Genç bir çocuk sokak röportajında konuşuyor, ekonomik sorunlardan dolayı hayallerini gerçekleştirememekten bahsediyor.
O sırada meşhur dayıgillerden bir adam çocuğa hiç beklemediğim bir soru soruyor...
“Gusül abdestin var mı? Yoksa senin bu topraklarda yaşamaya hakkın yok! “
Çocuk şok! Ben de şok! Efendi gençmiş doğrusu! Ben olsam kafasına bulduğumu indirmiştim! Buyur gusül abdest diyerek! Bu insanlar nerede yaşıyorlar, bir gence söylenecek şey mi bu?
Ekonomiyle gusül abdestin ne alakası var? Milyon sene düşünsem ikisini bir araya getiremem dayı! Sen ne ara getirdin?
Şimdi siz bu kafaya ne anlatabilirsiniz?
Her konuyu gelip dine dayatan bir kafaya ne anlatabilirsiniz?
Dünyayı gezmeyi çok seviyorum. Çünkü gezip görmeyle edinilen tecrübenin, hayata artılar kattığını yaşayıp görenlerdenim. Aşı ve pcr dayatmasına karşı çıktığım için pandemide gezmedim. Hayat yavaştan normale dönmeye başlayınca, rotamı oluşturmaya başlayayım dedim. Fakat artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Uçak biletleri almış başını gidiyor. Her şey döviz kuru üzerinden olduğu için bir tatil olmuş dünyanın parası. Üstüne 50 tl olan yurt dışı çıkış harcının 150 tl olması...
Zaten uçak biletine dünya vergi veriyorum, üstüne neden her yurt dışı çıkışında 150 tl vermek zorundayım, bu saçmalık deyince, pek tabi başladı benim troller karşı savunmaya. 150 tl azmış da tabi ki vermeliymişimde vs vs...
Bunu söyleyene bakıyorum, adam değil denize girmek , deniz kenarına bir kez yemeğe bile gitmemiş. Açıp bir sayfa kitap okumamış! Zaten okusa böyle konuşmaz. Sosyalleşmeyi, gezip tozmayı kadınsa altın günü, erkekse kahveye, tatili de millet bahçesine gitmek sanan kişiye ne anlatabilirsiniz ki?
Yaklaşık 20 gün Trabzondaydım. Annemin kaybından sonra sanki orada bir yerlerde yeniden ona rastlayacakmışım gibi hissettiğimden olsa gerek, çocukluğumda onunla birlikte gezdiğimiz yerleri dolaştım sık sık hava şartları el verdiğince. Yaz tatillerinde gittiğim, içinde yürüdüğüm dere kenarlarında gezindim. Ve hiç ummadığım bir manzarayla karşılaştım! Dere taşları arasında yürüdüğümüz, kayalıklarında balık yakalamaya çalıştığımız, minik taşlarla kurbağa larvalarına havuzları yaptığımız o canım güzelim derenin zemini ve yan duvarları beton ile kaplanmıştı! Beton!Gözlerime inanamadım!
Beton ile kaplanan yerde yaşam alanı oluşur mu? Oluşmaz elbet! Çünkü tüm doğallığı gitmişti zeminin! Derenin içini betonla kaplamak hangi aklın ürünü gerçekten bilmiyorum ama doğayı katletmede level atlanmış resmen!
Oradakilere “ Derenin toprakla buluştuğu yer betonla sıvanır mı? Kanal mı bu? Suyun toprakla bağlantısı kesilir mi?
Derenin doğal yatağı varken bu nasıl bir suniliktir? Bunu kim hangi kafayla yapmış, buna kim izin vermiş, hadi izin verilmiş, o bölgede oturanlar hiç mi tepki göstermediniz, arkadaşlar bu çevre katliamı, derenin içi betonla sıvanır mı?
Sonra da dere taştı, su bastı, sel oldu! “ dedim...
Gerçi kime ne anlatıyorsam?
Çevresine zerre saygı duymadığı için binasının dış cephesine dahi boya yapmamış onu tuğlayla öylece çirkin bir halde bırakmış adama neyi anlatacaksınız ki?
Ve bir tepkim de “ koyduk mu, hayde herkes evine “ diyen Rizespor Tv’ye!!!
Trabzonspor- Rize maçını izlerken aldığımız yenilgiyi eminim benim gibi bir çok Trabzon taraftarı önemsememiştir. Sonuçta serde hemşerilik var! Sonuçta Rizesporun hali de ortada!
İstemem küme düşmesini... Ben istemem de... Ya onlar? Onlar da benim gibi iyi niyetli mi?
Sanmıyorum.
Maç bittikten sonra Rizespor Tv’nin sanki zafer kazanmış tavrı ile yayınladığı çirkin haber bu iki şehrin futbol dışında sosyal hayatınında yansımasıydı aslında.
Hep bir birbirini eleştirme, kötüleme, beğenmeme, yukarıdan bakma, başarısız bulma hali vardır bu iki şehirde.
Bu üslubu başka şehrin hemşerileri birbirine kullanmaz! Birbirini aşırı derecede eleştiren hemşerilik sadece Rize ve Trabzon’a mahsus bir özelliktir!
Bakın siyasetin en tepesine! Bütün Trabzonlular ve Rizeliler birbirlerini yiyorlar! Hep bir kavgalı olma, birbirini öteleme, irdeleme ve mümkünse alaşağı etme hali vardır.
Siz bunu Kayserililerde, ya da Gaziantepliler de ya da başka şehirlerde göremezsiniz! Bu bize münhasır bir durumdur.
Misal en tepeye bakın. Sayın Rizeli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan , Trabzon’lu İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu...
Konu siyaset de olsa “ Hemşerilik başka şey“ demeleri beni mutlu ederdi.
Sonuçta herkes bu gün var yarın yok.
Haliyle tepedekiler böyle olunca aşağıdakilere de hemşeriliğin önemini anlatamıyoruz.
Anlatamayacağız da...