Sözünün eri, yiğitler piri, gözümün nuru, ilk sözü tekbir, özü de sözü de bir, işinde muktedir, gözünü budaktan esirgemez, Trabzonspor dendi mi akan sular duruyor. Yalandan kaçan her mahallenin bir “Ağır Abi ”si olur. Gücü bilinir, sözü, sohbeti dinlenir. Trabzonsporlu olun ya da olmayın, Trabzonspor’u sevin ya da sevmeyin; söz konusu Trabzonspor ise, hele söz konusu “Şampiyonluk” ise, hele Trabzonspor'a bir haksızlık yapılırsa işte o “Ağır Abi” hemen devreye giriyor. Adam gibi adam dediğimiz isim TFF yönetim kurulu üyesi Mustafa Hacıkerimoğlu’ndan söz ediyorum.
Trabzonspor’un hak ve hukukunu savunan adam.
Trabzonspor’un CAS’a vereceği evraklar arasında yer alacak olan eski başkanlardan Muharrem Usta’dan 11.5 milyon dolarlık imzalı bağış belgesi alındı. Bu belgenin alınmasında halen TFF Yönetim Kurulu üyesi Trabzon ve Trabzonspor sevdalısı Mustafa Hacıkerimoğlu arabuluculuk yaptı.
Evelemeden ve gevelemeden söyleyen Hacıkerimoğlu gibi kişiler lazım Trabzon’a. Bu kişiler çoğalırsa Trabzon ayakta kalır. “Biz bir aileyiz, amca çocuklarıyız, kimin başı ağrırsa ona destek olmalıyız. Ben Trabzon insanını böyle görüyorum” diyor Mustafa Hacıkerimoğlu.
Trabzonapor'un şu anki en büyük eksikliğini hissettiği şey, lobisinin yeterli olmamasıdır! Mustafa Hacıkerimoğlu gibi isimleri çoğaltırsak ne Trabzon'un ne de Trabzonspor'un sırtı yere gelmez. Bize dik duruşlu gözünü budaktan esirgemeyen Hacıkerimoğlu gibi yiğit insanlar bulmalıyız.
Trabzon’un TFF’de iki yöneticisinden biri olan Mustafa Hacıkerimoğlu, 2019-2020 futbol sezonunda Trabzonspor’un adeta bir güvencesi oldu. Derinden ve tereyağından kıl çekercesine Trabzonspor’a bir çok konuda faydalar sağladı. Ama hiç söylemedi.
Çünkü biliyordu ki ‘Taş yerinde ağırdır’
KULÜBEDE DEĞİL SAHADA KONUŞ!
Trabzonspor’un 23 yıl aradan sonra Kadıköy’de oynanan Ziraat Türkiye Kupası yarı final rövanş maçında Fenerbahçe’yi 3-1 mağlup ederek ilk finalist oldu. Bu zorlu 90 dakikanın flaş oyuncularından biri de attığı iki golle Bordo-Mavili takımı finale taşıyan Norveçli oyuncu Sörloth idi.
Yıldız futbolcu, maç esnasında Fenerbahçe yedek kulübesinde bulunan Emre Belözoğlu’nun sözlü tacizine uğradı. Futbolcunun da bir dayanma noktası var. Emre, saha kenarından Sörloth’a sürekli bağırıyordu. El hareketi yapıyordu. Fenerbahçeli oyuncunun bu sözlü tacizine dayanamayan Norveçli golcü, Türk futbolunun vukaatlı, çirkef oyuncusuna işaret parmağını dudaklarının arasına getirerek ‘Sus’ işareti ve ‘çok konuşuyorsun’ hareketi yaptı. Emre Belözoğlu’na az bile yaptı. Trabzonsporlu oyuncu da “Kulübede konuşma. Gel sahada konuş” diyerek karşılık verdi.
KTÜ'NÜN İÇİNDEN BİRİ: ASIM ÖREM
Osmanlı’nın çöküşünün asıl sebebi nedir, bilir misiniz?
Kabullenmeyebilirsiniz ama…
KİBİR!
