Var mı böyle bir başkan! Bankalar Birliği borcunu kapatarak tarihi bir hamle yaptı... 30 milyon Euro tutarındaki ödemeyi tamamladı... 1 milyar TL’yi aşan bu ödemelerle: UEFA’daki 8 dosya kapatıldı. Bonservis ve futbolcu alacakları ödendi. UEFA’dan borçsuzluk yazısı alınarak Avrupa kriterlerine uygunluk sağlandı. 2 milyar TL’yi aşan vergi borcu yapılandırıldı ve ilk taksit olan 21 milyon TL ödendi.

Dedi ki; "Mali disiplinle daha güçlü bir Trabzonspor için çalışıyoruz." HELAL OLSUN! Türk futbolunun örnek başkanı böyle olur… Trabzonspor; Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi İstanbul'un devasa kulüplerine kafa tutup Anadolu'da devrim yaptığında da böylesine büyük dokunuşlara imza atmıştı ama tabii ki o dönem itibarıyla ekonomik bir seferberlikten söz etmek imkansızdı. Topyekündü bu devrimsel seferberlik. O yıllarda, rahmetli Ahmet Suat Özyazıcı ve neferleri öncülük etti bu devrime... Taraftarlara ucube ve kof gibi gelebilir şimdilerde Ertuğrul Doğan liderliğinde yürütülen bu "temize çıkma" hamlesi ama öyle değil.

Ertuğrul Başkan çok zeki bir insan. Hamlelerini gelişigüzel yapmıyor, ölçüyor tartıyor, kurguluyor, satranç ustalığında atıyor her adımını, mali disiplin tedbirlerine de sadık kalıyor... Tüm bunları yaparken kulübün her yönden geleceğini sağlam zeminlere oturtmaya özen gösteriyor. Takım iki sezondur aldığı sonuçlar itibarıyla kötü gitti, gedikler verdi amenna... Ama bu demek değil ki durulan Fırtına ayağa kalkmasın, şampiyonluk defterleri yeniden açılmasın, cefakar ve vefakar taraftar yeniden şampiyonluk özlemleri kurmasın. Olur, Ertuğrul Başkan'la olur... Yakında göreceksiniz, Şenol Güneşli, Ertuğrul Doğanlı günlerin çiçeklerle yeşerdiğini... Biraz sabır lütfen! Unutmayın ki; Ancak sabredenlere, mükâfatları hesapsız olarak ödenecektir. Satırlarıma rahmetli Süleyman Demirel'in sözlerini eklemek istiyorum: Köylü, Aydın pazarında turp satıyormuş. Müşteri gelince önce ufak turpları çıkarıyormuş. Müşterinin biri "Bu turp büyük" diye yüzünü buruşturup, yürüyünce... Köylü, arkasından seslenmiş: Hele dur bey... Turbun büyüğü heybede. Özetle, Trabzonspor'da yaşananlar ne ki... Daha büyük gelişmeler var önümüzde, o gelişmeler de Doğan'ın heybesinde...

ŞENOL GÜNEŞ KÜLLERİNDEN DOĞUYOR!

Abdullah Avcı’nın bıraktığı enkazı devralan ve ateşten gömlek giyen Şenol Güneş'in enkazı ayağa kaldırmak için verdiği büyük mücadele nihayet sahaya yansımaya başladı. Trabzonspor'un ard, arda kupada Alanyaspor, ligde ise Bodrum, Antalya ve Sivasspor'a 13 gol atıp, gol yemeden 4 galibiyet, 12 puan alması büyük bir değişimin eseridir. Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan'dan teklif gelince gözünü kırpmadan ve tüm olumsuz eleştirileri göğüsleyerek Trabzonspor’un başına geçti. Oynanan her maçta Avcı'nın bıraktığı enkaz nedeniyle alınan mağlubiyetlere rağmen yıkılmayıp, göğüs gerip, ayakta kaldı. Sezon başı futbolculara yüklenmesi gereken kondisyon, yüklenmemesine rağmen bunu sakız çiğner gibi her fırsatta dile getirmedi. Öyle ki, istese kolay yolu seçip, Avcı'nın bir enkaz bıraktığını diline pelesenk yapar, her mağlubiyet sonrası tıpkı Avcı gibi mazeretler de üretebilirdi, pekala. Ama o bunu yapmadı. Futbolculara moral motivasyon aşıladı, eksik olan kondisyonu yüklemek için gereken çalışmaları yaptırdı. Takım içinde takımdaşlık, birliktelik ve mücadeleyi aşıladı. Sonunda da yüzünün akıyla bu sancıların ve girdabın içerisinden çıkmasını bildi. Yani deyim yerindeyse Şenol Güneş küllerinden doğma yolunda çok önemli eşiği geçti. Şimdi de kendisine yapılan yanlışları hafızasından silmiş, doğrularıyla uçurumun yarısına kadar yuvarlanmış Trabzonspor'u yeniden düzlüğe çıkarmanın haklı gururunu yaşıyor.

