Geçtiğimiz hafta Cuma namazı öncesi Cuma sohbetinde Müminün süresi  1. Ayetinin tefsirini yaptım. Cemaatim vaazımı çok beğendi. Ayetin manası” Muhakkak Müminler kurtuluşa erdi.” Bu hafta ki makalemi bu konuya ayırmayı uygun gördüm.

Allah azze ve celle katında kişinin dünya ve ahiret mutluluğu için iman etmiş olması lazım gelmektedir. İman olmadan cennet yoktur.  Kişi cennete gidebilmesi için Kuranın ve Peygamberimizin ifade ettiği iman esaslarına hakkıyla iman etmesi lazım gelmektedir. Kuranda ve hadislerde iman esasları diye geçen altı iman esasına hakkıyla iman edilmesi gerekmektedir.

Bu iman esaslarından en önemlisi Allaha imandır. Diğerleri Peygamberlere iman, kitaplara iman, meleklere iman, ahirete iman ve kaza ve kadere iman olmak üzere altı tanedirler. Bu iman esaslarına iman edenlere “Mümin “ denilir.

Bu mükemmellikte var olan bu evrenin kendiliğinden olamayacağı bir yaratıcısının olması lazım gelmektedir. Nasıl ki bir resim kendiliğinden olamayacak ve bir ressama ihtiyacı varsa bu mükemmellikte var olan bu evreninde bir yaratıcısı olmalı oda zatında ve sıfatlarında bir ve tek olan  Allah azze ve celledir. Allah çokluğu kabul etmez. Bizim dinimiz tek tanrılı  bir dini benimsemiştir yani monoteistir. Çok tanrılı politeist değildir.

Bakınız bu gerçeği sadece Kuran ve Peygamberler açıklamamıştır. Günümüzden dört bin sene önce yaşamış olan antik yunan medeniyetinde felsefe ilmini bulan Aristo’da aynı gerçeği biraz yanlış olmakla beraber bulmuştur. Eserinde şöyle yazmaktadır.” Bu evrende mükemmel bir yapı var. Bunun kendiliğinden olamayacağı kesindir. Bunun bir yaratıcısı var oda Allah azze ve celledir. Fakat bu kadar mükemmel bir yapı yarattığına göre yorulmuş ve dinlenmeye çekilmiştir.” Aristo’nun anlayamadığı konu yaratıcımızın yorulmaması özelliğidir. Bizim yaratıcımızın yaratma sıfatı yani tekvin sıfatı vardır. O bir şeye ol dediğinde o şey hemen oluverir. Konuyla  ilgili Bakara   süresinde  117. Ayette” O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Allah bir işe hükmetti mi  ona sadece  “ol” der,  o şeyde hemen oluverir.”

Şu unutulmamalıdır ki bir Mümin Allah’ın dışında ki bütün otoriteleri reddedip Allah’ın otoritesini kabul etmelidir. Bir Mümin Allah’ın dışındaki otoritelere “La yani hayır ” diyebilmeli ve daha sonra da Allah’ın otoritesini kabul edip hayatını ona göre yaşamalıdır. Burada önemli olan tüm  beşeri otoritelere hayır diyebilmeli ve vahyin ışığında kendisinin ve ailesinin hayatını Allah’ın rızası doğrultusunda yaşamaya gayret etmelidir.

Şu unutulmamalıdır ki bir kişi baki yani sonsuz ahiret hayatında mutlu olabilmesi için dünya hayatında beşeri izimlerden uzak durmaları lazım gelmektedir. Yani ateizm ve  deizm gibi. Tümü emperyalist kökenli olan bu izimler kişinin dünya ve ahiret hayatının gitmesine sebebiyet verecektir. Kısaca Ateizm; Allah yok … Deizm ise Allah ve ama hayatımıza karışmasın.  Burada şu kesinlikle unutulmamalıdır ki ahirette İslam  davasının dışında bir davanın cenneti  yoktur.

Müminler kurtuluşa erdi…