Karadeniz Teknik Üniverstesi’nin de çöküşü har vurup haram savurmakla üniversite çöktü. Yakın zamanda KTÜ rektörü Süleyman Baykan'ın iki dönemlik rektörlük görevi günahı ile sevabı ile bitiyor.
KTÜ batak bir gemi. Yüzmeye bıraksan her tarafından su alıyor. Yeni olacak Rektörü çok zor ve sıkıntılı süreç bekliyor. Rektörlük koltuğuna kim oturursa otursun Allah yardımcısı olsun.
KTÜ Rektörlüğü için eski futbolcu Asım Örem adaylığını koymuş, arkasında onu destekleyen büyük kitle olduğunu biliyorum.
Prof.Dr. Asım Örem'i iyi tanırım..
Sporun içinden gelen ve futbolun ruhunu iyi bilen değerli hocamız. Futbolu dışarıdan izleyen biri de değil, bizatihi futbolla iç içe olmuş, AMATÖR branşta bizzat oynamış, Doğanspor'un da formasını ıslatmış bir hocamız.
Bana göre ülkemiz futbolunun en büyük eksiği futbolun ruhunu bilen, onu özümseyen ve o yazılmayan kurallara uyan, görev alınca da uygulayan insanların yeterince sektörün içinde olmayışıdır. Bu futboldaki büyük ve bitmez tükenmez tartışmaların, kavgaların nedeninin büyük çoğunluğu da budur!
Kısaca futbolun ruhunu bilmeyene futbolu anlatamazsın! İşte Asım Örem hocamız da hem futbolun içinde olmuş, amatör olarak bizatihi içinde mücedele etmiş, Doğanspor' da futbol oynamış bir hocamız.
Futbolla iç içe olan ve futbolun ruhunu özümseyen Asım Örem, KTÜ Tıp Fakültesi'n den mezun bir TIP doktoru hocamız. Asım Örem, futbolun da TIP doktorluğunun da hakkını veren biri.
Doğanspor'da oynadığı yıllarda Ergun Demirsoy ve Ali Fuat'tan kurulu forvet hattının golcüsüydü. Bu güzel insanlar Yavuz Selim Sahası'nın yağmurunda, çamurunda, karında, rüzgarında büyük mücadele veren ve asla iyi futbolcu olmaktan vazgeçmeyen bir karakterdi. Futbolda en çok aranan özelliğe sahip, fulleli bir forvet oyuncusu idi.
For hattındaki bu üç isimde sonuçta meslek yaşamları ağır basınca futbolu ikinci plana bırakıp TIP’a ağırlık vermek durumunda kaldı.
Sonunda mesleklerine aşık beyaz ölümlüler olarak topluma TIP alanında büyük hizmetleri oluyor.Futbolu tercih etmiş olsalardı, yetenekleri ve hırsları gereği Trabzonspor rahatlıkla forma giyerlerdi.
Ama TIP doktoru olabilmek için büyük bir çaba ve yoğun bir çalısma zorunluluğu olduğu için istemeseler de futbolu bizzat oynamaktan uzak kaldılar. Asım hoca futbolu profesyonel anlamda sürdüremedi. Ama iyi bir TIP doktoru oldu.
İçindeki futbol aşkını yeşil sahalarda istediği ölçülerde sergileyemediyse bile futbola hizmet vermekten hiç kopmadı. Trabzonspor'da bir dönem yöneticilik yaptı.
Başta sağlık olmak uzere Trabzonspor'a katkısı her yönüyle devam ediyor. Aynı zamanda Karadeniz Teknik Üniverstesi Rektör Yardımcılığı görevini yürütüyor. Yani Trabzon futbolunun ve KTÜ'nün hamurunda yoğrulan değerli hoca Asım Örem.
Yıllarını KTÜ Tıp Fakültesi ve üniversiteye vermiş bir hoca olarak sorunlarını da biliyor ve buna göre çözümler de sunuyor.. KTÜ Rektörlük seçimleri yaklaşırken onun da ismi rektörlükle anılıyor. Seçilmesi durumunda üniversiteye önemli hizmetleri geçecek değerli bir hocamız Asım Örem.
