Trabzonspor’un bu sezon şampiyonluk hedefleri şu anki oyun ve oyuncu kalitesi göz önüne alındığında gerçekçi olmaktan oldukça uzak görünüyor. Futbolun temel kuralları gereği bir takımın zirveye oynaması için sadece iyi bir teknik direktöre veya kulüp kültürüne sahip olması yeterli değildir. Başarı, güçlü bir kadro kalitesi, disiplinli bir oyun anlayışı ve istikrarlı sonuçlarla mümkündür. Ancak Trabzonspor ne yazık ki bu sezon bu üç önemli faktörün de gerisinde kalmış durumda.

Trabzonspor’un mevcut kadrosu üst sıralara oynamak için belirli bir kaliteye sahip olabilir, ancak şampiyonluk mücadelesi vermek için gereken derinlik ve kalite eksikliği göz ardı edilemez. Şampiyonluk yarışındaki takımlar genellikle hem ilk 11 hem de yedek kulübesiyle rakiplerine üstünlük sağlayacak geniş bir oyuncu havuzuna sahip olmalıdır. Trabzonspor’un kadrosunda bu genişlik ve kalite maalesef yok. Özellikle savunma hattındaki zayıflıklar, orta sahada yaratıcı oyuncu eksikliği ve gol yollarında yaşanan sıkıntılar, şampiyonluk yarışında Trabzonspor’u geriye iten en büyük etkenlerden biri. Takımın hücum hattında kilidi açacak ve maçların sonucunu belirleyecek oyuncu eksikliği açıkça ortada. Geçmiş sezonlarda Trabzonspor bu tarz oyunculara sahip olduğunda şampiyonluk mücadelesi verebiliyordu. Ancak bu sezon takımda bireysel olarak öne çıkan ve maçın kaderini değiştirebilecek yeterli oyuncu bulunmuyor. Yıldız oyuncu eksikliği takımın şampiyonluk yolunda kritik maçlarda puan kaybetmesine neden oluyor. Trabzonspor’un oyun yapısı şampiyonluk yarışındaki takımın ihtiyaç duyduğu seviyede değil. Oyun planı net olsa bile bunu sahaya yansıtmak için gereken takım uyumu ve taktik disiplini tam anlamıyla oturmuş değil.

Şenol Güneş gibi tecrübeli bir teknik direktör bu yapıyı kurmak için çaba sarf ediyor ancak takımın sezon başından bu yana sergilediği performans bu çabanın yeterli olmadığını gösteriyor. Bir takımın şampiyon olabilmesi için sadece iyi maçlar çıkarması değil, aynı zamanda kötü oynadığı zamanlarda dahi kazanabilmesi gerekir. Trabzonspor bu sezon birçok maçta istikrarsız ve tutarsız bir performans sergiledi. Özellikle defansta yapılan bireysel hatalar ve orta sahadaki organizasyon eksikliği takımın birçok maçta puan kaybetmesine yol açtı. Şampiyonluk yarışında olan bir takım bu tür hataları minimize etmek zorundadır. Trabzonspor’un defansif zafiyetleri ve orta sahada oyunu yönlendiren bir lider oyuncu eksikliği rakipleriyle arasındaki farkın açılmasına neden oluyor. Şampiyonluk yarışında olmak sadece fiziksel değil aynı zamanda psikolojik bir savaştır. Trabzonspor’un özellikle baskı altında oynadığı maçlarda bu psikolojik savaşı kazanamadığını görüyoruz. Takımın maç içinde konsantrasyonunu kaybettiği anlar şampiyonluk yolunda büyük handikap oluşturuyor. Bu zayıflık özellikle şampiyonluk için doğrudan rakip olan takımlarla oynanan maçlarda daha da belirginleşiyor. Trabzonspor’un bu baskıyla başa çıkabilmesi için sadece taktiksel değil, mental olarak da güçlenmesi gerekiyor. Ancak bu sezon takımın bu konuda büyük eksiklikler yaşadığı açıkça ortada. Bir diğer önemli faktör de taktiksel esneklik eksiklik. Şenol Güneş gibi tecrübeli bir teknik direktör elbette oyuna farklı stratejiler katmaya çalışıyor ancak takımın bu stratejileri uygulayabilecek yetenekte olmadığı görülüyor. Trabzonspor’un bu sezon oyun planı belli bir noktada kilitleniyor ve rakipler bu planı kolayca çözüyor.. Oyun içinde yeterince alternatif plan üretememek takımın maç kazanma şansını düşürüyor. Trabzonspor’un bu sezon şampiyonluk yolunda olması şu anki oyun yapısı ve oyuncu kalitesi ile pek mümkün görünmüyor. Hem kadro derinliği hem de oyun içindeki organizasyon eksiklikleri takımın zirveye ulaşmasını zorlaştırıyor. Şenol Güneş gibi bir teknik direktör elbette Trabzonspor’a uzun vadede faydalı olabilir, ancak bu sezon şampiyonluk yarışında Trabzonspor’un eli güçlü değil. Mevcut oyuncu kadrosunun performansı Trabzonspor’un şampiyonluk hedefini başka baharlara bırakacağına işaret ediyor. Bu durumda, Trabzonspor’un yönetimi, sezonun geri kalanını değerlendirmeli ve önümüzdeki sezon için hem oyuncu kalitesini artıracak transferler yapmalı hem de takımın oyun yapısını güçlendirecek adımlar atmalıdır.

