Son haftalarda Trabzonspor’da yaşanan istikrarsızlık ilk etapta bu soruyu akıllara getiriyor. Evet kafalar, akıllar Kupada mı, oyuncular Kupaya mı odaklandı?
Belki bu mantıklı bir cevap olabilir ‘evet Trabzonspor’un bu sezonu boş geçmemek adına bir kupa kazanması gerekiyor ve o da önündeki ilk hedef olan Türkiye Kupası’ şeklinde.
Ancak Teknik Direktör Abdullah Avcı’nın göreve geldiği günden itibaren sürekli dile getirdiği ‘Lig’de hedefimiz 3’üncülük ve Türkiye Kupası’ ikilemini de ayırmamak gerekiyor.
Trabzonspor şampiyon olamasa bile her zaman ilk 5’in içinde yer almak için mücadele eder. Sahip olduğu kadro yapısına baktığımızda ise ilk 3’ün içinde olmaması büyük handikap olur.
O zaman ortaya şöyle de bir durum çıkıyor; onca paralar dökülüp de kurulan bu kadronun 3’üncülük için ortaya koyduğu bu istikrarsız gidişatı da anlamak pek mümkün değil.
SÜRPRİZ OLMAZ
Trabzonspor’un Sivasspor ile oynadığı maçı izleyenlerin çoğunluğu eminim aynı şeyleri düşünmüştür. Zira sahada kazanmak için oynayan bir takım yoktu. Sanki ligin bitimine birkaç hafta kalmış da takım uzatmaları oynuyor. Veya yeni yıl yaklaşmış da yabancı oyuncular tatil moduna girmiş, yerli oyuncular da onlara ayak uydurmuş. O maç sabaha kadar oynansaydı gol atacak bir Trabzonspor yoktu sahada.
Oyuncularda sanki istek, motivasyon, hedef kalmamış lig adına. Oysa puan cetveline baktığımızda gümbür gümbür gelen bir Çaykur Rizespor var. Daha önemlisi ortaya koyduğu futbol, sahadaki mücadelesi ve hocasının hırsı alkışa değer. Hak ederek bugün bulundukları konuma yükselen Çaykur Rizespor’un Teknik Direktörü İlhan Palut elindeki kadroyla takımına oynattığı futbol ve ortaya koyduğu mücadele takdire değer. Zira bir teknik direktörün kalitesini göstermesi açısından elindeki kısıtlı kadroyla ortaya koyduğu başarıyı görmezden gelmek haksızlık olur.
Haftalardır 3’üncülük konusunda birbirine yol veren Trabzonspor ile Beşiktaş bu gidişle 4 ve 5’incilikte kendilerine yer bulursa sürpriz olmaz.
UĞURCAN’A TEPKİLER
Trabzonspor’un Kaptanı 1 numarası Uğurcan Çakır’a son yıllarda başta Beşiktaş olmak üzere deplasman taraftarlarının tepkisinin arttığını gözlemliyoruz.
Bundan birkaç sene önce Beşiktaş tribünlerinde başlayan bu tepkiler Anadolu kulüplerinin tribünlerinde de sıkça görmeye başladık.
Gerekçe ise süreye oynaması, vakit geçirmesi…
Oysa Uğurcan’a karşı gösterilen tepkilere baktığımızda sadece ıslık ya da uğultu değil, ailesine varıncaya kadar ağza alınmayacak sinkaflı küfürler…
Futbol adına gerçekten hiç hoş olmayan şeyler bunlar.
Elbette bu konuda Uğurcan Çakır da biraz daha dikkatli olmalı. Hatta Konyaspor deplasmanındaki maç sonrası basın toplantısında bu konu Teknik Direktör Abdullah Avcı’ya da soruldu.
“Uğurcan Çakır Türk Milli Takımı’nın kalecisidir. Uğurcan’ın yaptığı yanlış varsa kendisiyle konuşurum. Ama her yerde Milli Takım kalecisi de bu durumlarla karşılaşıyorsa bu sağlıklı değildir. Tribünün de sorumluluğu var, Uğurcan’ın da benim de.” Şeklinde yanıt vermişti.
Belki de olayı en güzel özetleyen cümlelerdi bunlar. Hatta Abdullah Avcı sözlerinin devamında futbolda oyunculardan çok futbolun ve tribünlerin neden boş kaldığının konuşulması gerektiğini ifade ederek çok önemli bir noktaya da parmak basmıştı.
Milli Takım’ın kalecisine yapılan bu tavırlar gerçekten hiç hoş değil. Çünkü her defasında ülkemizin farklı bir şehrinde milli maçlar oynandığını düşündüğümüzde yarın Uğurcan sizin şehrinize Milli Takım kalecisi olarak gelecek ve bu kez onu alkışlayacaksınız.
Uğurcan Çakır da kendi payına düşeni alacak ve bu konuda daha hassas davranacaktır. Çünkü Türkiye’nin bana göre de en centilmen oyuncularından bir tanesidir Uğurcan Çakır.
HAYAL KIRIKLIĞININ ADI PEPE İSTİKRARIN ADI MENDY
Trabzonspor’un sezon öncesi iki transferi. Nicolas Pepe ve Batista Mendy. Diğer transferlerde olduğu gibi bu iki transferin de şehre geliş sürecinde hep bulunduk. Gerçekten büyük beklentiler olan iki transferlerdi. Gelinen süreçte başlıkta da yazdığımız gibi hayal kırıklığının adı Pepe, istikrarın adı Mendy.
Pepe’nin kalitesi, oyunculuğu, kariyeri tartışmaya kapalı kapalı olmasına da Trabzonspor’da gerçek manada tam bir hayal kırıklığı bize göre. Onu keyifle izlediğimiz, oyunundan memnun olduğumuz kaç maç var, diye düşündüğümüzde toplam 2 olur ancak 3’ü bulmaz. Sanki kendini bir türlü takıma veremedi, adapte olamadı, istekli oynamadı haliyle çok da verimli olamadı…
Hep bu izlenimi edindik onu izlediğimizde.
Oysa Mendy… Sahada bir foto muhabiri olarak en çok fotoğrafını çekmekten keyif aldığım…
Top ayağına en çok yakışan…
Takıma kendisini veren, kısa sürede adapte olan…
Profesyonelce işini yapan, işinin hakkını veren…
Bir oyuncu olarak tanımlayabilirim.
Top ayağındayken güven vermesinin ise takıma çok şey kattığı da aşikar.
İşte bu yüzden bir hayal kırıklığı ve bir de istikrar dedik.