Önce pandemi, sonra da  özel otomobille gitsen bile  gelişi  en az bir saat sürdüğünden spor sayfasını yapan  arkadaşlara  yardımcı olamamak gerekçesiyle  uzun süredir  Trabzonspor’un maçlarını stadyumdan canlı  değil, gazetede TV’den izliyordum..

Beşiktaş maçına birkaç gün kala Spor Müdürümüz Yahya Karabina kardeşim ,’Abi akrediteni yaptım, Beşiktaş maçını stadyumdan izleyebilirsin’ dedi.

İftarı Akıntürk fırınında bir küçük peynirli ile yaptıktan sonra Akçaabat minibüslerinden birine atlayıp Akyazı Medical Park Stadyumunun önüne geldiğimde maçın başlamasına bir saat vardı.

Stadın etrafı her zaman kalabalık olurdu da bu sefer çok farklı.

Çoluk, çocuk, aileler çimenlerin üzerinde kurdukları iftar sofralarında kendilerine ziyafet  çekiyorlar. Her tarafta benzer manzara adeta , adım atacak yer yok.

Kimisi arabasının bagajından çıkardığı piknik tüpünde pişirilen köftelerden yiyor,  kimisi güveçten kaşıklıyor.

Dolmalar, sarmalar,  kabak tatlısı bile var..

 İftarını açanlar üzerine keyif çayını içiyor,  sigarayla hasret giderip tüttürüyor.

Selam verdik,  afiyet olsun dedik, ’Buyar Abi ‘ dediler, sağ olun deyip   stadyuma girdik, kafeteryaya gittik.

Bahri arkadaşımız ‘Abi çay devre arasında nescafe  vereyim’ dedi,  aldık bir bardak..

Tabi ardından her maçın olmazsa olmaz  muhabbeti  başladı.

Biz de görüşümüzü şöyle ifade ettik.

‘Valla  Beşiktaş rahat. Yense, yenilse olacak bi şe yok..

Yeni bir teknik direktör gelmiş, oyuncular kendilerini beğendirmek için ekstra çaba sarf edecek. Ayrıca muhteşem tribünler  her futbolcuyu olduğu gibi onları da ayrıca motive edecek.

Dünya Kupasında oynuyormuş gibi hissedecekler..

Zor maç olacak ama Trabzonspor’un ölüsü 2 gol atar. İkiden az yersek kazanırız.

En kötü ihtimal  yenilsek bile fark 13 puana iner ve şampiyonluk konusunda bir şey değişmez .

Ancak yurt içinden, hatta yurt dışından bile  uçaklar dolusu Trabzon’a akarak bu maça gelen insanlar çok üzülür..

Bu kadar hazırlık, beklenti boşa çıkar.

TV ekranlarında ve gazete sayfalarında Trabzonspor’a laf demek için fırsat kollayanlara da gün doğar..

Sonuçta kazanırız ama ,  beraberlik te kötü sonuç değil.

Derken maç başladı..

Solumda benim gibi uzun zamandır maçlara gitmeyen Hasan Kurt başkanımız, sağımda Haluk Ayyıldız arkadaşımız, heyecanla izlemeye başladık..

İlk dakikalarda Beşiktaş yükleniyor.

Trabzonspor bildiğimiz görüntüsünden uzak.

Hasan Kurt, ‘Aha da yedik golü, ya Servet ne oldu bunlara?’ diyor..

Bişe olmaz diyoruz, Rıdvan soldan kontrolsüz geliyor, Visca bir top götürür golü atarız..

Ancak ne Visca top götürebiliyor, ne çok şeyler beklediğimiz  Nwakaeme etkili olabiliyor.

‘Saydım’ diyor Hasan Kurt,’5 top geldi beşini de kaybetti.

‘Ya Hoca al şunu dışarı..’

Bu sırada Ömür sağdan ortalıyor, Djaniny  bomboş pozisyonda topu göğsüne alıyor, ayağa fırlıyoruz, tam gooool diye bağıracağız, o da ne.; Djaniny düşüyor, pozisyon heba oluyor.

‘La,  n’oldi habuna ,langoza mı düştü, yedi mis gibi golü’ diye hayıflanıyoruz..

Haluk  araya giriyor. ‘Abi çocuklar günlerce oruçlu oruçlu çalıştı, bu kareografiyi hazırladı. Onlar için de bir şeyler yazmak lazım..

Haklısın diyorum..

Haluk yazmakta olduğu maç kritiğine dönüyor.

İlk 45 dakika sahadaki görüntü Trabzonspor açısından hiç de iç açıcı değil..

Çok şeyler bekleyip ‘Onlar oynarsa maçı alırız’ dediğimiz  Visca ile Nwakaeme  yadırganacak kadar etkisiz.

Peres’in yokluğunda Dorukhan’ın mecburen sağbek oynaması da orta saha direncini çok ama çok düşürmüş.

Ömür  bir şeyler yapmaya çalışıyor ama  Bakasetas hala kayıplarda!..

Sanki kendisi sahada kafası başka yerde!

Bir tek Siopis canla başla oynuyor.

Tıpkı ampulün etrafında durmaksızın dönen bedalizalar gibi, her topa saldırıyor..

Devre olduğunda ‘Rahat olun kazanırız’ diyorum..

‘Nasıl ya hiç bi şe yapmıyoruz ki bu futbolla mı kazanacağız ?’ diyenler oluyor.