GÜNEŞ DOĞACAK MI?

Trabzonspor teknik direktörü Şenol Güneş’in takımın mevcut durumu nedeniyle büyük zorluklarla karşı karşıya olduğu hepimizin malumu. Bir kulüpte teknik direktör değişiklikleri genellikle yeni bir dönemin başlangıcı olarak algılanır ve olumlu bir etki yaratması beklenir ancak Şenol hocanın yaşadığı zorluklar belli ki Trabzonspor’un uzun süredir var olan sportif sorunlarından kaynaklanıyor. Özellikle oyuncu kalitesinin düşük olması ve takımın sezon öncesinde yeterince iyi çalışmamış olması Şenol hocanın işini fazlasıyla zorlaştırıyor. Bir takımın başarısındaki en önemli faktörlerden biri oyuncu kalitesidir. Trabzonspor yıllardır kadro mühendisliğinde eksiklikler ve transfer politikalarında tutarsızlıklar yaşıyor bu da takımın teknik kapasitesini, genel oyun kalitesini ve iskelet oluşturmasını doğrudan etkiliyor.. Şenol hoca Trabzonspor’un başına geçtiğinde muhtemelen elinde daha işlevsel ve organize bir takım bulmayı bekliyordu fakat mevcut kadronun kalitesi Şenol Güneş gibi deneyimli bir teknik direktörün bile sınırlarını zorluyor.. Özellikle takımın hücum hattında ve orta sahasında ciddi zaaflar mevcut. Savunmadaki bireysel hatalar ve oyuncuların açıkçası yetersizlikleri takımın pozisyon ve gol bulmakta sorun yaşamasına neden oluyor. Orta sahada ise oyun kurma becerisi yüksek olan oyuncuların eksikliği Trabzonspor’un hücumda etkili olmasını, rakibe üstünlük kurmasını engelliyor. Bu eksiklikler bütünüyle oyuncuların bireysel yeteneklerinden kaynaklı değil, bir bütün olarak takımın yapısal sorunlarıyla ilgilidir.. Şenol Güneş’in tecrübesi ve futbol bilgisi bu sorunları çözmek için yeterli olabilir ancak eldeki oyuncu kalitesi çözümü büyük ölçüde zorlaştırıyor. Bir takımın sahada başarılı olabilmesi için sadece bireysel yetenekler değil aynı zamanda organize bir oyun planı ve takım çalışması da gereklidir. Trabzonspor’un sezon öncesi hazırlık kampında yeterince çalışmamış olması sahada sistemsiz ve dağınık bir takım görüntüsü vermesine neden oluyor. Şenol Güneş’in futbol felsefesi disiplin, düzen ve kolektif çalışma üzerine kuruludur. Ancak bu felsefeyi uygulayabilmesi için oyuncuların hem fiziksel hem de mental olarak hazır olmaları gerekmektedir. Ne yazık ki mevcut durumda takımın fiziksel kondisyonunun düşük olması ve oyuncuların bireysel olarak sahada yeterince istekli görünmemesi Güneş’in işini daha da zorlaştırıyor. Trabzonspor’da takımın yeterince çalışmaması, saha içindeki uyumsuzluk ve oyun anlayışındaki eksikliklerle açıkça görülüyor. Topun yeterinde ön bölgede kalmaması forvetlerin gol yollarında etkisiz kalması Şenol hocanın sahaya koymak istediği oyunun önündeki en büyük engellerdendir..

