Geçen birkaç gün önce sokakta giderken okurlarımdan ve camaatimden biri bi sual etti. Suali şuydu; Nizamettin Hocam bu cami görevlileri bütün Türkiye'de aynı refleksi göstererek nasıl oluyorda ezanla camiye giriyor ve namaz bittikten sonra hemen çıkıp evine gidiyor?! Duraksadım. Gerçekten önemli bir konuyu soruyordu.

Bu durumu bende çoğu kez gözlemledim. Cami görevlileri hep aynı refleksi gösteriyorlardı. Ezanla beraber camiye giriyor ve namaz bittikten sonra hemen camiden ayrılıyorlardı. Bu durum biraz sıkıntılı gibi duruyor.

Bakınız Peygamberimiz döneminde Peygamberimiz Mescidi Nebevide arkadaşlarını yetiştirdiğini önemle hatırlatmak isterim. peygamberimiz döneminde mescid sadece bir namaz kılınan yer değil aynı zamanda bir eğitim hane olarak kullanılmaktaydı. Peygamberimiz mescide yaklaşık yarım saat önce gelir ve arkadaşlarına İslami ilimlerle ilgili olarak sohbette bulunurdu.

Peygamberimiz döneminde bedevi arapların medeni olması cami faaliyetlerinden sonra olmuştur.

Peygamberimiz döneminde kadınlarda Peygamberimizin sohbetinden uzak kalmamak adına Peygamberimizden mescidde kendilerine bir yer ayrılmasını istemişler ve kendilerine ayrılan yerde Peygamberimizi dinleyerek faydalanmaya çalışmışlardır.

Peygamber zamanında kadın ve erkek beraber Peygamberlerini dinleyerek faydalanmışlardır.

Peygamberimiz bu mescid faaliyetlerinde yetişen istidat ehli arkadaşlarını fethedilen yeni bölgelere kimisini eğitmen kimisini öğretmen kimisini vali olarak atamıştır.Musab bin Umeyr gibi. Hz. Musabı Peygamberimiz Medineye hicretten önce öğretmen olarak göndermiştir.

Peygamberimiz zamanında arkadaşları kadın erkek dinlerini öğrenmek adına her fırsatta Peygamberimizin yanında mescidde soru sorarak öğrenmeye çalışmalardır.

Arkadaşlarını bu eğitimden sonra yetiştirdiğinden dolayı Peygamberimizin zamanına ASRI SAADET TOPLUMU DENMİŞTİR.

Peygamberimiz zamanında mescid bir namazgah bir egitimhane bir hastane bir mahkeme bir hapishane olarak kullanıldığını görmekteyiz. Yani asri saadette mescid bugünkü manada sadece bir namaz kılınan yer değildi. Çok fonksiyonlu olarak kullanılmaktaydı.

Diyanet İşleri Başkanlığı kurulduktan sonra camilerde ki bu çok seslilik zamanla geri bırakılmaya başlandı ve bugün ki sadece namaz kılınması ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Öncelikle Rahmetli Atatürk tarafından kurulan Başkanlığımızın devam etmesi taraftarıyım. Bunu burada özellikle belirtmek isterim. Çünkü bu ülkede ne manaya geliyorsa insanlarımızdan bazıları cemaat halinde bir araya gelerek kendilerine göre adına din deyin veya başkaca bir şey deyin cemaat halinde bir şeyler yaşamaya çalışmaktalar. Tabi bunu yazarken bu durum kesinlikle saf ve temiz de olduğunu söyleyemeyeceğim. Şöyle ki bir cemaatin radyo televizyonundan İslama uymayan bazı söylemlerin kullanıldığını bu kardeşiniz duymuş durumdadır. Mesela bir örnek isterseniz bu söylemlerden biri "Şu evliyanın çadırının çekim gücü beşse Peygamberin çadırının çekim gücü üç demişlerdir." Bu ve bunun gibi sayılamayacak hemen hemen her cemaatten bu sözler vari cümleler bu kulaklar işitmiştir. Buradan anlıyoruz ki tüm bu ne idüğü belli olmayan söylemlerle Başkanlığımızın savunduğu İslamı karşılaştırdığımız zaman bana göre Başkanlığımızın sesinin devam ettirilmesi taraftarı olduğumu önemle hatırlatmak isterim.Tabi tüm bu argümanları yazarken bir Müslüman olarak hepsine İslam kardeşliği altında saygı duyduğumuzu da önemle hatırlatmakta fayda vardır diye de inanmaktayım.

Ayrıca bu ülke de hayat bulan cemaatlerin arasında İslam kardeşliğinin devamı olarak ta bazı sıkıntıların olduğunu belirtmek isterim. Bu ülkede çoğu cemaat kendilerini hak bulurken karşısındaki kardeşlerini küfürle itham edecek kadar ileriye duygularını taşıması beni bu konuda biraz daha Başkanlığa yaklaştırmaktır. Tabi bunu yazarken Başkanlığa da bir miktar söz söylemeyi bir borç bilmekteyim. Onuda müsaade ederseniz makalemin sonlarına bırakmak isterim.Bu ülkede ki cemaat olgusunu Kurana ve sünnete göre yeniden konuşmamız lazım gelmektedir.

Ben Müftü Beylerle çok defa bu konuda söyleşide bulundu. Kendilerine camilerimizin hayat katılması ve içerisinde sevgi derslerinin konulmasını kendilerinden istedim. Şöyle ki uzunca bir zamandır camilerimizde cemaat kalmadı. Hemen hemen tüm camilerimizde vakit namazlarında çatlasın en fazla beş kişi bulursunuz. Biraz cuma namazlarında camilerimizin bir kısmı dolmaktadır. Birazda bayram namazlarında camilerimizin dolması söz konusu.  Buradan anlıyoruz ki camilerimizin insanlarımız üzerinde kayde değer bir etkisi bulunmamaktadır. Eğer böyle giderse yakın bir gelecekte trilyonluk camilerde sinekler uçuşacak.  Tabi bunun yanında Kur'an kurslarında konuşulması gerekmektedir. Yıllardır Kurslarda Kuranın ezberlenmesi olarak bir eğitim verilmekteydi. Bu durumda biraz sıkıntılı olarak durmaktadır.  Hİç vakit geçirmeden Kuran Kurslarında temel islami ilimlerinde okutulması ve icazet verilmesi geleceğimizi kurtarmamız adına önemlidir diye düşünmekteyim. Bakınız İmam hatip okullarının da halkımız üzerinde kayde değer bir etkisinin olmadığını söyleyebilirim. İlahiyat fakültelerine hiç girmek istemiyorum. Oralarda çocuklarımız imanlarını kurtarabilirseler ne ala.

Buradan anlıyoruz ki devam etmesi gerekli olmakla beraber Başkanlığımızı Kurana ve sünnete göre yeniden dizayn etmemiz geleceğimizi kurtarmamız adına çok gereklidir...