Bir büyük depremi daha yaşadık. On vilayetimizde gerçekleşti. Kahramanmaraş,Gaziantep ve Hatay gibi on vilayetimizde yedi nokta yedi ve yedi nokta sekiz şiddetinde Cumhuriyet tarihinin en büyük depremlerinden biri oldu.

Bu büyük depremde kırk bin civarında şehidimiz var. Allah gani gani rahmet eylesin. Geride kalanlara  sabrı cemil ve hastalara acil şifalar versin.

Ben bu yazımda deprem sonrası nasıl şehirleşmemiz lazım geldiği hakkında fikir teatisinde bulunacağım. Allah bir daha böyle büyük bir afet yaşatmaz bizlere inşallah.

Anlayabildiğim kadarıyla deprem sonrası şunlara dikkat edilmesi lazım gelmekte.

Öncelikle tarım arazilerinden uzak durulması lazım gelmekte. Doğrudur tarım arazileri inşaat işlerinde cazip gelmekte. Yani tarım arazilerinde ucuz inşaat yapılmakta. Fakat tarım arazileri toprak bakımından yumuşaktır. Evet doğrudur inşaat yapılması kolaydır fakat inşaat yapıldıktan sonra temel sert olmadığından yapılar en ufak bir sallanmada yerle bir olacaktır.

Ayrıca tarım arazileri tarıma açılmalıdır. Eğer böyle tarım arazileri imara açılmaya devam edilirse Allah muhafaza ekip yiyeceğimiz sebzemiz meyvemiz kalmayacak. Bundan dolayı bu zenginler yarın bu tarım arazileri imara açılmaya devam edilirse taşın karın doyurmadığını anlamamız geç olabilir. Yada şöyle yazayım bir tarım ülkesi olan ülkemiz tarımsal ürünlerle değil de taş yığınlarla anılmaya başlayacak.

Bu durumda şöyle bir sorun oluşturacak artık tarlalarımız ürün vermeyecek ihtiyaç duyduğumuz tarımsal ürünleri dışarıdan almaya başlayacağız. Bu da bizlere ayıp olarak yetecektir. Tarım ülkesinden taş yığınlarına. Tuhaf…

İnşaatlar  TOKİ kalitesinde yapılmalı. Depremlerde TOKİ binalarında hamdolsun yıkım olmamakta. Şahıslar tarafından yapılan binalarda yıkım ortaya çıkmakta. Örnek vereyim Kahramanmaraş depreminde TOKİ binaları zarar görmedi şahıs binaların yüzde doksan gibi bir yıkım gerçekleşti. Bu da çok büyük bir rakamı oluşturmaktadır.

TOKİ binalarında radyan temel kullanılmakta. Şahıs binalarında da radyan temel aranması can güvenliğimiz açısından çok gereklidir. Günümüzde bu yapılmadığından en ufak bir sallanmada binalarımız yerle bir olmaktadır. Bu binalarda on binlerce canımızı kaybettik. Hep haris müteahhitlerin  inşaat malzemelerinden çalmalarından kaynaklanmakta.

Önemli gördüğüm diğer bir özellikte her şehrimizin mimari özellikleri yapılacak inşaatlarda ortaya konulmalıdır. Mimari özellikler yapılacak binalarda ortaya konulmalıdır. Nasıl mı?! Şöyle ki Selçuklular ahşap bina yapımında önde idiler Osmanlılar ise taş işlemeciliğinde yaptıkları binaları ortaya koymuşlardı.

Bir diğer önemli gördüğüm husus yapılacak binalar dikey değil yatay olması için gayret edilmeli. Yatay binalar depreme daha dayanaklı olduğu unutulmalı. Çünkü binalar yükseldikçe depreme dayanaklığı daha düşecektir. Ondan dolayı yatay bina modeline geçiş yapmamız deprem gibi bir afetle yüzleştiğimiz zaman daha hazırlıklı olacağımız kesindir.

Gördüğüm bir diğer özellikte yapacağımız binalarımızı dağ gibi sert yerlere yapmamız deprem gibi büyük yıkım olaylarında bir nebzecik moralimiz sağlam kalması için gerekli olduğunu düşünüyorum.

Doğal afet kader. Fakat hazırlıklı olmamız aklın bir gereğidir…