Geçtiğimiz günlerde yapılan Olağan Genel Kurulda Trabzonspor’un 47. dönem faaliyet raporuna göre, şampiyonluk yaşadığı 2021-22 sezonu sonrasında futbolcu maliyetleri 13 milyon Euro,son 1 yılda kulüplere olan borcu 118 milyon TL, menajerle olan borcu da 40 milyon TL artmış.
Ve gelinen noktada kulübün borcu 2.4 milyar liraya yükselmiş..
Bunu öğrenince 31 Mart 2021 de yazdığımız bir yazıyı hatırlayıp bulup çıkardık arşivden.
Bakalım neler demişiz: Bilinen fıkradır ancak Türk futboluna özellikle de Trabzonspor’a çok uyduğu için tekrarlayalım.. Adamın biri açlıktan perişan, çaresizce dolaşırken bir lokantanın kapısında yazı görmüş: Yemek bedava, sen ye torunun ödesin..
Hemen atılmış tabi, ve sormuş..
‘Nasıl yani, şimdi ben ne istersem yiyeceğim de benden para almayacak mısınız?’
‘Yok’ demişler ‘Ne parası, ne istersen ye biz o parayı ileride torunundan alacağız’
Tabi hemen çökmüş bir masaya canı ne çekmişse tıka basa doyurmuş karnını, üzerine tatlısını, çayını bir de kürdan almış dişlerinin arasını keyifle çıkarken, kasadaki görevli ‘Hoop hemşerim’ diyerek hesap pusulasını uzatmış.’
Tabi bizimki isyanda, ‘Bana öyle demediniz, hani yemek bedavaydı para almayacaktınız, niye beni kandırdınız?’
‘Tamam arkadaş’ demiş kasadaki, ‘Sakin ol, senin yediklerin bedava, bu dedenin hesabı!
Yani, Trabzonspor’da giden her yönetimin ardından gelecekler ,bu tür hesap pusulaları ile karşılaşmaya devam edecek.
Hem de giderek katlanan ve ödenmesi asla mümkün olmayan pusulalar…
Hesap ortada; 5 yıllık süreyle yapılandırılan devasa borçlarının vadesi iki yıl daha uzatılarak yüzde 20 faizle 7 yıla çıkarılan kulüplerden diğerleri bizi ilgilendirmez de , şimdilik yaklaşık 1,5 milyar TL civarında olduğu belirtilen Trabzonspor’un bu borcu, sezon sonunda yapılacak transferlerle 2 milyarı bulur mu?
Geçer bile.
(Geçti ve 2.4 milyar’ oldu)
Çoğu döviz cinsinden olan bu borçlar faiziyle nereye varır?
Şampiyon olsan bile alacağın para bunun ne kadarını kapatır?
Ve de bu şartlarda Trabzonspor’un geleceği ne olur?
O zaman girişteki fıkraya dönelim:
‘Biz karnımızı doyuralım da, onu da torunlar düşünsün’ mü diyelim?
Kaygısı Trabzonspor olanların demeyeceğini biliyorum..
Çünkü, tekerlek rayından bir çıkarsa İMF gelse kurtaramaz..
Yıkımın bir adım gerisindeyiz!
İMZA PARASI!
Eskiden de var mıydı bilmiyorum ama son yıllarda yapılan transferlerde serbest statüde olup bonservis ücreti bulunmayan oyunculara imza parası da veriliyor.
Bu şartlarda alınan oyuncular için makul bir imza parası da elbette normaldir.
Ancak işi abartmayacaksın.
Örneğin Denswil gibi ilk tercih olmayan birine ilk yıl için 950 bin Euro, 2.yıl için 950 bin Euro,3. Yıl için 950 bin Euro, ve 4. yıl için de 400 bin Euro olmak üzere toplamda 3 milyon 250 bin Euro imza parası vermeyeceksin..
Denswil kötü futbolcu mu?
Değil..
Şans verildiğinde hem stoperde hem de sol bekte görevini yapıyor. Üstelik te sorunsuz biri.
Lakin,3 milyon 250 bin Euro bonservis ücreti olsa Denswil’i alır mısın?
Almazsın.
O zaman o kadar imza parası da vermeyeceksin.
Kaldı ki yıllık garanti ücretini de zaten 1 milyon 250 bin Euro gibi bence yüksek tutmuşsun..
Koita ve benzeri örneklerle birlikte zaten hapı yutmuşsun..
Ondan sonra da yalvar oyuncuya ki; ‘Ne olursun git’
O da diyor ki haklı olarak!;
‘Tamam, verin paramı gideyim..’
Böyle kaç oyuncumuz var?
Ve de Ahmet Suat Özyazıcı, Özkan Sümer ve Şenol Güneş gibi efsanelerin bile üç yıl art arda kalamadığı Trabzonspor'da bir hocayla 3 yıllık anlaşma imzalamak demek, yüklü bir tazminatı da peşinen kabul ediyor olmak demektir..
Kaldı ki
Eğer işler umulduğu gibi gitmez de yönetim bırakırsa, yeni geleceklerin eli, kolu niye bağlanıyor ki ?
FENER MAÇI DÖNÜM NOKTASI..
Şu bir gerçek ki yıllar sonra gelen şampiyonluk sanki gerilen fay hattını kırıp herkesi rahatlattı.
Yaşanan büyük sevinçler ve gösteriler sonrası insanlar amacına ulaşmış olmanın rehavetine girdi.
Bundan sadece taraftar değil, sorumlular ve futbolcular da etkilendi gibi..
Takımın oynadığı futbol ve aldığı sonuçlar da bunda etkili olmuş mudur bilemem ama , gerçek böyle..
Oysa henüz yolun başındayız ve bu köprünün altından daha çok sular akacak.
Lakin yeni bir silkinişe ihtiyaç var.
Bunun için de en önemli fırsat, cumartesi günü Akyazı ‘da Fenerbahçe ile oynayacağımız maçtır.
Bu maçın kazanılması halinde herkes silkinip kendisine gelir ve Trabzonspor geçen sezon ki havasını yakalar.
Beraberlik şimdiki görüntüyü fazla değiştirmez lakin..
Yenilgi taraftarı tamamen uzaklaştırır.
Kalan haftaları 3-5 bin kişinin izlediği özel maçlara çevirir.
Bu yüzden Fenerbahçe maçı Trabzonspor için kesinlikle dönüm noktasıdır.
Ya, bu sezon da umutları yeşerteceğiz..
Ya da ‘Ne maçı la, yemişim maçı’ dedirteceğiz..
Yani; Bu maçı alacağız ,başka yolu yok..