Şenol hoca Trabzonspor’a döndüğünde büyük beklentilerle karşılandı. Deneyimi ve başarı dolu geçmişi camiayı heyecanlandırdı ancak Şenol Güneş’in futbol anlayışını oturtması, oyuncu kalitesinin düşük olması ve takımın organize bir şekilde çalışmamış olması nedeniyle beklenenden daha fazla zaman alacak gibi görünüyor.. Güneş, geçmişte çalıştırdığı takımlarda disiplinli ve organize, göze hoş gelen futbol konusunda başarı sağlamıştır. Trabzonspor’da da bu başarıyı yakalayabilmesi için takımın taktiksel uyumunu artırması gerekiyor. Bu süreçte mevcut oyuncu kadrosunun yeterli olmadığı ortada, bu nedenle ara transfer döneminde kadroya yapılacak takviyeler büyük önemli. Şenol Güneş’in oyun anlayışı doğrultusunda takımın özellikle orta saha ve hücum hattında yetenekli ve disiplinli oyunculara ihtiyacı olduğu açık, bakalım zaman ne gösterecek.. Güneş’in, bu süreçte başarılı olabilmesi için yönetim ve taraftarların da sabırlı olması ve takıma gerekli desteği vermesi gerekmektedir.

BAYARSLAN’A KİM DUR DİYECEK?

Aslında Gaziantep-Trabzonspor maçında çok kötü bir yönetim gösteren hakem Volkan Bayarslan’ı anlatmaya, yazmaya gerek var mı bilemiyorum ama yazmamakta olmuyor. Kayserisporlu Morte, Eren Elmalıya aynı pozisyonu yapıp maçın hakemi Ali Şansalan devam ettiriyor... Trabzonspor golü yiyor. Gaziantepspor maçının hakemi Bayarslan tıpa tıp aynı hareketi devam ettirip Trabzonspor golü atınca VAR’daki eyyamcının ağzı ile pozisyonu izleyip sonra bravo deyip golü iptal ediyor. Senden hakem olmaz. Çünkü Volkan Bayarslan ne zaman Trabzonspor maçlarını yönetse illaki bir vukuatı çıkıyor. Sayın Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu nerede kaldı senin dürüstlük ve adalet sözlerin..

Bu Volkan Bayarslan’ın Trabzonspor maçlarında ilk vukuatı değil. Neresinden tutarsan elinde kalıyor. Geçmişte Trabzonspor maçında yaşadığı olayın izleri belli ki halâ silinmemiş, belli ki travmayı tam atlatamamış.. Pozisyona çok yakın olduğu için devam demiş, akabinde VAR’ın çağırmasıyla kontrole giderek kendini reddetmiştir.. Sen hakemsin ve o pozisyonları süzebilmek için oradasın, hadi diyelim süzemedin ve gittin izledin, ne gördün? Pozisyonun neresi faul??!! Aynı pozisyon İstanbul’da bir statta hele de ceza sahası içinde olsaydı ve gidip 40 kere izleseydin verebilir miydin..?? Mümkün değil, TFF başkanı Trabzonlu, Trabzonsporlu da olsa, o başkan adaletten dem vursa da veremezsin. Yazıklar olsun sizin düzeninize, sizin adaletinize…!!!

İSTANBUL'DA DOSTLARLA BULUŞTUK

Geçen hafta gazeteci kardeşim Enis Yıldırım ile İstanbul ve Ankara seyahatine çıktık.. İstanbul’da konaklayacağımız otele yerleştikten sonra önce Trabzon eski Emniyet Müdürü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanı Metin Alper’i makamında ziyaret ettik. Hoş bir sohbet yaptıktan sonra benim için değerli olan Trabzon - Kelkit ve İstanbul arasında mekik dokuyan 1954 Kelkit Belediyespor Onursal Başkanı ve Ariana Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akın ile Nişantaşı'nda bir araya geldik. Gurbet ellerde sıla özlemi çekenlerden biridir Murat Akın.. Kelkit'in gümrah ovalarında dünyaya gözlerini açtı. Doğduğu yerde değil doyduğu yerde yeşerdi, serpildi, büyüdü. Türkiye'nin sayılı iş adamlarından biri oldu.

