Bir başka yüreği var Paul Onuachu’nun. Transfer edildiği zaman boyundan dolayı herkes ona karşı idi. Boyunun 2.01 metre olmasından dolayı herkes "Trabzonspor'un basketbolcu transfer ettiğini" söylemişti. Nijeryalı oyuncu çıktığı maçlarda peş peşe gollerini sıraladı.

O uzun boyuna rağmen atletik yapısı ile rakip ceza sahası içinde topla yaptığı estettik hareketlerle herkesi kendine hayran bıraktırdı. Onuachu tam bir santrafor olmasına rağmen bu oyuncuya sağ ve solunda oynayan Trezeguet, Visca ve Fountas'tan doğru dürüst orta gelmiyor. Paul Onuachu yürekli ve o yürekte ne varsa seriyor çimlerin üzerine. Bir dakika durmuyor... Beyni, kalbi, her şeyi ile yüzde yüz motive olup öyle savaşıyor.

Doğuştan Trabzonsporlu değil elbet ama sonradan ne kadar Bordo-Mavili olunabilecekse o kadar Trabzonlu. Kara elmas destanı bana göre yılın transferi Paul Onuachu. İkincisi de bu zamana kadar Trabzonspor’da resmi bir maç oynamazsa da mahallenin delikanlısı Nicolas Pepe. Biri asil formanın bordosu, diğeri mavisi. Tıpkı Mendy gibi sahanın her yerinde namı yürüyor. Batista Mendy muhteşem bir mücadele gücünün yanında sorunlara çözüm üreten, yerine göre savunmayı rahatlatan, yerine göre hücumdaki sıkışık trafiği ters kanata yönlendiren müthiş bir oyun aklına da sahip. Şimdi bunca iyi ve kaliteli kadroya çok iyi bir teknik direktör gerekiyor. O nedenle de artık görev Abdullah Avcı'nın ve hiç ama hiç mazereti yok, olamaz da.

YUSUF SARI DEĞERE BİNDİ

Son dönemde herkeste bir Yusuf Sarı sendromu var. Yusuf Sarı Trabzonspor’dan neden gönderildi? Kimi eski başkan Ağaoğlu’na kimi şu anki teknik direktör Abdullah Avcı’ya kızıyor. Yusuf Sarı’ya şans verildiğinde kötü pas attığında veya kötü orta yaptığında herkes Yusuf Sarı’ya kızıyordu. Haklılık payları var mı bilemiyorum ama Yusuf’un Trabzonspor performansı hepimizin malumu. Kim çıkıp diyebilir ki Trabzonspor’da müthiş oynadı, ilk on birin değişmez ismiydi?

Yusuf, Adana Demirspor’da ve Milli Takım’da iyi oynuyor diye kıymete bindi. Evet Yusuf, Adana Demirspor’da iyi oynuyor fakat bu meseleye uzun vadede bakmak lazım. Birincisi bu performansını ne kadar devam ettirecek? İkincisi de Yusuf’un akılda kalan pozisyonları nerdeyse tamamen kontra ataklardaki performansı. Bu tarz oyuncular büyük takımlara geldiklerinde aynı boş alanları bulamazlar çünkü oyun genelde rakip sahada oynanır, dolayısıyla da Yusuf tarzındaki oyuncularda Adana Demirspor’daki kadar etkili oynayamazlar. Umarız performansı devam eder.

İSMAİL YÜKSEK İÇİN KİMSE TERPKİ VERMEDİ

İsmail Yüksek, Gölcükspor’da oynarken aynı Gölcükspor’un teknik sorumlusu Sadi Tekelioğlu’ydu. Sadi hoca doğal olarak çok beğendiği İsmail’i Trabzonspor’a önermiş ve “Kaçırmayın, hemen imza attırın” demişti. Dönemin Trabzonspor genel sekreteri bu tavsiyeyi yapanı çok da dikkate almayıp altyapıdan bir hocayı Gölcükspor maçına gönderdi…

İsmail izlendikten sonra verilen rapor “Bizde oynayamaz” oldu.. Sadi Tekelioğlu’nun ısrarlarına rağmen İsmail defteri kapandıktan sonra manejleri (Sadi hocaya da bilgi vererek) onu Fenerbahçe’ye önerdi, Sadi Hoca’nın oyuncuyu Trabzonspor’a önermesi Fenerbahçe’nin İsmail’i “İzleyip takip etmeden” transfer etmesine sebep oldu yani Fenerbahçe 3.ligden izlemeden bir futbolcu alarak çok büyük risk aldı gibi görünse de Sadi Tekelioğlu gerçeğine inandığı ve saygı duyduğunu göstermiştir ve sonuç olarak İsmail gösterdiği performansla dünya çapında bir potansiyeli olduğunu tüm ülkeye ve Avrupa’ya gösterdi… Bugün Türk futbolunda İsmail Yüksek konuşuluyorsa ve hikâyesi yukarıda anlattığım gibiyse birilerinin oturup iyice bir düşünmesi lazım…

MONTELLE İLE MİLLİ TAKIM DAHA GÜZEL

Yeni antrenör ile Türkiye 2’de 2 ile gidiyor. Türkiye-Hırvatistan maçı başladığından beri Hırvatistan üstünlüğü kurdu. Hırvatistan pozisyon üretirken Kerem’in harika yüksekten ara pasında Barış Alper ofsaytı kollayarak zamanlaması ve aşırtma vuruşuyla kaleciyi çaresiz bırakarak topu ağlarla buluşturdu. Sonra iki takım da pozisyon buldu ve ilk yarı bitti. İkinci yarıda Hırvatistan’ı hiç topla oynatmadık. Türkiye az daha ikinci golü buluyordu fakat bulamadık. 1-0 her zaman tehlikeli skordur. Ama biz skoru korumayı başardık. Sonra da maç bitti zaten. Ama ben zaten maçtan babama dedim bu maçtan umutluyum ama.

