Bir öğretim yılına daha kavuşmuş bulunmaktayız. Allah azze ve celle kazasız belasız başarılı bir dönem nasip eder inşallah.2024-2025 eğitim öğretim yılı önümüzdeki hafta başı başlayacak inşaallah.
Yaklaşık yirmi milyon öğrenci ders başı yapacak. Okullarımız ve öğretmenlerimiz eğitim öğretime hazır durumdadır. Öğretmen arkadaşlar okulların açılmasını dört gözle beklemektedirler.
Güzel dinimiz İslam okumak üzerinde çokça durur. Bakınız Peygamberimiz bir gün mescitte iki grupla karşılaşır. Bu gruplardan biri Kuranı Kerim okumaktadır diğer grup ise İslami ilimlerin öğrenilmesi ile uğraşmaktadır. Peygamberimiz birinci gruba dönerek sizler güzel bir ibadet yapıyorsunuz fakat ben Öğretmen olarak gönderildim diyerek ikinci grubun arasına yani İslami ilimlerin öğrenilmesi ile uğraşanların arasına karışmıştır.
Eğitim sistemimizde sorun olduğu açıktır. Burada yapılması gereken ilk iş dedelerimiz ninelerimiz Selçuklular ve Osmanlılar kendi çocuklarını nasıl yetiştirmişler ona bakmamız lazım gelmektedir. Niye çünkü dedelerimiz ve ninelerimiz bir dünya imparatorluğu kurmuşlardı. İlk önce onlara bakmamız lazım gelmektedir. Onlar hangi kademelerde hangi dersleri koymuşlar hangi müfredatı uygulamışlar bizler için kaynak olması lazım gelmektedir. Dedelerimiz ninelerimiz selçuklulara ve Osmanlılara baktıktan sonra çağdaş eğitim modellerini araştırıp bu iki müfredatı harmanlamamız lazım gelmektedir. Bakınız öyle sıkıntılı bir dönemdeyiz ki eğitim müfredatı hemen hemen her Bakan değiştiğinde değişmektedir. Son olarak Sayın Bakanımız Sayın Yusuf TEKİN Türkiye Yüzyılı Mearif MOdeli adı altında on yıllık bir çalışmanın ürünü kamuoyuna sunmuş durumdadır. Sayın Bakanımız hüsnü zan ile hareket ettiğini ve Eğitimimize bir neşter vurmaya çalıştığına şahit olduk. Allah azze ve celle razı olsun. Fakat burada ki sıkıntı ecdada hiç bakmamış durumdadır. Sayın Bakan bu yeni müfredatı oluştururken ecdada bakarak bir çözüm bulmaya çalışsaydı daha iyi bir sonuç alınacağı muhakkaktı.
Görebildiğim kadarıyla eğitimde ecdad her daim es geçilmektedir. Kardeşim bu insanlar dünyayı tamı tamına bin sene yönetmişler .Elin keferesi Osmanlıyı didik didik ederken bizler Osmanlıyı es geçmemiz biraz olsun acizlik diye tarif etmek isterim. Osmanlıya bakmayacağızda elin keferesine mi bakacağız taman elin keferesine de bakalım ama eğitimin gövdesini ecdada bakarak kurmamız torun olarak asli görevimiz olduğunu söylemek isterim.
Eğitimde hem ecdada bakmalı hem de çağdaş eğitimde Japonya gibi ülkelerin eğitimlerini didik didik etmeliyiz. Kabul ediyorum çağdaş ülkelerin milli eğitimin de bizler için kaynak olduğu doğrudur. Fakat deden olmadı mı eğitimin bir manası olmadığını düşünüyorum. Bakınız Amerikada Avrupada Osmanlı arşivleri çalışmaları yapılırken bizler torunları onlardan bi haber olmamız bizlerin tarihine düşman olduğumuzu ifade etmektedir. Bu nasıl bir mantiksa bizler okullarımızdaki eğitimle dedelerimize ve ninelerimize düşman olmuş durumdayız. Öncelikle bunu kırıp ve ecdadımızla barışmamız ve ecdadımızın her alandaki hizmetlerinden torunu olarak faydalanmamız lazım gelmektedir.
Ben dedeme düşman ama elin keferesi Osmanlıyı her alanda didik didik etmekte olması bizler için bir zül olduğunu düşünmekteyim. Öncelikle bunu kırmamız lazım gelmektedir.
Bizler dedesini ve ninesini tahkik etmeli ve onların hangi okul kademesinde hangi dersleri okutmuşlar ona bakmamız lazım gelmektedir. Dedemizin ve ninemizin okullarını eğitim tarihçileri ortaya koyup biz torunlarının önünü açmaları lazım gelmektedir. Biliyorum Öğretmenlerimizi düşünmemiz ve onların hayatlarını kolaylaştırmamız lazım gelmektedir. Öğrtetmen derse girdiğinde nasıl geçineceğim diye düşünmemelidir. Ondan dolayı Öğretmenlerin maaşlarını en az bir vekil kadar yapılması olur mu olur Avrupa'da Öğretmenler en yüksek maaş alan meslekler arasında sayılmaktadır.
Bizlerde Kuran ve sünnet ölçeğinde bir araya gelip okuyup bilim yapmamız lazım gelmektedir. Bilim olmadan medeniyet inşa edemezsiniz.
Ayet;Kamer suresi 17." Biz Kuranı anlaşılması için kolaylaştırdık."