Trabzonspor altyapısından A takıma alınan genç futbolcuların en büyük hatası A takıma gelmekle işlerinin bittiğini sanması olmuştur.
‘Ben artık oldum’ havasıyla gelişimlerini durduran bu gençlerin büyük bir çoğunluğu da maalesef kaybolup gitmiştir.
Oysa A takıma gelmekle, asıl işi yeni başlar bu çocuklar için..
Yüksek puanla iyi bir üniversiteye kaydolan birinin burada başarılı olamazsa diploma alamayacağı gibi,
A takıma gelen gencin de altyapıda ne yaptığı, kaç gol attığı, kaç kez milli olduğunun hiç ama hiç önemi yoktur ..
Artık burada ne yaptığındır önemli olan.
Eğer burada beklentileri karşılayamazsan dün yapılan kaydın yarın silinir!
Geçmişte aynı durumdaki Ali Şen, Barış Memiş, Ergin Keleş gibi pek çok futbolcu adayı için yazdığımız benzer şeylerin hiçbir katkısı olmadı ancak, biz yine yazmaya devam edeceğiz..
Belki birisine bir faydası olur…
***
Sözü Arif’e getireceğim.
Ankaragücü maçında Nenad Bjelica’nın ilk 11’de forma verdiği 19 yaşındaki Arif’e..
Elbette kolay değil, 100 dolar verip bozdurmaya yollasan ‘Acaba kaybeder mi?’ diye endişeleneceğin yaştaki gencin hem de hedefi ve beklentileri büyük Trabzonspor’da forma giymesi..
Ancak Arif eğer başta yakın çevresinin, şunun, bunun etkisinde kalmazsa , ve de lanet hastalık! ‘Ben artık oldum’ havasına girmezse bu işi kıvıracak gibi.
Tekniği, oyun görüşü, çabukluğu, çevikliği iyi..
Yapacağı tek şey çalışmak, çalışma, yine çalışmak..
İdmanlarda Marek Hamsik gibi Visca gibi abilerini yakından izleyecek.
Neyi nasıl yaptıklarını hafızasına kaydedecek.
Ve tabi hocasını can kulağıyla dinleyecek.
Oynamış, oynamamış hiç umursamadan, çalışmaya devam edecek.
‘Senin hakkındı’ diyenlere kulak asmayacak.
‘Ben daha iyiydim ama hoca beni oynatmadı’ demeyecek..
Ve şans verildiğinde bunu iyi kullanacak.
Çünkü futbol açıkta oynanan bir oyundur..
Yer altına boru döşemiyorsun ki..
Girip öyle bir oynarsın ki millet ya ;‘ Hay seni oynatmayan hocanın’ der..
Ya da öyle bir oynarsın ki aynı millet bu sefer ‘Hay seni oynatan hocanın’ der.
Ve o şansın ne zaman geleceği hiç belli olmaz..
Yetenek gerektiren işlerde tecrübe de fazla önemli değildir.
Hiç ummadığın zamanda sana bir trapez atılır; tutarsan kalırsın..
Tutamazsan düşersin!..
Hadi göreyim seni..
En az senin kadar yetenekli milyonlarca gencin hayali olan bu fırsatı yakalamışken iyi kullan 7 sülaleni de kurtar.
Bir tarafta iyi bir iş, iyi bir eş, onurlu ve rahat bir yaşam
Diğer yanda hüsran!
Tercih senin..
***
Bu arada küçük bir tavsiye daha .
Bu orta işine dikkat et.
Soldan inmişsin, forvet, orta saha rakip ceza alanında yerini almış o topu auta gönderirsen, ya da rakibe çarptırıp atağı bitirirsen tribündeki baban, kardeşin bile olsa tepki görürsün.
Üstelik bizim zamanlarımızdaki gibi çamur deryasında, gülle gibi toplarla , ayağına sürekli çivi batan takunya gibi kramponlarda oynamıyorsunuz.
Sahalar halı, toplar misket gibi,, kramponları ise giymeye kıyarsın.
Ankaragücü maçında kaç orta yaptın, kaçı yerine gitti?
Maçın özetini seyret gör.
Gerekirse idmanlardan sonra al top çalış.
Senin gibi sol ayaklı biri o topu iğne deliğinden geçirir.
Onca gayretine rağmen Eren’in bir türlü taraftara kendisini kabul ettirmemesinin baş sebebi nedir sanıyorsun?
HOVARDALIĞIN AĞIR FATURASI!
Yeni sezonda şampiyonluğa oynamaya mecbur ve mahkum Trabzonspor’un bence en az 4-5 banko oynayacak oyuncuya ihtiyacı var.
Ancak kulübün bu günkü ekonomik koşulları malum.
Değil alınacaklara, mevcutların geçmiş ve gelecek alacaklarını ödemek bile mesele..
Çünkü yarardı, yaramazdı, bütçemizi aşardı, bize katkı yapardı bakmaksızın her
pahalı oyuncu iyi oyuncudur mantığıyla yaptırdığı yüksek ücretli sözleşmeler sonucu bir teknik adamın her istediğine ‘Evet’ diyenlerin yarattığı tablo açıklamamış iflastır.
Böyle çok var da en bariz örnek şu Enis Bardhi.
Tabi kendisinin bir suçu yok.
Şu kadar paraya gel demişsin gelmiş.
Gelmiş te ne vermiş.
Verdiği bişe yok lakin kulübe faturası 6.9 milyon Euro..
Bu günkü kurdan 150 Milyonun (Trilyon) üzerinde..
Denildiğine göre seçimden sonra 200’ü bulur.
Olmasaydı ne kaybın olurdu?
Hiç..
Demem o dur ki Trabzonspor dış transferden çok iç transferde zorlanacak.
Hani taraftar diyor, basın da yazıyor ya; ‘Onu gönder, bunu gönder ’diye
‘Tamam ,ver paramı gideyim’ derse ki diyecek..
Nasıl göndereceksin?
***
Yıllık yaklaşık 1,5 milyon Euro’ya İstanbul’da turlayan ve bir yıllık daha sözleşmesi olan Koita ile, daha yeni yıllık 2.2 milyon Euro’dan iki yıllık anlaşma yaptığın Denswil’i saymıyorum bile..
Bu nasıl teknik direktörlüktür bu nasıl yöneticiliktir..
Hayret ki ne hayret!
Hem bu Koita’nın yaptığını ben bu yaşta yıllık 100 bine yapardım.
Hiç olmazsa idmana çıkar, maçlarda da tribünde otururdum.
Hatta bu arada çimleri bile biçerdim!