıştır çok evlatlar babasız kalmıştır. Sırtındaki bordo-mavili forma bizim için kutsaldır.
Bu camiada küstüm oynamıyorum diye bir kural yok.
Sana bu renklere gönül veren taraftarlar destek oluyor, şuna eminim ol ki, seni protesto etmek istemiyorlar…
O zaman çık adam gibi futbolunu oyna?
Bunu senin gibi tecrübeli bir ismin anlaması lazım... Samimi ol, Bordo-Mavili taraftarlar seni çok seviyor. Sen de bu sevginin karşılığını ver. Yaptığın yanlış...
Herkes sakinleşmeye çalışıyor, sen halen kötü futbol oynamaya devam ediyorsun...
Belli ki gemileri yakmışsın...
Sezon sonu yolları ayırmak istiyorsun...
Hiç durma, futbolunu adam gibi oyna nereye gitmek istersen git.
Zaten bu kafayla gelecek sezonda ne kadar faydalı olabilirsin...
KALECİ EKOLÜNÜN MİMARI AHMET BAŞKIR
Trabzonspor’un kaleci yetiştirme konusundaki başarısı, sadece yetenekli oyuncuların varlığıyla değil, aynı zamanda onları geleceğe hazırlayan kıymetli hocalarla mümkün oluyor. Bu ekolün en önemli isimlerinden biri ise Ahmet Başkır. Yıllardır Trabzonspor’un kaleci departmanında büyük emek veren Başkır, sadece A takım seviyesinde değil, altyapıda da önemli bir rol oynayarak geleceğin file bekçilerini yetiştiriyor. Bugün Trabzonspor U19 takımına baktığımızda Onuralp Çevikhan, Ahmet Yıldırım ve Erol Can Çolak gibi genç kaleciler kaleye kim geçerse geçsin üst düzey performans sergiliyor.
Bu sadece bireysel yetenekleriyle değil, aynı zamanda Ahmet Başkır’ın onlara kazandırdığı teknik, taktik ve mental gelişimle mümkün oluyor. Altyapıdan itibaren Trabzonspor ruhunu aşılayan ve kalecilere modern futbolun gerekliliklerini öğreten Başkır, kulübün kaleci geleneğini sürdürmesine büyük katkı sağlıyor. Uğurcan Çakır’ın yükselişinde de büyük pay sahibi olan Başkır şimdilerde Onuralp, Ahmet ve Erol Can gibi genç yetenekleri geleceğe hazırlıyor. Üçü de sahaya çıktıklarında sanki yıllardır o seviyede oynuyormuş gibi özgüvenli ve başarılı performanslar sergiliyor. Bu bir rastlantı değil, uzun yılların emeğinin ve doğru antrenman sisteminin bir sonucu. Trabzonspor’un gelecekte de kaleci konusunda sıkıntı yaşamayacağını görmek sevindirici. Ancak burada Ahmet Başkır gibi perde arkasındaki kahramanların hakkını teslim etmek gerekiyor. Bugün A takımdan altyapıya kadar Trabzonspor’un kalesinde güven varsa bu sadece oyuncuların değil, onları yetiştiren hocaların da başarısıdır. Ahmet Başkır Trabzonspor’un kaleci ekolünü yaşatan en önemli isimlerden biri olarak daha fazla takdiri hak ediyor.
EĞİLMEYEN, EROZYONA UĞRAMAYAN, DİK DURAN ADAM
Güzel insanları seviyorum, ben… Hani en çok huyu suyu güzel olanları…. Kendini ve haddini bilen.. Elindekine güvenip kimseyi küçümsemeyen… Espriyi sevse de ağırlığı ile bilinenleri.. Hedef gözetmeden sevebilenlere ısınıyor kanım.. Çaresizliklerinde çare üretenlerle dost olabiliyorum..
Bu şehirde desteğini, yardımını esirgediği hangi dostu, arkadaşı, kardeşi vardır?
Çünkü hep veren el olmuştur..
Kalbi ile maddi ve manevi ile hep vermiştir..
Ömrü yettiğinde vermeye de devam edecektir.
Vefalı bir büyüğümüzdür..
İşte bu sözlerde Kelkitli iş insanı, spor adamı Doç. Dr.Murat Akın için geçerli.. Ariana Holding yönetim kurulu Başkanı Murat Akın, Kelkit için tüm gücünü, varını yoğunu, maddi ve manevi olarak yapıyor. Kelkit’te bazı çok bilmişler Murat Akın’ın yaptıklarını görmemezlikten geliyor.. Resmen üç maymunu oynuyorlar. Bu kişilerin üç maymunu oynamasına gerek yok, dünya alem Onursal Başkan Akın’ın neler yaptığını biliyor. Adam gibi adam. Kimse onun eline su dökemez. En zor şartlar altında 1954 Kelkit Belediyespor'u BAL Ligi'nden 3.Lige çıkartırken nasıl mücadele verdiği çok iyi biliniyor. Mücadelenin kralını yaptı.. Kelkitspor’un Bayrağını hiç düşürmedi… Her çıkışı ses getirdi…
Kızmaz…
Kırmaz…
Üzmez…
Bozmaz ama yapar..
Ülkesine sevdalıdır…
Bayrağına tutkundur…
Kelkit doğumlu olmasına rağmen her yerde göğsünü gere gere öz Trabzonluyum ve Trabzonsporluyum der..
Candır…
Akildir…
Dosttur…
Beyefendidir..