Karadeniz Teknik Üniversitesi uzun bir dönemdir içine kapanıklılğıyla eleştirilen önemli, kıymetli ve büyuk bir ilim yuvamız. Tarihine baktığımızda ülkemizin ilk dört üniversitesinden biri olan KTÜ neden daha ileri başarılara ulaşmasın, dünyada isminden söz edilen bir bilim yuvası olmasın!
Ben Prof. Dr. Asım Örem'le KTÜ'nün bu içine kapanıklığı kıracağını düşünenlerdenim. Asım hoca çok değerli bir bilim insanı, şu anda görev yaptığı rektör yardımcılığını bir üst makam rektörlükle taçlanırlarsa, ünıversiteye, Trabzonspor’a, Trabzon'a ve üllemize büyük katkıları olacağını düşünüyorum. Destek verildiği taktirde önemli başarılara imza atacağına kaniyim.
Üniversite demek, bilim üretmek, bilimsel çalışma yapmak, insanlığa bilim alanında hizmet sunmak demektir. Bu anlamda KTÜ içine kapandığı kabuğunu kırmak zorundadır.
Bu da iyi yetişmiş ve kendini uluslararası alanda geliştirmiş bilim insanlarıyla ve tabi ki kendini çok iyi yetiştirmiş bilim kadrolarıyla söz konusu olur. Rektörlük konusunda herkesin Asım Hoca’ya destek vermesi gerekir. Örem ile, KTÜ Trabzon’a ve Trabzon sporuna açılır. Çünkü spor adamıdır.
ANTON MUZAFFER’İN SEFEROULLARI VE TELLİOĞULLARI FİLMİ
Anton Muzaffer krem takım elbisesini sırtından çıkarmazdı. Renkli gömleğinin üzerine bordo kravat, siyah kemer takardı. Onu tanıdım tanıyalı bir defa spor giydiğini görmedim. Takıldığı mekanlar Yenimahalle’deki çay ocağı, İncirlik Camisi’nin altı ve Atapark (Gülbaharhatun) vaktinin çoğunluğunu, Yenimahalle’deki çay ocağında oturur, çayını yudumlar, sigarasını içerdi. Bir gün rahmetli Anton Muzaffer'e Afacan Yılmaz film çekmek ister. Sözü Afacan'a bırakalım;
‘Yıl 1987 Yenimahalle’de video kaset dükkanımız var. Sağolsun sevenim çoktu. Dükkanda çay, kahve içerken arkadaşlar güzel bir şeyler yapalım da bu sevgi bağını perçinleştirelim, ölümlü dünya sağ olanlar izler yetişen nesillere anlatılır diye kararlaştırdık. Filmin konusunu aramaya başladık. Başroldeki oyuncumuz da belli. Anton Muzaffer’di. Kendisine ‘bir film çekeceğim, oynar mısın?’ teklifi yaptım. O da ‘olur ama bir şartım var. Bu filmi çekerim ancak beni Yeşilçam’a göndermek’ diyerek teklifi kabul etti.
Ben de rahmetli Anton Muzaffer'e söz verdip anlaştık. Haa bir de kız arkadaşına tişort hediye aldım. Ondan sonra senaryo aradık. İki aile arasındaki bir konuyu işlemeye başladık. Filmin adı ‘Seferoğulları ile Tellioğulları’ oldu. Filmin baslangıcı rahmetli Anton Muzaffer, İstanbul’danTrabzon'a otobüsle geliyor. Onu arkadaşlar ile ben karşılıyoruz. Film Beşrili'deki yıkama yağlamaının orada başlıyor. Tamirhanede oturup konuşuyoruz. İşsiz Muzaffer’e tamirhanede senaryo gereği bir iş veriyoruz. Yatacak yer buluyoruz. Filmi, Otel Özgür, Boztepe ve Yıldızlı kumsalında Mayır abinin dükkanının orada ve Yenimahalle’deki Marangoz atölyesinde çekiyoruz.
