Zaman zaman tartışırız, Trabzonspor kente ne verdi, neleri aldı? Bazen ‘Trabzonspor vizyonumuzdur’ deriz. Bazen de vizyonumuzu kapatan takım benzetmesini yaparız. Pazartesi’den Çarşamba’ya yenilgiyi konuşuruz, Perşembe’den Cuma’ya hafta sonu oynanacak maçın kadrolarını tartışmaya başlarız.
Bu içsellik kentin bütün sokaklarına, mahallelerine yansır.
Fırıncılar Odası Başkanı Davut İlik’in, ‘Trabzonspor yenildiğinde Ekmek-Pide satışları düşüyor.’ sözleri doğrudur. Hatayspor maçından sonra da bugünleri yaşıyoruz.
Sevgili okurlar,
Futbol ekonomisi öylesine büyüdü ki, futbolu yönetenler, futbolu oynayanlar çok ciddi paraları yönetiyorlar.
Profesyonel futbolda dijitalleşme ile ‘Silah icat oldu mertlik bozuldu’ dercesine, gelişmeler oluyor.
Çıkışımız ne?
Geriye baktığımızda efsanelerden iki önek vermek istiyorum.
Birincisi Özkan Sümer’den.
‘Biz vasat oyuncuları ‘star’ diye transfer ettiğimiz sürece başarı bize uzaktır’
Merhum Özkan Sümer’in bir sözü daha var.
‘Eğer bir teknik direktör yenilgiye, haksızlığa isyan eder pozisyonunu kaybetmiş ise emekliliği gelmiştir.’
Beşiktaş maçında yaşananlar, Hatay maçında iptal edilen penaltıyı kabul etmemiz buna örnektir.
Trabzonspor isyandır. Trabzonspor haksızlığa baş kaldırmadır. Trabzonspor U-19 takımı rakiplerini bu ruhla elemiştir. Yoksa hem Juventus takımı hem de Atalanta takımı bizden daha güçlü kadrolara sahipti.
Bir diğer efsaneden örnekle devam etmek isterim.
Yıl 1980. Sezon bitmiş, transfer gelmiş.
Trabzonspor takımı her yıl bir starını satıyor ve yıllık iç transfer giderlerini, seyahat giderlerini ve yönetici alacaklarını karşılıyor.
Önce Ali Kemal Denizci, arkasından Mehmet Ekşi satılmış ve 1980 yılına gelinmişti.
En değerli oyuncu sezon içinde bir ara omuzu çıkmasına rağmen 6 gol atan Stoper Hüsnü’yü Ankaragücü, Sakaryaspor ve Galatasaray ısrarla istiyor.
Ziya beyin Güney tarafında Dedeoğlu apartmanı yeni yapılmış. Daireler de 2.5 milyon lira.
Hüsnü diyor ki, ‘Bana bir daire verin kalayım, göndermeyin beni.’
Rahmetli Ahmet Suat Özyazıcı Hüsnü’yü odasına çağırıyor ve diyor ki, ‘Oğlum, Trabzonspor’un kendisini dönüştürmesi senin elinde. Sen gidersen tüm transfer giderlerini ve yönetici alacaklarını karşılayacağız, transferi kabul et.’
Hüsnü Özkara ağlaya ağlaya Ankaragücü’ne gidiyor.
9 milyon TL kendisi alıyor ve 25 milyon TL’de Trabzonspor’un kasasına giriyor.
İç transfer ödemeleri, yöneticilerin kişi başı 750 bin TL’lik alacakları yapılıyor ve geriye kulübün kamp yapması için para da kalıyor.
Trabzonspor böyle ayakta kaldı, bugünlere böyle geldi.
Olana çare yok. Ertuğrul Doğan ve yönetimi büyük fedakarlıklar yaptı, bundan sonra hata yapmamalılar.
Avrupalı takımlar, 33’lük futbolcularını bize veriyor, 23 yaş ortalaması ile gençlerden takım kuruyor ve Fenere, Beşiktaş’a, Galatasaray’a, Trabzonspor’a 3 atıp gidiyorlar.
Artık Avrupa’nın çöplüğü olmamalıyız.
Hakem hataları ve Federasyon?
İbrahim Hacıosmanoğlu’nun Trabzonspor başkanı iken hakaretler yağdırdığı başkanla şimdi sarmaş dolaş olması normal değil.
Hacıosmanoğlu, ‘hiçbir başkanı PFDK’ya sevk etmeyeceğim diyerek seçimi kazanan o, Trabzonspor kulübü başkanına cezaları yağdıran da o.
Ben başkanken Türk futboluna yabancı hakem gelmeyecek diyen de o, Yabancı hakem getiren de o.
Hatay maçında VAR’da yerli hakem olsaydı 2 penaltımızda onaylamıştı..