Türkiye yeni teknik direktörü ile ilk maçı kazandı. Türkiye-Letonya maçında kaleci Uğurcan’ı da tebrik ediyorum. Hakan çok kötü oynadı. Yunus Akgün’ün attığı gol öncesi ofsayta takıldı. Başka bir pozisyonda Abdülkerim’in kafa vuruşu tam doksana giderken direğe takıldı. Yine bir organizasyon Kerim Aktürkoğlu”nun şutunu kaleci kurtardı. Ama Letonya’nın defans hattını geçemedik. İlk yarı bitti ve soyunma odasına eşitlikle girildi. İkinci yarıda rakip takımı yine oynatmadılar. Türkiye olarak çok iyi bastırdık. Ve sonra Cenk Özkaçar ortasıyla Yunus Akgün’ün harikulade şutu ağlarla buluştu. Sonra bir duran top organizasyonunda Cenk Tosun’un kafa vuruşuyla farkı ikiye çıkardık. Yusuf Sarı’nın asistinde gelen Kerim Aktürkoğlu’nun bomboş kaleye gol artmasıyla farkı üçe çıktı. Uzatma dakikalarında Samet Akaydın’ın Cenk Tosun’a asistiyle maç dört sıfır Türkiye’nin üstünlüğü ile bitmiştir. Türkiye Euro 2024 yolunda Almanya bileti almayı hak ederek anlının akıyla kazanmıştır. (Efe Kaan ÖZTÜRK)

OĞLUM SANA DEĞİL PARAYA SARILIYORUM

Trabzonspor'un hem Avrupa'da hem de Türkiye liglerini kasıp kavurduğu dönemleri efsanevi futbolcular konuşurken insanların tüyleri diken, diken oluyor. Sanki o yıllara geri dönmek istiyorsun. Tabut Ali mütevazi hayat yaşayan sözünü esirgemeyen biri. Kendisinden futbol oynadığı anıları ağzın açık dinliyorsun. Tabut Ali, “Beşiktaş maçının hazırlıklarını tamamladık, İstanbul'a gittik, maç günü geldi. Teknik Direktörümüz rahmetli Ahmet Suat Özyazıcı soyunma odasında kara tahtaya maçın galibiyet primini 100 bin lira olarak yazdı. Bu rakamı da yuvarlak içine aldı. O Zamanki 100 bin lira ile Trabzon’un en lüks semtinde en iyi evler, arsalar alınırdı.

Takım arkadaşlarımızın hepsinin gözleri dışarı atladı. Büyük maçlarda yönetim kurulumuz galibiyet primi dışarıda 15, beraberliğe ise 7,5 bin lira veriyordu. Biz 100 bin lirayı duyunca herkes benim yanıma gelerek “Ali vidalarını eğle” diyerek beni Beşiktaş maçı için doldurdular o zaman ki adı İnönü olan sahaya çıktık. Maç başladı. Ben bir gol attım bir de attırdım. Maç 2-0 oldu. Golden golden sonra ellerim havada bizim taraftarların olduğu tribüne koştum. İskender abi (Günen) beni arkadan tutmaya çalışıyor. Necati abi diz çökmüş ellerini iki tarafa açmış beni bekliyor. “Abi benle konuşmuyorsun niye iki elini yan tarafa açıp bana sarılmak istiyorsun” dedim. Necati abi “Ben sana sarılmıyorum. 100 bin liraya sarılıyorum oğlum” dedi. Maçın bitimine kadar Necati abi kimin ayağına top geliyorsa çelik deyip rakip sahaya topu gönderiyordu. Şimdi bakıyorum galibiyete büyük paralar veriliyor. Mağlubiyete ceza verilmiyor. Bizim zamanımızda primin yanında ceza da vardı. Şimdi futbolda her şey şeffaf olmuş.

AHMET METİN GENÇ’E ZİYARET

Ganita Kültür ve Sanat Derneği Yönetimi Kurulu önceki gün Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç'i ziyaret etti. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Çavuşoğlu, Kurucu Başkan Ceyhan Murathanoğlu, Başkan Yardımcısı Kültür ve Turizm eski Müdürü İsmail Kansız, Genel Sekreter, gazeteci yazar İsmail Fandaklı, muhasip üye, Karikatürist Tamer Küçük, yönetim kurulu üyesi Ayhan Pala ile birlikte yaptığımız ziyarette, Trabzon Büyükşehir Belediyesinin sahilde yaptığı düzenlemeye uyumlu olarak Ganita'nın da düzenlenmesi konusunda desteklerini aldık.

Zira Ganita'nın bir semtin adından ziyade bir Kültür ve Sanat merkezi konumunda olduğu görüşünde birleşen heyet, 2023 ve 2024'de yapacağı etkinlikleri de kentin sahibi belediyelerle birlikte hayata geçirecek... Bu arada Kurucu Başkan Ceyhan Murathanoğlu ahşap üzerine yaptığı Ganita fotoğrafını Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç'e evinin bir köşesinde saklaması kaydıyla hediye etti.