Türk siyasi tarihi birçok siyasetçiyi yazacaktır. Liderlerin içinde altı çizilecek olanlardan birisi de Devlet Bahçeli olacaktır. MHP Genel Başkanı Bahçeli son 25 yılda, siyasette tüm dengeleri değiştiren hamleler yaptı.

1999 seçimlerinden önce terörist başı Abdullah Öcalan Kenya’dan paketlendi. Okumayan varsa nasıl paketlendiğini dünkü TAKA Gazetesi ve internet sitemizde Üstat Musa Alioğlu’nun kaleminden okuyabilir. Müthiş bir operasyon ve bu operasyondan birkaç film çıkabilir.

Teröristin yakalanmasının ardından iki parti birden yükseldi. Son akşam tüm Türkiye’de sokaklara ve telefon direklerine terörist Apo’nun kan içen bir canavar olarak çizilmiş posterleri MHP’yi, yine PKK lideri terörist Abdullah Öcalan elimizde’  açıklamasını yapan Ecevit yükselmiş, Yüzde 21’le DSP, yüzde 17’yle ile MHP 99 seçimlerinden çıkmıştı.

Rahşan hanımın MHP’ye türlü hakaretlerine rağmen MHP koalisyona girdi.

Zaman içinde kitapçıklar fırlatıldı, yazar kasalar atıldı, terör örgütünün liderinin idam cezasının ertelenmesi ve kaldırılması gündeme geldi. Devlet Bahçeli bu konuda esnedi ya da esnetildi.

Sonrasında da Bursa’dan ‘seçime gidiyoruz’ diye haykıran, Devlet Bahçeli ve MHP baraj altında kaldı. Ecevit’in partisi yüzde 21’den yüzde 2’ye geriledi.

Tansu Çiller’in DYP’si yüzde 9.98’le barajın altında kaldı,  Türkiye mecliste iki partili bir siyasete evrildi.

MHP bir dönem meclisin dışında kalsa da yeniden döndü. Bahçeli meclise girdi. Bu kez krizler kapıda bekliyordu.

Hem türbanla ilgili olarak hem de Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili düzenlemeler ve seçimler yapıldı. Devlet Bahçeli bu iki hassas hamlede de AK Parti’ye destek verdi.

Türkiye bir taraftan normalleşmeye adım atıyor diğer taraftan da muhalefet ve FETÖ, Erdoğan hükümetini sıkıştırmaya devam ediyordu.

1 Haziran 2015 seçimleri geldi çattı. Ahmet Hakan’ın da televizyon ekranlarında sazlı sözcü şişirdiği Selahattin Demirtaş ve HDP yüzde 13.8 oyla tüm dengeleri değiştirdi. CHP, MHP ve HDP oyları iktidara yetiyordu.

Görüşmeler devam etti. Siyasi tarihte bize de öğretilen iştikşafi görüşmeler sürdü durdu. Ve MHP Genel Başkanına başbakanlık dahi teklif edildi. ‘Gel başa geç, yeter ki Tayyip Erdoğan’dan kurtulalım’ dendi. Bahçeli hükümeti kurmadı ve erken seçim kararı alınmasını sağladı.

3 Kasım 2015 seçimlerinde AK Parti yüzde 49 oya çıkarak yeniden tek başına iktidar oldu. Devlet Bahçeli bir kez daha AK Parti’ye yol açmıştı.

15 Temmuz 2016 FETÖ darbe sürecine kadar Devlet Bahçeli AK Parti’ye sert eleştiriler de yaptı. Kumpas davaları sürecinde de bu eleştirilerini sürdürdü. 15 Temmuz gecesi ise bugüne kadar süren Cumhur İttifakı doğdu.

Türkiye ekrana kilitlenmiş. TRT’de darbe bildirisi okunuyor. Asker Boğaz Köprüsünü kesmiş, tanklar sokaklara çıkmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan haber yok. Başbakan Çankırı tüneline saklanarak canını kurtarmış. Böyle bir ortamda ekrandan Türkiye’ye yayılacak olan bir güven sesi bekleniyordu.

Tam da bu sırada 1.Ordu Komutanı çıktı ve telefon bağlantısı ile  ‘Ben demokrasiden yanayım. Devlet bey beni bilir’ dedi.

Bu ne demek ti? Türkiye’nin en büyük Ordusu 1.Ordu, FETÖ darbe girişimine destek vermiyordu.

Gecenin ilerleyen saatlerinde Devlet Bahçeli de ‘Meşru hükümet işbaşında bizde yayındayız’ dedi.

 Devlet Bahçeli o gün bugün iktidar ile yan yana.

Resmi bir protokol yok ama ortak gibiler.  PKK terör örgütünün silah bırakmasına yönelik hamlesinde de siyasi sorumluluğu üzerine aldı ve devam ettiriyor.

‘Terör örgütünün lideri çağrı yapsın terör bitsin’ dedikten sonra Suriye rejimi çöktü ve siyaseti yakından takip edenler ‘Devlet bey bunu da önceden biliyordu’ demeye başladı.

Devlet Bahçeli, farklı bir isim. Kimi zaman bu adımları atıyor ve hükümete geniş alanlar açıyor, kimi zaman da klasik otomobilinde açtığı bir türkü ile iktidara mesaj veriyor.

Dün de Boks federasyonu Başkanı, kardeşimiz Suat Hekimoğlu’nun getirdiği boks eldivenlerini giydi ve sanki ringe çıktı. Yumrukları, süreci baltalamaya çalışanlara mı sıktı, bilemedim. Ama her sembolünün altında ince bir mesaj olduğunu gördük!