Her anne-baba çocuk sahibi olmalarıyla birlikte çocukları üzerine hayaller kurmaya başlar.Hayatlarına dair anlam katmaya çalışırlar.Anne-baba,özel gereksinimli bir çocuğa sahip olduklarında yaşamdaki anlam arayışı değişmeye başlar.
Yeni yaşama adapte olmayı tamamlarken engelin getirdiği güçlüklerle karşılaşırlar.Bu yazıda ,özel gereksinimli çocuklara sahip ailelerin yaşadığı psikolojik etkileri anlamaya ve kendilik algılarıyla ilgili yaşadığı çatışmaları ele almaya çalışacağız. Psikolojik olarak zorlanmalar bu süreçte başlar.Psikolojik süreçleri olumlu ya da olumsuz yönde etkilenebilir.Yaşam şartları içerisinde kendi ebeveynliklerini sorgulayabilirler.Ebeveynler bu süreci sağlıklı yönetmek için kendilerine zaman tanımalıdır. Ailelerde çocuğunun özel gereksinimli çocuk olmasını kabul etmesinin aşamaları vardır. Yapılan araştırmalar ebeveynlerin 3 aşamadan geçtiğini gösterir.
1.Aşama ;şok -reddetme –çöküntü
2.Aşama ;Karışık duygular-suçluluk-Kızgınlık –Utanç
3.Aşama;Pazarlık etme –Kabul-Uyum
Aileler bu süreci sırasıyla yaşayamayabilirler.Şok evresinde aileler üzüntü ve kabullenmeme sürecini yaşar,eşlik eden ağlama krizleri olur.Reddetme evresinde çocuğun problemi olmadığına dair kanıt aramaya çalışırlar.Depresyon sürecinde aile çocuklarının düzelemeyeceği farkındalığını hissedip ağır çöküntü yaşarlar.Bununla birlikte karmaşık duygular gelişir,zıt duygular bir arada görülür.Bu durumla beraber kendilerine karşı suçluluk,neden ben ?sorusuna karşın kızgınlık duygusu ortaya çıkar.Bir sonraki süreç pazarlık evresinde durumla ilgili çözüm yolları aramaya başlanır.Ebeveynler kabul ve uyum sürecine girerek bu durumdan kendi ve çocuklarıyla ilgili yeni şeyler keşfetmeye ve öğrenmeye başlamalıdır. Bu aşamaları yaşamalarına müsade etmeleri gerekir.Ebeveynler süreçle ilgili kaygılarını ve isteklerini açık ve anlaşılır biçimde dile getirmelidir. Aileler kabul sürecini atlattıktan sonra var olan durumu çevreye kabullendirme zorluğu içine girerler.Bu özel süreçte çevrenin aileye olumlu yönde desteklemesi önemlidir.Var olan durumun herkesin başına gelebileceği algısıyla yaklaşılmalıdır. Empati kurmak bu süreçte önemlidir.Özel gereksinimli çocuğa sahip olan aileler, evdeki diğer aile üyeleriyle ilgilenmekte zorlanırlar. Özellikle anneler kendilerini özel gereksinimli çocuğa adamaktadırlar. Hatta eşini gerekse diğer çocuklarını ihmal edebilmektedirler. Bu da eşler arasında gerginliklerin doğmasına zemin hazırlayabilir.Eşler bu süreçte birbirlerine anlayışla yaklaşmalıdır.Sorunlara sevgi diliyle karşılık vermelidir.Diğer yandan da bu süreç özel gereksinimli çocuğun diğer kardeşleriyle çatışma yaşamasına yol açmaktadır.Ebeveynler bu anlamda da çocuklar arasında ilişki dengesini kurmaktada güçlük çekerler.Ebeveynler çocuklar arasındaki dengeyi sağlamayı unutmamalıdırlar.Genel olarak diğer çocuğa kardeşinin desteğe ihtiyacı olduğu durumundan bahsedilmelidir ,çocuk sürece hazırlanmalıdır.Erkekler bu tür engeli erkekliklerine karşı bir küçümseyiş olarak görürler ve genellikle sorumluluklarını, eşlerinin üzerine yıkma eğilimindedirler.Süreci tek başına yüklenen annenin bir süre sonra kendi içinde de yükle baş etme gücü düşebilmektedir.Bu süreçte eşler birbirlerine suçlayıcı davranmamalıdır.Eşler olarak birbirlerine sen dili yerine ben dilini kullanmalıdırlar.Süreci birbirlerini destekleyerek sağlıklı yönetebileceklerini hissettirmelilerdir.Özel gereksinimli bir bebeğin doğumundan sonra, başka bir çocuk yapıp yapmama konusunda da aileler zor bir kararla karşı karşıya kalırlar.Bu süreçte ebeveynler aile planlaması yaparak ikinci çocuğun ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamama sürecini düşünmelidirler.Özel gereksinimli çocuğa sahip anne babaların yaşadığı önemli durumlardan diğeri ise çocukların gelecekleri ile ilgili endişeleridir. Çocuklarının engeli nedeniyle karşılaştıkları sıkıntı ve zorluklarını sürekli düşünürler.Çocukların geleceği ile ilgili kaygılanmaktadırlar. Özel gereksinimli çocuğa sahip aileler ben öldükten sonra çocuğum ne olacak ?sorusunu sorarlar.Ebeveynler bu sorunun stresini hissederler . Çocukların kendi kendine yeterli olabilecek mi ?kaygısını yaşamaktadırlar.Ailelerin endişeli olma sebepleri çevrede birincil olarak yakın destek verecek kişiyi bulamayışlarıdır, ve bilgi eksikliğidir.Bu süreçte ailenin en önemli görevi çocuklarını eğitirken onların gereksinimleri ve engelleri hakkında detaylı bilgi sahibi olmalarıdır.Aynı zamanda aileler yakın çevresini de bu süreçte eğitmelidir.Ebeveynler çocuklarının gereksinimlerinin karşıladıkça ,sürece katkıları artar ve kendilerini de psikolojik olarak rahatlamış hissederler.