Sevdası mavi, davası bordo. Suyunu bilgiden alan Trabzon değirmeni... O yüzden, kalabalıklarda bile tenha bir duruşu var. Üretmenin tadını biliyor. Sevdasından takım, varlığından liderlik üreten yürekli bir adam Şenol Güneş. Trabzonspor için olmazsa olmaz bir teknik adam. Zaten bu ağır enkazı Şenol Güneş'ten başka kimse ayağa kaldıramazdı.

KALECİ DE PENALTI ATAR

Maçın 3-0 olduğu bir durumda penaltıyı Uğurcan Çakır’ın kullanmasının yanlış olduğu, bunun karşı takımı küçümsemek anlamına geleceği yönünde kamuoyunda çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Bu görüşlere kesinlikle katılmıyorum. Futbol 22 oyuncu ile oynanan bir oyundur ve kaleciler de bu oyunun bir parçasıdır. Eğer bir kaleci teknik ve mental olarak hazırsa penaltı ya da serbest vuruş kullanabilir. Bunun dünyada birçok örneği bulunmaktadır. Bu örneklerden biri Brezilya’nın São Paulo takımının efsane kalecisi ve kaptanı Rogério Ceni’dir. Profesyonel kariyeri boyunca São Paulo kalesini başarıyla koruyan Ceni, üç Brezilya Ligi şampiyonluğu ve iki Libertadores zaferine ulaşmıştır. Bunun yanı sıra serbest vuruş ve penaltıdan attığı gollerle futbol tarihine geçmiş ve toplamda 100 gole ulaşan ilk ve tek kaleci olmuştur.

Bu istatistik bir kalecinin sadece savunmada değil, hücumda da ne kadar etkili olabileceğinin en güzel kanıtlarından biridir. Kalecinin penaltı ya da serbest vuruş kullanması rakibi küçümsemek değil, takımın stratejik bir tercihi ve oyuncunun kişisel becerileriyle ilgilidir. Bu tür eleştiriler futbolun dinamik yapısını ve oyuncuların çok yönlülüğünü göz ardı etmektedir. Benzer bir başka örnek ise Paraguaylı eski millî kaleci Luis Chilavert‘tir. Chilavert serbest vuruşlardaki ustalığı ve soğukkanlılığıyla tanınmış, takımının penaltılarını da kullanarak adeta bir hücum oyuncusu gibi sahada fark yaratmıştır. Profesyonel futbol kariyerinde toplamda 67 gol atan Chilavert bu alanda Rogério Ceni’den sonra futbol tarihinde en çok gol atan ikinci kaleci olmuştur. Ayrıca, Chilavert futbol dünyasında sadece kalecilik yetenekleriyle değil, liderlik vasıfları ve özgüveniyle de ön plana çıkmıştır. Özellikle kulüp ve milli takım kariyerinde sergilediği performans, kalecilerin de skora katkı sağlayabileceğini tüm dünyaya göstermiştir. Bir kalecinin penaltı ya da serbest vuruş kullanması küçümseme değil, teknik bir tercih ve oyuncunun bireysel yeteneklerine duyulan güvendir. Rogério Ceni ve Luis Chilavert gibi örnekler kalecilerin yalnızca savunmanın değil, hücumun da önemli bir parçası olabileceğini kanıtlamaktadır. Bu tür eleştiriler futbolun dinamik yapısını ve oyuncuların çok yönlülüğünü göz ardı etmektedir.

VİŞÇA’YA VEFA ZAMANI

Trabzonspor’da futbol kariyerinin ilerleyen dönemlerini geçiren ve hâlâ takımına önemli katkılar sağlayan Edin Vişça bordo-mavili taraftarların gönlünde ayrı bir yere sahip. Tecrübesi, saha içindeki liderliği ve istikrarıyla takımın başarısında önemli bir rol oynayan Vişça yaşına rağmen sahada adeta ikinci baharını yaşıyor. Kulüp yönetimi Vişça ile sözleşme yenileme sürecinde ona bir yıllık teklif sunmayı planlıyor ancak Vişça kulüpteki geleceğini daha uzun vadeli görmek istiyor ve bu doğrultuda iki yıllık bir sözleşme talebinde bulunuyor. Bu noktada yönetimin Vişça’nın talebine olumlu yaklaşarak tecrübeli futbolcuya jest yapması gerektiği kanaatindeyim. Vişça yalnızca saha içindeki performansıyla değil aynı zamanda Trabzonspor’un genç oyuncularına rehberlik edebilecek bir karakter olmasıyla da büyük değer taşıyor.