Memleketi Kelkit ve Trabzon için yağmurlarını göz pınarlarında kaynağa dönüştüren bir kişi. Parayı kazandı ama Kelkit ve Trabzon ile bağlılığını hiçbir zaman koparmadı. Uzun yıllardan beri tanıyorum kendisini. On parmağında on marifeti var.. Sohbete bir başladık saatlerin nasıl geçtiğini anlamadık. Trabzon’da yaşadığı yılları tekrar hafızasında canlandırarak bizlere anlattı.. Yaptığı hizmetler ile güzel projelerin altına imzalar atıyor.. Mütevazi… İçten… Samimi… Beyefendi… Çalışkan… Fitne fesat bilmeyen… Kavgacı değil, tuttuğunu koparan mücadelesi bir ruha sahip. Son derece saygılı… Herkesin sevgisini kazanan bir isim. Kapısına geleni geri çevirmeyen bir ağabey. Sağ elin verdiğini sol ele göstermeyen yufka yürekli koca insan. En büyük serveti iyilik ve hakkaniyetli olması, insana değer vermesi. İşte örnek iş insanı Murat Akın. Hani bir söz vardır… Ektiğini biçersin diye… Murat Akın’da ektiğini biçmeye devam ediyor. Allah yolunu açık etsin.

GENÇLİĞİN HEDEFİ ÇÜRÜYOR

Akyazı Stadyumu’nda 50 Bin TL’lik İsraf: Okçuluk Hedef Tahtaları Çürümeye Terk Edildi Sporun her dalını desteklemek ve gençleri teşvik etmek amacıyla kurulan tesislerde gördüğümüz manzara maalesef içler acısı. Akyazı Futbol Sahası'nda 1 aydır atıl durumda bekletilen, her biri 10 bin TL değerindeki 5 adet okçuluk hedef tahtası çürümeye terk edilmiş. Toplamda 50 bin TL’lik spor ekipmanı göz göre göre heba ediliyor, ne gören var ne de ilgilenen. Bu durum, gençlerimizi spora kazandırmak için ayrılan bütçenin nasıl hoyratça harcandığını gözler önüne seriyor. Okçuluk, tarihin en eski sporlarından biri ve özellikle son yıllarda ülkemizde giderek popülerleşen Mete Gazoz’un Dünya ve Avrupa Şampiyonu olduğu bir branş.

Gençlerin bu spora yönelmesi için böyle pahalı ekipmanlar alınıyor ama alınan malzemelerin kullanıma sokulmadan çürümesi kabul edilemez bir ihmalin sonucudur. Burada asıl sorulması gereken soru şudur: Bu ekipmanlar neden kullanılmıyor? Gençlik Spor İl Müdürlüğü bu malzemeleri alırken nasıl bir planlama yaptı? Madem sahada kullanılmayacaklardı neden bu kadar pahalı malzemeler alındı ve çürümesi için kaderine terk edildi? Sorumluluk sahadaki birkaç görevlinin değil, bu işin başındaki kişilerin omuzlarındadır. Yetkililerin bu duruma göz yumması, kamu kaynaklarının israf edilmesine karşı umursamaz bir tutum sergilemesi kabul edilemez.

Gençlerin spora teşvik edilmesi gerekirken, devletin imkanları göz göre göre çarçur ediliyor. Bu israf sadece ekonomik anlamda değil aynı zamanda gençlerin spor yapma imkanlarını engelleyerek sosyal anlamda da büyük bir zarar veriyor. Yetkililerin bir an önce bu duruma müdahale etmesi ve okçuluk hedef tahtalarını yeniden kullanıma kazandırması şarttır. Bu durumun takipçisi olacağımızı hatırlatmakta fayda var. Sporun özüne dönelim, malzemeleri koruyalım, gençlerimizi spora teşvik edelim.