1990’lı yıllarıydı. Başbakan müşaviri idim.
Başbakan müşavirliği önemli bir kadrodur devlette.
Dönemin Sendika Genel başkanı Şemsi Denizer’in sekreteri ile aynı apartmanda komşuyduk.
Benim üç katım kadar maaş alıyordu.
Bayram Meral TÜRK-İŞ genel başkanı idi.
Dönemin başbakanının yanına geldi ve dedi ki:
“İşçilerin gazını almamız lazım. Yarın Kızılay’da yürüyüş yapacağız”
Ve yaptılar..
“Asgari Ücret Tespit Komisyonu “diye bir komisyon var.
Her yıl, 20 günlük bir tiyatro oyunları var.
Demeçler, eylemler ve sonucu hep aynı.
Sanırsınız ki Lozan müzakeresini yapıyorlar.
Hükümetlerin bütçelerine koydukları zam oranı belli..
Önceden belli. Kimse değiştiremez.
Daha neyin pazarlığını yapıyorsunuz?
Sendika başkanlarının maaşları,
Lüks araçları ve saltanatları yaşamları hep dikatımı çeker.
Başkan değişse bile sistem değişmiyor. Koltuğu kapan zaten gitmiyor.
Gariban işçi ve memurlardan her ay kesilen aidatların birilerinin lüks tutkusu heveslerini karşılanıyor.
Sendikaların saltanatları, bakanlarda yok. Memur ve işçi sendikalara niye olurlar ki?
Sendika ağaları, saltanat sürsünler diye mi?
Memur-Sen’e Bakalım. Sırtlarındangeçindiği… Sorumluklarını aldığı…
Milyonlarca devlet memuru için müzakere masasına oturmadan önce:
Öyle bir hava attı ki…Sanırsınız… Memurlar için istediği:
Aylıklara seyyanen 600 lira + %21 zam teklifi kabul edilmezse…
Ortalığı ayağa kaldıracak…
Pazarlıklar bitti…
600 lira seyyanen ek ücret kabul edilmedi…
Memur maaşlarına ise sadece % 12 zam yapıldı…
Ali Yalçın bunu, “büyük zafer kazanmış sendika başkanı” edasıyla yüzde 5’i açıkladı.
Çalışma Bakanlığı’nın yanında bulunan ve leziz yemekleri ve bol ikramları ile bilinen “Hacı Bekir Sofrasında” kebap yiyerek kutladı.
Memurların istediği zammı alamayan Ali Yalçın…Kendi maaşına % 100 zammı kopartmış…
Maaşı 32.000 lira olmuş.
Bu devlete kurban olayım.
Hala ayakta.