Böylesine önemli bir figürün kulübe olan bağlılığını ve profesyonel yaklaşımını göz önünde bulundurduğumuzda yönetimin iki yıllık sözleşme teklifini hiç tereddüt etmeden kabul etmesi gerekir. Bu, hem oyuncunun moral ve motivasyonunu artıracak hem de kulüp içerisindeki aidiyet duygusunu güçlendirecektir. Trabzonspor gibi büyük hedefleri olan bir takımın Vişça gibi tecrübeli isimlerin desteğine her zaman ihtiyacı vardır. Vişça ile yapılacak uzun vadeli bir anlaşma yalnızca saha içindeki başarıyı değil aynı zamanda kulüp içinde sürdürülebilir bir takım ruhu oluşturmayı da destekleyecektir. Yönetim Vişça’ya hak ettiği değeri vererek hem oyuncusuna hem de taraftarına önemli bir mesaj vermelidir. Trabzonspor, emek verenin kıymetini bilen bir kulüptür.

BAGATOV…

Trabzonspor’un genç stoperi Bagatov yeteneği ve saha içindeki olgun duruşuyla geleceğin yıldızları arasında yer alacak gibi görünüyor. Savunmadaki soğukkanlılığı, doğru pozisyon alması ve hava toplarındaki etkinliğiyle dikkat çeken genç oyuncu kısa sürede hem taraftarların hem de teknik ekibin güvenini kazandı.

Bagatov, yalnızca savunmadaki performansıyla değil, oyun kurulumundaki başarısıyla da modern futbola uygun bir profil sergiliyor. Trabzonspor’un keşfettiği ve genç yaşta kadroya kattığı yetenekli oyuncu kulübün geleceğini şekillendirecek önemli taşlardan biri olacak gibi görünüyor. Yolu açık olsun.

LAFTA ANADOLU TAKIMLARI VE UĞURCAN’IN PENALTI ATMA OLAYI..

Ülkemizde Futbol Takımları İki kategoriye ayrıştırılmış. Kimler tarafından mı.? Futbol endüstrisinin yağını balını ve kaymağını yiyen İstanbul futbol kulüplerinin yöneticileri, medyadaki kaleme ve söze dayalı silahşörleri ve Lafta ANADOLU kulüplerinin, özünde İstanbul’daki futbol Kulüplerinin yönetim bazında genel kurul üyeleri ve bunun dışında onların taraftarı olan kimseler.

Şöyle ki lafta Anadolu kulüplerinin yöneticileri ve taraftarları. Genelde İstanbul kulüplerinin taraftarıdır. Bu şehirlerdeki TRABZONSPOR taraftarlığı ise, Genelin İstanbul’a gösterdiği Aymazlığa ve Haksızlığa karşı bir reaksiyondur. Hiç bir ANADOLU şehrinde PISİK, KARGA ve CİVCİV (GS-BJK-FB) kümeye diye tezahürat yapıldığını duyan var mı? Hal böyleyken 3-0 önde götürdüğünüz bir maçta TRABZOSPOR kaptanının kazanılan penaltıyı atması ne, sportmenliğe ne FAİR PLAY(Adil Oyun) kural ve kriterlerine ters düşmez. Özetle şu sen önce kendin olacaksın. Ondan sonra benden saygı bekleyeceksin. Sayacaksın benim hatırımı ki; Bende sana hatır edeyim. Trabzonspor’dan başka Anadolu kulübü yok. Bu kafayla da olmaz. Trabzonspor’un dışında yöneticileri, İstanbul takımlarının ‘’Amigo’ ’su olmayan bir Anadolu kulübü var mı? Lafta Anadolu dememiz bundandır. Şenol Abi, TARAF olmanın ne olduğunu idrak edememişlere ne anlatsan ne yapsan boş. Sen Sana yakışanı yaptın, lakin bu kardeşler anlamaz…. ARAPLARDA BİR DEYİM VARDIR. ”Kellim, Kellim, La YENFA’’( Konuk Yazar Yaver ŞAHİN)

DUALARIMIZ SENİNLE

Okuduğu, “Toprak Bordo kokacak Yağmur Mavi Yağacak” şiiriyle Trabzonsporluların gönlünde taht kuran ‘’Trabzon şehrini ve Trabzonspor'u bir başka seviyorum. Türk futbol tarihinin akışını değiştiren bir takım. Ülkede çok daha güzel yerlerde olmalı." diyen, TRT’nin duayen spor programı sunucusu Erdoğan Arıkan ile 6 Nisan 2022 tarihinde Trabzon’a bir panele konuşmacı olarak geldiğinde Yıldızlı Akpınar Restoranda bir araya gelmiştik.

Kendisiyle çok güzel bir sohbet yapmıştık. Keçiörengücü- Sakaryaspor maçını anlattıktan sonra Kalp krizi geçirip yoğun bakıma alınan, yediden yetmişe herkes tarafından sevilen TRT’nin çok kıymetli, duayen ve beyefendi Spikeri Erdoğan Arıkan'a acil şifalar diliyoruz...Bir an önce eski sağlığına kavuşup o güzel sesiyle tekrar ekranların başında yorumlarını dinlemek istiyoruz..