Son bir haftada Trabzon'da iki olay yaşandı.
TBMM'nin 100.Kuruluş yıldönümü, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın 100.yılında eski adı Fatih Eğitim Fakültesi olan şu anki adı ile Trabzon Üniversitesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün portresini üniversite binasında 2 Türk bayrağının arasına ters astı.
Böyle bir yanlış yapılabilir mi?
Aslında insan olduğumuza göre, beşer şaşar olarak, yanlış da yapabiliriz!
Ancak böyle bir yanlış yapılmaz!
Neden mi?

Çünkü bu işi yapan görevlilere talimat veren amir, "Afişleri astıktan sonra mutlaka kontrol edin, bir yanlışlık olmasın" diye uyarır.
Eğer uyarmamış ise ve bu yanlış yapılmışsa, bu işin amirini ve işi yapan personeli hemen işten el çektirip, açığa alacaksın ve hakkında soruşturma açacaksın.
Yok eğer yapmadıysanız, sizde de bir kasıt var demektir!
Bunun ikisi, biri olmaz!
Sonrasında toplum kesiminden sosyal medya üzerinden gelen büyük tepki üzerine afiş düzeltildi ve özür mahiyetinde bir açıklama yapıldı.
Kabuĺ edilebilir mi?
Dedim ya, açığa alıp, sorumlular hakkında soruşturma açmadıysanız, kesin o afişi ters asanlarda ve sizde kasıt var demektir.
Neden mi?
Bir örnekle açıklayayım.
Mustafa Kemal Atatürk ülkemizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı. Üstelik bu skandal olay sadece Trabzon'da da değil, 2 ilimizde daha aynen yaşanmıştı!
O zaman hiç kimse kendini tereyağından kıl çeker gibi kurtarmaya çalışmasın, bir asırlık bir ülke ve onun kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e büyük haksızlık yapıldığı gibi dünyaya da bu yapılanla rezil edilmiş olduk! Bir afişi doğru düzgün asamayan bir üniversite olur mu?
AYASOFYA'YA İHANET!
Birkaç asırlık tarihi olan, buram buram turizm varlığı olan, benim doğup büyüdüğüm mahallem ile arasında beş dakika mesafe olmayan Ayasofya'yı önce cami yaptınız yetmedi şimdi de bu eserin etrafını çerçeveleyen geniş yürüyüş yollarını betonlaştırmak neyin nesi?
Hiç ihtiyaç yokken müze konumundaki bir kiliseyi ki, çan kulesi her şeyi izah ediyor, cami yapmakla bir yanlış yaptınız, bu yetmedi de şimdi yanlışlar dizinine taş döşeme yollarını betonlayarak mı devam ediyorsunuz?
Ya siz hiç doğru bir şey yapmayacak mısınız? Müzenin etrafındaki yolları aslına uygun restore etmek varken betonlamak hangi aklın eseri?
Eski yeşil görüntüsü ortadan kalktı. Şimdi bu haliyle Trabzon turizmine büyük bir darbe vuranlara ne gibi işlem yapılacak çok merak ediyorum!

Söz geldiğinde diyoruz ya, Trabzon bir futbol, iki turizm şehri.
Ama gelin görün ki her iki konuda da Trabzon'a büyük maddi katkı sağlayacak olan sahalarımız başta Ziya Bey, sonra amatörün can damarı olan Y. Selim, Trabzonspor'un efsaneleşmesinde büyük katkısı olan Hüseyin Avni Aker, Akçaabat Sebatspor'un herşeyi olan Fatih, Söğütlü'deki amatör maçların oynandığı toprak saha birileri para kazansın diye peşkeş çekildi.
Bu şehre bu kadar ihaneti kim veya kimler yapıyor?
Kimler Trabzon'un kalkınmasını istemiyor?
Kimler bu şehrin altına dinamit yerleştiriyor?
Bu şehir yönetenler, yapılan çirkin çevre düzenlemesinden uzak, betonlaşmaya neden karşı çıkmıyorlar?
Bu şehri sahipsiz sananlar tarih sizi bir gün yargılayıp hesap soracak.
Bunu unutmayın!
Trabzon turizmine maddi anlamda büyük katkısı olan yerli ve yabancı turistlerin akın ettiği asırlık tarihi kilise Ayasofya Müzesi'nin çimlerini koparıp da buraya beton dökmek kimin aklı?
Bu betonu buraya kim döktürdüyse, Trabzon şehrine ve turizmine büyük ihanet etmiştir.
Evet, yetkilileri bu konuda göreve davet ediyorum! Cesaretli olun korkak olmayın, bu işin üzerine gidin. Gidin ki, herkes Trabzon'un sahipsiz olmadığını bilsin!
CORONAVİRÜSTEN ÖLEN OLURSA SORUMLUSU KİM OLACAK?
Dünyada birçok ülke önce sağlık diyerek coronavirüs sebebiyle futbol liglerini sona erdirdi. Gel gör ki hani bir laf vardır ya!!! “Burası Türkiye” işte bu söz tam karşılığını buluyor. Futbol Federasyonu, Bilim Kurulu’nun yerine geçmiş kararlar alıyor. Kalan sekiz haftalık maçları tamamlamak için sağlık tehlikeye atılıyor.