Muzaffer ile filmi çekmeye devam ederken bana ‘Afacan Yılmaz, benim düşmanlarım var. Kız meselesinde beni arayıp bulurlar. Haberin olsun’ dedi. Ben de ‘İyi dedim’ filme kaldığımız yerden devam ettik. Tabii Beşirli’den Yenimahalle’ye geliyor. Burada iyi arkadaşları oluyor. Sonra marangoz atölyesinde çalışmaya başlıyor. Sonra İstanbul'dan Trabzon'a gelen düşmanları Tellioğulları bunun çalıştığı kereste atölyesini basıp Anton Muzaffer’i öldürecekler. Muzaffer atelyöde çalışırken Tellioğulları, Muzaffer’i atölyede yakalayıp bir yere bağlıyorlar. Bunu gören bir arkadaşı benim video kaset dükkanıma koşar adım nefes nefese gelip ‘Afacan abi Afacan abi, İstanbul’dan gelen Tellioğulları, Muzaffer’i vuracaklar’ der demez hemen atölyeye koşup Tellioğulları ile çatışmaya başlıyoruz.
Film icabı bir onlardan bir bizden vurulmalar başladı. Ben ve arkadaşlar, Muzaffer’i kurtardık. Tabii bu çatışma uzun sürdü. Muzaffer elimdeki silahı aldı. Delice Tellioğulları’na sıkmaya başladı. Ölenler ölüyor. Sete de birden polis siren sesleri gelmeye başladı. Tellioğulları’ndan sağ kalanlar kaçtı. Biz de kendimize çeki düzen verdik. Marangoz atölyesinin önüne geçip gelen polis arkadaşları karşılayıp yolcu ettik. Bu çatışma filme harika bir konu oldu. İki gün süren film çekimleri sonunda bitti. Rahmetli Muzaffer, ‘Afacan sözünde dur’ dedi. Ben de filim yapımcısı bir abimi aradım Muzaffer’le konuşturdum. O da ben de sözumüzü tuttuk. Çektiğim kasete başrol oyuncusu olarak Anton Muzaffer'in ismini yazdım. Satış rekoru kırdı.”
Trabzon'dan bir Anton Muzaffer geldi geçti. Ruh'un Şad olsun güzel insan Anton abi...
ÖNLERİ ÇOK AÇIK!
Trabzonspor’da alttan gelen altı genç oyuncuların önleri çok açık. Teknik direktör Hüseyin Çimşir'in A takımla idmanlara çıkardığı üç oyuncularla idmanlarda ve alt yapıdan takip ettirdiği, yeni sezonda yurt dışı kampına getireceği diğer üç oyunculara çok değer ve önem veriyor. Kim bu 6 oyuncu diye sorarsanız? Hakan Yeşil, Kerem Baykuş, Taha Tunç, Doğukan Delimehmet, Bora Ulu ve İsmail Cem Kara.
Bu altı delikanlı kısmetse gelecek sezonda A takımın yurt dışında yapacak olduğu kamp çalışmasına kesin olarak getirecek. Altısı da geleceğin birer yıldız adayı kalite. Hem oyunculuklarıyla hem de karakteristik özellikleriyle. Yolunuz açık olsun Baykuş, Yeşil, Tunç, Deli Mehmet, Ulu ve Kara. Trabzonspor'un geleceği bu gençler.
Fenerbahçe maçından sonradan oyuna giren Hüseyin Türkmen, Serkan Asan ve Abdurrahim Dursun alt yapıdan yetişip A takıma çıkan oyuncular. Türkiye Kupası Yarı Final rövanş maçında Fenerbahçe'ye karşı son dakikada oyuna giren bu üç isim Novak'ın attığı golde büyük payları vardı. Trabzonspor'u yönetenler artık alt yapısına inanmalı Avrupa'da içi geçmiş futbolun son dönemlerine gelmiş yabancı oyunculara büyük paralar verip onları transfer etmemeli. Ne varsa kendi hamurunda var..
Çok Okunanlar
Trabzonspor’dan ayrıldı; şimdi gol makinesine dönüştü
Transfer Fiyaskosu: Şenol Güneş Scout Ekibini Baştan Dizayn Etti
Trabzonspor’un Transfer Gündeminde İki Sürpriz İsim!
Trabzonspor - Inter Maçındaki Efsanevi Gol Yeniden Gündemde!
Uğurcan Çakır’dan Efsane Kurtarış ve Anlamlı Jest
Trabzonspor’dan KAP’a yapılan bildirimde toplam borcun 10,3 milyar TL olarak açıklandı