Açıklıyorum: Bu kadar kötüyken bile gol yemedik. İkinci yarı da böyle olacak değil ya.  Demek az bişe yapsak maçı alacağız. Hoca gerekli uyarıları, yapar, Cornelius’u da sahaya atar kazanırız ,merak etmeyin..

İkinci yarı da benzer şekilde geçerken Hüseyin’in uzun topunda Corvelius topu ileri çıkan  Beşiktaş kalecisi Ersin’in üzerinden havalandırıyor, lakin topun filelere değmesi sanki saatler alıyor.

‘La acaba yüksek mi gidiyor, auta mı çıkacak ’ endişesiyle sanki biz de topla birlikte giderken yere vurduktan sonra  top Beşiktaş kalesinin tavanındaki filleri havalandırınca stadyumdaki, evde  TV ,radyo başındaki, Dünya’nın en ücra köşesindeki Trabzonsporlular gibi kendimizden geçiyoruz..

Goooll, goooll.

‘Le ben size demedim mi’

  Sonrasını kısa keselim..

Beşiktaş penaltı kaçırıyor seviniyoruz,

Ataktayken hatalı bir pas yüzenden kaybedilen top sonrası golü yiyoruz, ve maç 1-1 bitiyor.

İkinci Konyaspor ile fark 13 puana iniyor.

Ve başta dediğimiz gibi şampiyonluk konusunda hiçbir şey değişmiyor.

Maçtan sonra futbolcularımızın sahada ‘Hoptek’ oynamasını görememek, tek üzüntümüz oluyor..

 Ve bu sonuçtan sonra  bir şey daha oluyor.

Trabzonspor bu sezon İstanbul’un 3 büyüğü ile oynadığı 6 maçta 3 galibiyet, 3 beraberlik alarak hiç kaybetmiyor.

Daha ne olsun..

Hani bi daha  oynansa..

 Beşiktaş kurmayları  çift vuruşun yanlış yerden kullanıldığı, bunun da ‘Kural hatası ‘ olduğu gerekçesiyle  Trabzonspor maçının yeniden oynanması için TFF’ye müracaatta bulunmuş..

Hani doğru olsa da TFF’de ‘Evet haklısınız’ diyerek bu maçı yeniden oynatma kararı alsa..

 La, zaten Trabzonspor sizi elinden kaçırdığı için hayıflanıyor, gelin de bu sefer 1 puan yerine havanızı alın.

Kulübün kasasına  girecek hasılatta rahmetli Ali Abi’nin kaymaklı ekmek kadayıfı gibi 3 puanın bonusu olur..

İbret-i alem bunlar bir alem!

En iyi oyuncuları uzun süre sakatlık yüzünden forma giyemeyip, gerçek gücünden önemli ölçüde mahrum kalsa da, rekorlar kırarak şampiyonluğa koşan Trabzonspor’la sahada baş edemeyenler,  ‘Şampiyon olmalarını engelleyemedik bari şaibe katalım’ düşüncesiyle midir ,nedendir bilemem, çok enteresan işlere kalkıştı sanki.

 Önce zamansız olarak 13 hakemi yolladılar, sonra geri aldılar..

Ardından TFF’den Mehmet Baykan istifa etti, son olarak TFF Başkanı Nihat Özdemir..

Özdemir istifadan sonra yaptığı açıklamada gerekçelerinden biri olarak Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ’ı gösterdi.

Dedi ki; ‘ İstediği bazı şeyleri yapmadım’

Peki ne istemiş bu Gümüşdağ?

Ya de iki yıl önce Trabzonspor göz göre harcanıp  bunun 134 seyircili takımı şampiyon yapılırken yapmış mıydınız istediklerini?

Kimileri de ‘Trabzonspor’a şampiyonluk kupası veren bir Fenerbahçeli olmamak için ‘diyor ama bilemem..

Her neyse!.

Baksanıza ‘Sezon sonuna kadar yorum yapmayacağım’ diyerek ekranlardan uzaklaşan  Rıdvan bile geri döndü, geri..

Diyor ki;  Federasyon başkanlığını istemem ama Türk futboluna yardım için  bunun dışında bir görev olabilir!..

Bu arada Ulaş Özdemir arkadaşımızın sosyal medya hesabından paylaştıklarına katılmamak mümkün mü?

Sistem dışına atılan hakemlerle haksız şampiyonluk kazanan Gümüşdağ ‘Hak’,

 TFF’de yıllardır her türlü operasyonu yapan Baykan da ‘Adalet’ diye bağırıyor.

 Trajikomik değil mi?

Aslında dertleri ne hak ne adalet! Statükolarının yıkılmasını istemiyorlar!

ULENBERG!

Trabzonspor’un turu  geçtiği  İngiltere’deki Aston-Villa rövanş maçını bir türlü bitirmek istemeyip 10 dakikaya yakın uzatan Hollandalı   eski hakem, Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Kurulu Eğitim Danışmanı Jaap Uilenberg’de istifa ederek  görevinden ayrılmış..

Çok da isabetli olmuş..

Kendisi bu iş için  13 yıldır çuvalla Euro’yu cebe atarken, eğitim verdiği hakemlerin durumu da ortada.. 

Bizim için bi sıkıntı yok da, Avrupa’da ve Dünya Kupalarında maçlar yöneten kankası Cüneyt Çakır bu işe ne der acaba?

Zaten Ulenberg’de istifa gerekçesi olarak kendisinden bahsetmiş:’ 2022 Dünya Kupasına aday hakemi uzaklaştırmak, adil olmayan ve inanılmaz bir karardı. Çok uzun zamandır hakemlik işinin içindeyim, şimdiye kadar hiç böyle bir karar görmedim”