Fatih Terim hastalanmadan önce verdiği röportajda sağlığı öne alarak “Ya birinin başına bir hal gelse ne olacak?” diyor ne hikmetse ilk coronaya o yakalanıyor hızlı tedavi ile dört günde ayağa kalkıyor. Bu sefer de kendi iyileşmiş olacak ki “Ligler tamamlanmalı” diyor.
TFF İkinci Başkanı Servet Yardımcı ‘maçlar tamamlanacak’ diyor. Tıp eğitimi almış olacak ki bu kadar rahat konuşabiliyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca; bas bas bağırıyor.“Bu hastalığa yakalanan bir kişi en az 30 kişiye bulaştırıyor” diye ama anlayan beri gelsin.
Yayıncı kuruluş memleketinin kanını emmiş yetmiyormuş gibi kulüplere ödeme yapmıyor. Rantını bir türlü bırakmıyor. Onlar için anlaşılan insan hayatının önemi yok…
Çok basit bir hesapla futbolcu antrenör hakem görevliler her statta en azı 100 kişi bir sahada, dokuz sahada 900 kişi birde 8 haftayı ekle eder sana 7200 kişi, aileleriyle 20.000 kişi etkilenirken yetmedi bir de maç sonu sevgisini paylaşmak isteyen taraftarları eklersen, en az 50.000 kişi enfekte tehdidi altındadır.
Böyle bir riskli kararı alanlar şu sorulara şimdiden cevap vermelidir.
1-Coronavirüsten ölen olursa ‘bu kararın sorumlusu benim’ kim diyecek?
2-Coronavirüs ortaya çıkarsa ligler tatil mi edilecek yoksa devam mı edecek?
3-Ligler tatil edilirse o andaki sonuçlarla mı şampiyon ilan edilecek?
4- Coronavirüsten ölen olursa Futbol Federasyonu adına cenazeye kim katılacak?
Futbol kumar değildir. Ne yazık ki şu an futbolu idare edenler Coronavirüsle kumar oynuyor. Elindeki güçle rest çekebilirsiniz. Önemli olan Coronavirüsün size ne cevap vereceği. Hep birlikle göreceğiz.
TRABZONSPORLU BİLİM İNSANLARI
Ülkemizin gururu dünyaca ünlü iki bilim adamı. Biri Aziz Sancar. Hücrelerin hasar gören DNA’larını nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde 2015 yılında Nobel Kimya ödülünü kazanmış ve ödülünü İsveç’in başkenti Stocholm’de düzenlenen törende ödülünü İsveç kralı 16. Carl Gustav’ın elinden almış. En önemlisi bu ödülünü Anıtkabir’e bağışlamış olması.
Diğeri Ercüment Ovalı. Kan ve kök hücre üzerine araştırmalar yapan ve bu alanda Men Of The Year Bilim Ödülü’ne layık görüldü. “Ödülümü Eren Bülbül, Şehit Astsubay ve Afrin’deki Türk çocukları için alıyorum” sözü hafızalardaki yerini koruyor.

Ülkemizde coronavirüs bütün dünyayı aciz, aşıya muhtaç bırakmışken o hemen kendini arkadaşlarıyla laboratuvara kapattı. 23 Nisan’da müjde verdi. İki aşı ürettiğini açıkladı. İlkine çok sevdiği hocasının adı SK01’i verdi. Bu aşı sayesinde bağışıklığı geliştirmek için insanların plazmasının kullanılmasını sağlıyordu. İkincisi olan Dornaz Alfa aşısına da OZG-3861 adını verdi. Coronavirüs aşısı geliştirilmesi anlamına geliyordu.
Bu iki değerli bilim adamlarının birçok ortak özelliği var. İkisi de vatansever. Kendilerini bilime adamışlar. Laboratuvarları yuvaları olmuş. Dünyaya örnek ilk buluşları gerçekleştiren oluyorlardı. Ama en önemlisi ikisi fanatik Trabzonsporlu idi. Formalarını üzerlerinden çıkarmıyorlardı. Bu iki değerli bilim adamının adı Trabzon’da mutlaka yaşatılmalı. Onların Trabzonspor’a verdiği değer mutlaka karşılık bulmalı.
Y.SELİM VE A. AKER'İN KALBİNE HANÇER SAPLADILAR
Trabzon’un futbol mabetleri arasında önemli bir yere sahip olan Yavuz Selim Sahası ve Avni Aker’de maalesef betonlaşmaya peşkeş çekildi. Türk ve Trabzon futboluna sayısız yıldız futbolcuların yetiştirildiği Yavuz Selim ve Avni Aker, “Millet Bahçesi” adı altında yerine bir beton bahçeye dönüştürülüyor.

