Zordur geçmişi geleceğe taşırken arada yaşanan duygusal anları en tozlu raflara yerleştirip öylece arkanı dönüp gitmek! Zordur her sabah elindeki kahve ile göz dikip izlediğin gökyüzünü başka bir şehirden izlemek!
Zordur her zaman aynı yerden aldığın ayakkabını giysilerini fincanını yeniden yeni yerden almaya çalışmak!
Zordur anahtarını teslim edip başka anahtar edinmek!
Zordur sana ait olan ne varsa sanki hiç senin olmamış gibi gülümseyerek devam etmek!
Zordur yaşanan yaşamın içinde denizin kumuna ayağını sürterek yürürken kafanı yukarıya çıkarıp az nefes almak için yüzmek! Zordur caddeden her gün geçen aynı yüzleri yabancı yüzlerde aramak!
zordur bir devri kapatıp başka bir devri açmak lakin belki de asıl zor olan kalmaktır sana hiç ait olmamış olana rol yaparak her saniye nefessiz kalmak!
En zor olan ise gitmeli miyim kalmalı mıyım sorusu!
Milyonlarca insan bu soruyu bilmem kaç kez soruyordur kendisine gün içinde!
Yıllar içinde Kök salmış bağlarının çürümüş olmasından ve yeniden yeşermesi için gerekli olan belki bir yer değişikliği belki suyun miktarı belki de güneşin yönü değişmeli!Bilinmesi gereken tek şey ; bu bir son değil, bu bir tükenmişlik değil, bu bir hayal kırıklığı değil, bu tam manasıyla dönüşümdür ve vakti geldiğinde gitmeyi fakat “insan gibi gitmeyi bilmektir!
Çünkü bu hayatın bir tekrarı yok!
Ama zaten hep dediğim gibi “VAKTİ GELDİĞİNDE GİTMELİ İNSAN!” Yargılayan akıl veren sorgulayan iftira atan taktir eden üzülen sevilen olsa da sen takılma bunlara eğer ne istediğine ve ne istemediğine karar verdiysen yürü!
Tüm yollar senin, korkma hayallerinin peşinden koşarken biriktireceğin anılara sahip olmaktan! Arkana bakma eğer bakarsan yol alamazsın sadece gülümse ve yürü!