Bu haftaki cuma namazı öncesi cuma vaazi iman üzerineydi. Bende önemine binaen bu hafta ki makalemi bu konuya ayırmayı uygun buldum.

İman Kuran ve sünnette iman edilmesi gereken şeylere gönülden iman edilmesine iman denilmektedir. İman esaslarının birincisi Allaha imandır. Allahımız zatında ve sıfatlarında bir ve tektir. Bu evrenin yaratıcısıdır. Kanun koyucudur. Kanunu koymuştur. Oda Kurani Kerimdir. Kuran ve sünnet insanın dünya ve ahiret mutluluğunun en önemli araçlarıdır. Hz. Peygamber bir sözlerinde şöyle buyurmaktadır;" Sizlere iki şey bırakıyorum. Bunlara yapıştığınız sürece asla yolunuzu kaybetmezsiniz. Bunların birincisi Kuran ve ikincisi de benim sünnetimdir."

Allahımız biz kullarının dünya ve ahiret mutluluğu için Kuran ve sünnet göndermiştir. Bazı kardeşlerimiz sünnete ihtiyacımız yok desede Kuranın uygulanmasına ihtiyacımız vardır. Bundan dolayı sünnet yoktur bizlere Kuran yeter diyenler ya cahil ya da art niyetlidirler.

Günümüzde insanlarımız bir dünya hastalığına kapılmış gidiyorlar. Bu sağcılık ve solculuk bizleri yedi bitirdi. Bu gidişatımız durdurabilmek için Kurana ve sünnete ihtiyacımız vardır. Bakınız toplumsal hastalıklar en üst seviyede bu ülkede işlenmektedir. Her türlü hastalık içimizde varda bir türlü Kuran ve sünnet aramızda yok. İnsanlarımız Kurana ve sünnete biraz soğuk gibi duruyor. Bunun sebebi gerek yöneticilerimiz ve gerekse İslamı anlatmakla görevli Diyanet görevlileri bu noktada kusurludur. Bu insanlar yapmadıklarını anlattıklarından dolayı söyledikleri fayda vermemektedir. Bakınız Hz. Ömer bir sözlerinde " Ben kendi nefsime yaptırmadıklarımı anlatmadım." Bu söz bile ülkem geneli insanlarımızın Kurandan ve sünnetten ne kadar uzak olduklarını göstermektedir.

İman ve ibadet asıldır. İman yalnız olmayacaktır. İmanımızın muhafazası için imanımızı ibadetlerle ayakta tutmamız lazım gelmektedir. Nasıl ki çölde bir ağaç susuz ayakta durmazsa mutlaka suya ihtiyacı varsa aynen imanımızın muhafazası içinde ibadetlerle onu ayakta tutmamız lazım gelmektedir. İbadet sadece namaz değildir. İbadet her türlü hayırlı iştir. Bunun içerisinde namaz kılmakta var oruç tutmakta var zekat vermekte var hacca gitmekte var bunun yanında sadaka vermekte var ilim tahsil edilmekte var hayvanlara güzel davranmak var anne babana iyilikte bulunmakta var hanımı ile güzel geçinmek var çocuklarımızı ahlaklı yetiştirmekte var akrabalarla komşularla güzel geçinmek var bunun yanında kanunlarımızında Kuran ve sünnetle yeniden yazılması vardır.

Egemenlik kayıtsız şartsız Allah'ındır. Kanun koyucu Allahtır. Nasıl ki bir eşyanın artısı eksisini onu üreten biliyorsa biz insanları yaratan Allahta dünya ve ahiret mutluluğumuz için gerekli olan tüm kanunları Allahımız bilecektir. Bakınız dedelerimiz ninelerimiz Osmanlılar ömürleri altı yüz yıl olmasını Kurana ve sünnete bağlı kalmalarından gelmektedir. Peygamberimiz bir sözlerinde şöyle buyurmaktadır;" Bir kavim Kuran ve sünnetle amel ederse Allah onun ömrünü uzun tutacaktır." Buradan anlıyoruz ki Osmanlılar Kuran ve sünnetle amel etmişlerdir. Bizlerde Kuran ve sünnetle amel edersek bizlerinde Allah ömrümüzü uzun tutacaktır. Allah azze ve celle devletimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin çatısı altında kıyamete kadar yaşamamızı nasip eder. Devletimizin ömrünün uzun olması için Kuran ve sünnetle amel edilmesi lazım gelmektedir. Yani sizlerin anlayacağınız sistemi İslamileştirmemiz lazım gelmektedir.

Beşeri yasalar taraflıdır. Huzur ve mutluluk getirmez. Asıl olan Rahmani yasalardır. Bundan dolayı yasalarımızı rahmani yasalarla değiştirmemiz lazım gelmektedir.Kuran ve sünnet Osmanlılarda tecrübe edilmiş ve başarı elde edilmiştir. Bizlerin Avrupanın yasalarına ihtiyacımız yoktur.

Hayat iman ve cihattır...