İslam dinine giren kişiye Müslüman denilir. Müslümanın bir duruşu vardır. Bir şahsiyeti vardır.
Müslüman asla yalan konuşmaz. Yalan gerçeğe aykırı beyanlara yalan denilir. Müslüman kendi aleyhine bile olsa asla yalana tevessül etmez. Bakınız peygamberimizin İslam öncesi sıfatı Muhammedül emindir. Yani "Güvenilen Muhammet." Peygamberimize bu sıfat asla yalan konuşmaması, emanete hıyanet etmemesi ve verdiği sözde durması gibi özelliklerden dolayı verilmiştir.
Bir iki örnek vereyim ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Hz. Hatice annemiz Peygamberimizle evlenmesinde doğru sözlü oluşu etken olmuştur. Hz. Hatice annemiz içten içe Peygamberimize sevgi beslemeye başlamıştı.Onu sınamak istedi. Bir kafile hazırladı ve kafile başkanı olarak Şama gönderdi. Kafileye yardımcısını da koymayı ihmal etmedi. Yardımcısına senin görevin Hz. MUhammedi izlemek olacak bak bakalım doğru sözlü mü dedi. Kafile Şama gidip geldikten sonra Hz. Hatice yardımcısını çağırdı ve Ona sordu Nasıl dedikleri gibi mi doğru sözlümü yalanı dolanı var mı diye sorular sordu. Yardımcısı Ey Hatice! Dediklerinin yanında daha fazlası var. Dört dörtlük bir erkek dedi. Bu cevaptan sonra Hz. Hatice annemiz Peygamberimizle evlenmeye karar verdi. Ve sonuçta evlendiler.
Peygamberimiz İslamı tebliğe başladıktan sonra Safa tepesine çıkıp Ya Sabbah! diye bağırdı. O günlerde Ya Sabbah diye bağırmak tehlikeli bir durum var toplanınız diye bir manası vardı. Mekkeliler hep beraber etrafına toplandılar ve Ey Muhammet! bizleri neden buraya topladın diye sordular. Peygamberimiz sizlere şu dağların arkasından düşman orduları geliyor desem ne dersiniz diye sorduklarında Mekkeliler hep bir ağızdan sen bugüne kadar yalan söylediğin vaki değildir dediklerinde Peygamberimiz öyle bir şey yok Ben Allah'ın elçisiyim bana iman edin kurtulun demişlerdir.
Buradan anlıyoruz ki Peygamberimiz Peygamberlik gelmeden önce de Peygamberlik geldikten sonrada asla ve kata yalan konuşmamıştır. Bizlerede yalan konuşmamamızı emretmiştir. Bakınız bir hadislerinde konuyla ilgili şöyle buyurmuştur." Doğruluk Allah'ın rızasına Allah'ın rızası da cennete götürür. Yalan Allahın gazabına Allah'ın gazabı da cehenneme götürür." diye buyurmuşlardır.
Yalan konuşmak sadece iki yerde müsade edilmiştir. Bunları sizlerle şimdi paylaşmak isterim. Bunlar dargın olan karı koca arasını bulmak ve savaşta yalan söylemeye cevaz verilmiştir. Bunları haricinde kesinlikle başka yerde müsade edilmemiştir.
Burada şöyle bir durum da vardır. Bir genç her halükarda anne ve babasına asla ve kata yalan söylememelidir. Çünkü anne ve baba çocuklarını takip etme sorumlulukları olduğundan dolayı gençlerimiz yalana asla tevessül etmemelidirler. Anne ve baba çocuklarını takip etme gibi bir sorumlulukları olduğundan dolayı evlatlarına sorular soracaklardır. Eğer genç yalana tevessül ederse bu durumda hata yapabilme durumu ortaya çıkacaktır. Bakınız bir genç kızın annesine erkek arkadaşı madde bağımlısı olduğu halde arkadaşından iyi olarak bahsederse bu durumda kızımızında bu madde bağımlısı olmaya adaya olduğundan dolayı gençlerimiz her halükarda yalana tevessül etmemeleri lazım gelmektedir.
Bir Müslüman kendi aleyhine bile olsa asla ve kata yalana tevessül etmemelidir. Hele yalancı şahitlik yapması tam bir sorumluluk gerektirir. Bundan dolayı güzel dinimiz İslam yalancı şahitliği kesinlikle yasaklamış ve yalancı şahitliğe tavessül edilmesini en büyük günahlardan olarak tanımlamıştır.
Bir Müslüman yalana başvurmamalıdır. Şu unutulmamalıdır ki yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Yalanın ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır. Ondan dolayı yalana tevessül edipte hakikatın çarpıtılmaması lazım gelmektedir.
Bir tüccarın malını satması adına yalan konuşarak malını güzel göstermesi ticaret ahlakına ters düşmektedir. Bu tüccar haram işlemektedir. Bundan dolayı yalana tevessül edilerek mal satılması yasaklanmıştır.
Müslümanın doğru sözlü olması değerlidir...