Mütevazidir…
Eğilmeyen erozyona uğramayan dik duran adamdır
Allah sağlıklı uzun ömürler versin… Varlığını eksik etmesin...
TÜRK FUTBOLUNUN TERAZESİ İLE OYNAYAN HUKUK KURULU
Çocukken saklambaç oynarken söylenen o eski tekerleme hala kulaklarımızda yankılanıyor "Ooo piti piti karemela sepeti terazi lastik jimnastik!" Ancak, Türk futbolunda adaletin terazisi bugünlerde o kadar şaştı ki, her şeyin birbiriyle ne kadar alakasız olduğunu görmek içimizi acıtıyor. Ne yazık ki, Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) hukuk kurulu, adaletin değil, "eyyam" ve "yandaşlık" temelleri üzerinde kurulu. Geçtiğimiz hafta, Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan Türkiye Kupası çeyrek final maçının ardından, Fenerbahçe Teknik Direktörü José Mourinho ile oyuncusu Fred’e verilen cezalar, Türk futbolunun geldiği noktayı gözler önüne serdi. Bu cezalar o kadar gülünç ve orantısızdı ki, bir an insan, "Bu ceza gerçekten adaletli mi?" diye sormaktan kendini alamıyordu. Mourinho ve Fred’in cezaları, şaşırtıcıydı. TFF hukuk kurulunun, her zaman tarafsızlık ve adalet ilkesine sadık kalması gerektiği gerçeği bir kenara, verilen cezaların mantıklı ve ölçülü olmadığı ortada. Bu, sadece iki kişiyle ilgili bir mesele değil, Türk futbolunun tüm taraflarının güvenini zedeleyen bir durum. Hukuk kurulunun verdiği cezalar sadece Mourinho ve Fred'e değil, futbolseverlere de ağır bir darbe vurdu. Zira, adaletin terazisinin şaştığı bir ortamda, kimse ne hak ettiğini, ne de hakkını alacağını bilemez hale getirildi. Bir maçta verilen kararların, bir başka maçla karşılaştırıldığında nasıl bu kadar farklı olabileceğini sorgulamadan edemiyoruz. Ve bir gerçek var ki, adaletsizliği her geçen gün daha da derinleşiyor.
Türk futbolunun adalet terazisinin bile şaştığı bu dönemde, artık bir şeyler değişmeli. TFF hukuk kurulu, tarafsızlık ve objektiflikten uzaklaştığı, şirazesi kaydığı bu kararlarla resmen onaylanmış oldu! Verilen cezalar futbolun ruhunu katlederken, insanlarla da adeta alay eder cinsten oldu. Bu noktada, TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu'na büyük sorumluluk düşüyor. Başkan, bu tür adaletsizliklere karşı daha fazla sessiz kalmamalı ve hukuk kurulunu tekrar gözden geçirip derin bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Futbolseverlerin, yöneticilerin ve kulüp başkanlarının bu hukuk kuruluna güvenmesi imkansız hale gelmiş durumda. Türk futbolu, adaletin ve şeffaflığın yerleşmediği bir ortamda nasıl ilerleyebilir? Bu sorunun cevabı, en başta hukuk kurulunun adaletli ve objektif kararlar almasına bağlıdır. Aksi takdirde, Türk futbolunun geleceği karanlık bir döneme süratle gitmektedir. Hacıosmanoğlu’nun da, bu durumdan bir an önce ders alması ve Türk futbolunu gerçekten hak ettiği adaletle buluşturması gerek şarttır. Başkan Hacıosmanoğlu, Türk futboluna adaleti getirme sorumluluğunu üstlenmeli ve TFF hukuk kurulundaki bu bozuk yapıyı bir an önce değiştirmelidir. Aksi halde, bu sadece TFF hukuk kurulunun değil, Hacıosmanoğlu’nun da sorumluluğu olacaktır.
ANGUS HRİSTİYAN MI?
İncirlik Mahallesi’nin sevilen büyüklerinden, yıllarca Almanya’da gurbet hayatı yaşadıktan sonra doğup büyüdüğü topraklara dönen ve baba mesleği olan balıkçılığa devam eden merhum Barbaros Reis… Mahallenin her köşesinde iz bırakan, deniz gibi derin, yürekli bir insandı. Bir Kurban Bayramı öncesiydi. Limana yurt dışından getirilen Angus cinsi büyükbaş hayvanlar yanaşmıştı.
Barbaros Reis de kurban kesmek istiyordu ama aklında bir soru vardı. Caminin altında mahalleden Mustafa Abi’yi görünce durdurdu: “Ya Mustafa, sen hoca oğlusun bilirsin. Şimdi bu Anguslardan birini alıp kurban etsek günah olur mu?” Mustafa Abi gülümseyerek gözlerini kıstı, hafifçe başını salladı ve cevap verdi: “Abi Anguslar Hristiyan’dır ve günahtır.” Barbaros Reis’in gözleri büyüdü, bir an duraksadı ama Mustafa Abi sözünü tamamlamadan bırakacak değildi. Derin bir nefes aldı ve gülümseyerek ekledi: “Abi hayvanın Hristiyan’ı olur mu hiç?” Bir anlık sessizlik… Sonra Barbaros Reis’in yüzünde beliren rahatlama ifadesi ve kahkahalar… Mahalle yine güzel bir anıya tanık olmuştu. Barbaros Reis… Mahallenin en güzel insanlarından biri. Mekânın cennet olsun koca reis. Nurlar içinde uyu…