Ne yazarsan yaz, ne anlatırsan anlat, benim derdime çare olamadıktan sonra ben seni dikkate alamam, dikkatle dinleyemem dediğimiz bir ortamdayız. Vatandaşın derdi de şu an, hiç şüphesiz geçim! Ne seçim, ne pandemi, ne spor, ne sanat, ne şiir, ne tiyatro, ne de moda, sadece geçim!

Vatandaşın asıl derdi, ayı nasıl kapatırım, akşama eve ekmek nasıl götürürüm, kiramı nasıl veririm, faturalarımı nasıl öderim derdinde şu an herkes. Benzinin litresinin çift haneli rakamlara ulaştığı, ekmeğin, simidin zamlandığı ve daha da zamlanacağı, market alışverişinde yüklü para verip filesi yeterince dolmayan vatandaşın tek derdi geçim!

Ne oldu, nasıl oldu da daha bir yıl öncesine kadar bolluk içerisinde yaşarken şimdi dar boğaza düştük? Bir anda dağı taşı gezerken kendimizi nasıl da daha az zamsız benzin alabiliriz kuyruğunda bulduk? Bir yıl önce müşteri beğenmeyenler, iş beğenmeyenler şimdi nasıl oldu da iş peşine, müşteri derdine düştü?

Öyle bir ortam var ki, rakamlar, fiyatlar, etiketler artık günlüğü de geçti anlık değişiyor. Pahalılık can yakmaya başladı. Deyim yerindeyse herkes meteliğe kurşun atıyor. Sürekli artan kurdan dolayı paramız son derece değer kaybetti.

Sadece bizde değil, pandemi ile birlikte dünya genelinde artan enflasyon ve enerji krizi artık bütün devletlerin önceliği oldu. Özellikle ülkemizde başta gıda fiyatları olmak üzere artan pahalılık nedeniyle vatandaş son derece zor durumda kalıyor. Mutfak masrafı her geçen gün artıyor. Sabit bir işi ve maaşı olanlar bile artık geçim derdinde.

Özellikle işi olmayan, sabit bir geliri bulunmayan, çoluk çocuk bakıp kirada yaşayanların Allah yardımcısı olsun. Öyle bir duruma geldik ki, günden güne fakir daha fakir, zengin ise daha zengin hale gelir bir ortam oluştu sanki.

Sadece pandemi de değil aslında, hükümetin yeni ekonomi modeliyle birlikte bütün ekonomik göstergeler tamamen aktif hale geldi. Bu yeni ekonomi modelinde faiz belasından kesin bir dille kurtulmanın inşallah arifesindeyiz. Fakat zamanlamanın ve alınan önlemlerin yerinde ve yeterli olduğunu hiç sanmıyorum.

Tarım ve hayvancılığın neredeyse bittiği, hammaddede dışa bağımlılığının olduğu, üretimin sadece belli başlı yerlerde kayda değer olduğu, dengelerde ithalatın ağırlıklı olduğu şu ortamda yeni ekonomi modeline geçiş bayağı sancılı olacak kanaatindeyim.    

Piyasalar ne zaman normale döner bilmiyorum. Öyle bir ortamdayız ki herkes haklı. Üretici haklı, pazarcısı haklı, pazarlamacısı haklı, muhalefet haklı, iktidar haklı, herkesin baktığı pencereden haklı tarafları var kesinlikle.

İşveren haklı, işçi haklı, şu ortamda çalışmak da zor işçi çalıştırmak da zor, gerçekten herkesin haklılık payı var. Asgari ücret bu yıl geçmiş yıllara oranla epey bir yükseltilecek, beklenti ve söylemler o yönde ama yine de yetmeyecek diye düşünüyorum.  

İşsizlik tavan yapmış, enflasyon azmış, alım gücünün günden güne daha da çok düştüğü bu ortam nereye doğru gidiyor? Bu kötü gidişat nerede duracak? Gerçekten bu devrin kurtuluş savaşında mıyız? Yoksa bu yaşadığımız bir ekonomik darbe mi?

Peki, çözüm ne? Bu ekonomik cendereden nasıl çıkarız? Onu da inşallah bir sonraki yazımda dilim döndüğünce, aklım kestiğince, kendi tespitlerimce anlatmaya çalışacağım. Haftaya görüşmek dileğiyle, iyi haftalar diliyorum.