Ve Yavuz Selim’in, Avni Aker'in kalbine adete hançer sapladılar.
Amatör Kulüplerin, hatta iktidar partisi AK Parti’nin bir kısım siyasetçilerinin tepkilerine karşı bu büyük güç ki, Trabzon Futbolunun odak merkezi yerle bir edildi. Bu hem Trabzon’a hem de futbola büyük bir köstek olmaktı.
Kandırılan Trabzon. Yitirilen gençlik. Trabzon’da yaşlısı, genci, kadını, erkeği emeklisi, çalışanı, kısaca futbolu seven 7’den 70’e futbol sevdalıların buluşma noktası kayboldu. Tükürük köftesi, simit ile çay içilirdi. Çekirdek çıtlatılırdı. Hele Yalıspor maçı olduğunda saz ekibi kurulurdu. Eğlencenin gözüne vurulurdu. Bunların hepsi bir hiç uğruna yok edildi.
Rize'nin Kaçkar Dağları'nın eteklerinde bulunan Samistral ile Kavrun Yaylası arasında 'Yeşil Yol' projesinin ayağı olarak yapılmak istenen yol çalışmasını yöre halkı iş makinelerini durdurdu.

Denizli'deki Pamukkale Üniversitesi kampüsü içindeki yerli tohum ile bitki üretimi yapılan Bitki Genetiği ve Tarımsal Biyoteknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi tarlasında yapılmak istenilen altyapı çalışmasına, Prof. Dr. Ali Ramazan Alan ve kepçenin önüne yatan Prof. Dr. Fevziye Çelebi Toprak engel oldular.
Ya bizler Avni Aker ve Yavuz Selim sahası için ne yaptık. İki bağırdık çağırdık. Nutuklar atıldı. İcraata sıra geldimi herkes köşe bucak kaçtı. Şimdi bakıyorum da herkes geçmişte A. Aker ve Y. Selim sahasında çekildikleri resimleri nostalji diye paylaşıp duruyor. Başlangıçta başka, inşaata girildikten sonra başka bir konuma uğrayan Yavuz Selim Sahası ile Avni Aker ne yazık ki küçük beyinlerin kararları karşısında yok edildi... Çok yazık çok.
YARDIMSEVER İNSAN SELAMİ YARDIM
Akçaabat'a büyük değerler katan Mevlüt Selami Yardım'ı ölümünün 10.yıldönümünde rahmet, minnet ve saygıyla anıldı. Akçaabat'ı herkes köftesi, Horon'u ve biraz da olsa tütünü ile tanırdı. Sihirli bir el, rahmetli Mevlüt Selami Yardım Akçaabat Sebatspor Başkanı olduktan sonra 2000 ila 2004 yılları arasında Akçaabat Sebatspor'u Süper Lig’e çıkartarak Türkiye Akçaabat'ı en iyi şekilde tanıdı.
Akçaabat ilçesine yaptığı hizmetleri unutulmayan Yardım ‘Yardım’ soyadıyla müsemma bir insandı; yardım severdi. Gönül zenginliği dünyevî zenginliğinin çok ötesindeydi. O, Akçaabat’a yürekten sevdalıydı. Sevdalı olmasa idi bugün kattrilyona alınamayacak yeri olan İstanbul'un merkezinde Şişli’de 3 katlı binasını satıp parasını Akçaabat Sebatspor'a vermezdi. Bunu kimse bilmiyordu sonradan rahmetli Yardım’ın bunu açıklaması ile herkes öğrendi. Akçaabat onun ilk ve son gözağrısıydı. Bu güzel şehrin derelerinde çimmiş, bayırlarında dik nefes yürümüş, koşmuş ve sokak aralarında yırtık kara lastikleriyle top oynamıştı. Buranın buz gibi sularından içmişti.

Merhum Mevlüt Selami Yardım, Türk futboluna, Trabzon futboluna ve Akçaabat Sebatspor’a da çok büyük katkılarda bulundu. Bir ilçe takımı olan Sebatspor onun başkanlığı döneminde iki sezon Fenerbahçe’yi, Galatasaray’ı ve Beşiktaş’ı bu şirin ilçede misafir etti. İlçenin tanıtımında pay sahibi oldu. Yardımsever Yardım’a Allah’tan rahmet diliyorum.